Hilâl KAPLAN
Mısır Devleti kurulduğundan beri halk, ilk defa demokratik yollardan bir meclis ve devlet başkanı seçmişti. Meşruiyeti su götürmez olan yönetimi bir yaşına girmeden devirdiler. Devletin başına da darbenin yürütücüsü olan, yine saçlarını boyayacak kadar yaşlı ve özenti bir askerî diktatörü koydular. O da yaklaşık 2.000 sivil göstericiyi öldürtüp, 1.000'den fazla siyasetçiyi içeri tıkıp, kendi yaptıklarına bakmadan silahlı mücadeleyi ilkesel olarak reddeden Müslüman Kardeşler'i terör örgütü ilan etti.
Daha önce de uluslararası gözlemcilerin onayladığı demokratik seçimlerle iş başına gelen Hamas'ı terör listesine alan ABD, Mısır'ın darbeci rejimine de Mursi döneminde esirgedikleri yardımların kat be kat fazlasını verdi. Savaş uçakları, vb. askerî yardımlar da yolda.
Suudi Arabistan kurulduğundan beri baskıcı ve totaliter bir rejimle yönetiliyor. Kadınların araba kullanmasını bile yasaklayan, sahabe mezarlarını yok eden, 11 Eylül saldırıları dahil El Kaide örgütüyle ilişkileri muğlaklığını koruyan, Nusra Cephesi'ne para ve silah yardımı yaptığını inkâr etmeyen, bu arada ceza hukukunda 'kafa kesmeyi' de bulunduran bir rejim söz konusu.
Müslüman ülkeler ne zaman demokratik yollara başvursalar, o yolu önce tıkayıp sonra başlarına yıkan ABD'nin Dışişleri Bakanı da IŞİD'in ideolojik kaynaklarını tüketmenin öneminden bahsediyor. Hani, Sisi'nin Mısır'da demokrasiyi restore ettiğinden bahseden adam!
Amerika işte bu iki rejimle işbirliği içinde IŞİD'i yok edeceğini vaad ediyor ve bu oyuna dahil olmayan, kendi ajandasını takip eden, ulusal çıkarını önceleyen Türkiye ise hedefe konuyor.
Hem tasavvuf geleneğinin üzerinde yükselen bir coğrafyada yaşamamızdan, hem de 60 yıllık ağır aksak da olsa bir demokrasi tecrübesiyle bugünlere gelmemizden ötürü ülkemizden IŞİD gibi örgütlere, diğer Müslüman ülkelerden daha az katılım var. Ancak başta ABD medyası olmak üzere, Türkiye hakkında suçlayıcı haberler yapılmaya devam ediliyor. IŞİD'in ortaya çıkış sebeplerini tahlil etmek yerine, oldukça haklı sebeplerle ABD'nin öncü piyadesi olmak istemeyen hükümeti hedefe koyuyorlar.
Kimse Türkiye'den IŞİD'e militan gitmediğini iddia etmiyor ama 'özgür' ABD basınında ne İŞİD'e katılacağı şüphesiyle 5000 kişiye yurda giriş yasağı koyulmasından ne de 1000 kişinin sınır dışı edilmesinden bahsediliyor. Ya da ABD'den yaklaşık 500, Fransa'dan 1000'e yakın katılım olduğu söylenirken, Londra'nın ortasında IŞİD broşürleri dağıtılırken, bu ülkelerle ilgili tek satır da haber okuyamıyorsunuz.
Türkiye, IŞİD üzerinden, kurallarını ABD'nin koyduğu, Suriye'de büyük ölçüde Suudi Arabistan'a, Irak'ta da İran'a havale edileceği anlaşılan bir savaşa sürülmek isteniyor. ABD basını da âdeta bir düğmeye basılmışcasına bu nobran baskının sözcülüğünü yapıyor.
Dün, çok isabetli biçimde Abdurrahim Boynukalın, 1 Mart tezkeresinde de istediği sonucu alamayan ABD'de basının yaptığı provokatif habercilikten örnekler verdi (Medyanın yalanları buradan Rakka'ya yol olur):
'Türkiye'nin ortaya koyduğu bütün yanlış tercihlere rağmen Colin Powell ve Başkan Bush dillerini ısırarak Ankara'daki İslamcılarla normal bir ilişki götürmeye çalışıyorlar. Saddam'a yardım ederek savaşı daha uzun ve kanlı hale getiren Erdoğan-Gül hükümetinden şu anda beklenen tek şey; Kuzey Irak'a girmemeleri.'' (William Saphire, New York Times, 24 Mart 2003)
Birkaç örnekten sonra şöyle devam ediyor Boynukalın:
'Aynı ay içerisinde CNN, BBC, Businessweek, CBS ve onlarca gazete-televizyonda çıkan; Saddam'ın aslında BM yararına yapılması gereken bir projede milyarlarca dolar parayı cebine indirdiğini ve bu paraların tamamına yakınını Türkiye'de sakladığını iddia eden kelli felli ekopolitik analizlerin esas motivasyonu da 'temiz Ortadoğu, ahlaklı yöneticiler' hasretinden olmasa gerek.'
ABD, Irak'a girerken Türkiye bağımsız bir karar aldığı için Saddam destekçisi ilan edilmişti. Şimdi ABD, Irak'a dönmeye karar verdiğinde yine bağımsız hareket eden Türkiye bu sefer de IŞİD destekçisi yapılmaya çalışılıyor.
'Katil ABD, işbirlikçi AKP' sloganları atanlar, kimyasalcı-toplu katliamcı Esed rejimi bombalanacak diye 'barışsever' kesilenler de içeriden aynı koroya dahil oluyor. Çünkü 'devrimci sol bilinç' bunu gerektirir...
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019