Hilâl KAPLAN

Dink cinayeti, Tuncel ve Akyürek
15.12.2014
1722

 Gündemdeki isim Ramazan Akyürek, Trabzon Emniyet Müdürü’yken, ilde şu olaylar gerçekleşti:

24 Ekim 2004’te Mc Donald’s bombalanması olayı oldu. 29 Kasım’da KTÜ Öğretim Üyesi Doç. Hicabi Cındık öldürüldü. 7 Ocak 2005’te yine KTÜ’den Prof. Dr. Sadettin Güner ve üç yaşındaki oğlu çapraz ateşle öldürüldü. 6 Nisan 2005’te TAYAD üyeleri yüzlerce kişi tarafından linç edilmek istendi. 19 Ocak 2006’da Kürt işçilerin gittiği bir kahveye molotof kokteyli ile saldırı oldu. 5 Şubat 2006’da Santa Maria Kilisesi’nin rahibi Santoro 16 yaşında bir lise öğrencisi tarafından öldürüldü. Rahip Santoro, Trabzon Emniyeti’nin yasal teknik takibi altındayken öldürülmüştü. (Toygun Atilla-Hürriyet)

Yönetimi zamanında bunca olayın olduğu bir ilin emniyet genel müdürü ne mi yapıldı? Terfi ettirildi; hem de bir polisin kariyerinde olabilecek en üst noktalardan birine, İstihbarat Daire Başkanlığı’na getirildi. Hrant Dink, Akyürek istihbarat daire başkanıyken, öldürülmesine ilişkin 17 kez ihbar gelmişken katledildi.

Ogün Samast’ı yönlendiren Yasin Hayal, onun döneminde McDonalds bombalamasından terör suçundan yargılanması gerekirken, adli suçtan yargılandı ve 11 ay içinde serbest bırakıldı. Böylelikle dışarıda rahatça Dink suikastinin planlanmasında rol alabildi. McDonalds bombalamasında bombayı hazırladığı sonradan ortaya çıkan, Hayal’in kanlı pantolonu evinde değiştirdiği ifade edilen ve 2012’de hüküm giyen Erhan Tuncel, o dönem McDonalds davasında ifade vermesi için bile uzun süre ‘bulunamadı’. Ardından aynı Erhan Tuncel, Ramazan Akyürek’in ‘ıslak imzası’ olan belgeyle, Fethiye Çetin’in ifadesiyle ‘yasa aykırı’ şekilde polis muhbiri yapıldı.

Akyürek, içlerinde çocukların da olduğu altı kişinin yaralandığı saldırı sonrası “Bomba amatörce yapılmış. Ferdi bir olay olma ihtimali kuvvetli” açıklaması yapmıştı.

Akyürek, Dink cinayeti sonrasında, Ekim 2007’de oluşturulan TBMM Dink Cinayetini Araştırma Komisyonu’na verdiği ifade de Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanı yapılış sürecini anlattıktan sonra  Tuncel hakkında söyledikleri de kayıtlara şöyle geçecekti:

“Bu ajandan Trabzon için yararlandıklarını ve Tuncel’in Türkiye’de çok önem arz eden, bir seneden fazladır devletin başını ağrıtan, herkesi üzen ve ülkemizi de uluslararası arenada birazcık örseleyen bir olayı haber veren bir kişi olduğunu, çalıştığı dönem için bu bilginin hayati olduğunu ve medyada fazlaca Erhan Tuncel’in örselenmesinin, devletin bir görevlisi olarak kendisini üzdüğünü…”

http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/belge/Hrant_Dink_Alt_Komisyon_Raporu.pdf

Tüm bunlara ek olarak, dava sürecinde yargılanan bazı polislerin her zor durumda kaldıkları noktada topu Jandarma’ya attıklarının örneklerini de gördüğümüzü belirtmek gerekir. Bu Trabzon Jandarma Komutanlığı’nın sorumluluğu olmadığı anlamında söylemiyorum, şahsi kanaatimce vardır. Zaten Dink cinayetinde ihmali olan Albay Ali Öz ve Yüzbaşı Metin Yıldız yargılandı ve 6 ay hapis cezası aldı. Öz ve Yıldız'ın dışında ihmali bulunan askerler ise dörder ay hüküm giydi. Kanaatimce yeterli olmasa da bir başlangıçtı.

Hedef saptırmaya gelirsek… Hatırlarsanız cinayetin sonrasında, Ali Fuat Yılmazer’in hazırladığı iddia edilen bir şema basında konu olmuştu. Bu şema Dink cinayetiyle, sonradan Ergenekon davası kapsamında tutuklanacak bazı isimlerin dolaylı olarak irtibat halinde olabileceğini gösteriyordu. Bana sorarsanız bu şema başlı başına bir hedef saptırmaydı zira unutmayalım ki Dink cinayetinin yarattığı kamuoyu baskısıyla açılması ve ilerlemesi kolaylaşan Ergenekon davası, asla Dink cinayetiyle birleştirilmedi. Ancak başka bir hedef saptırmadan bahsedeceğim. İlkin Dink davası avukatı Fethiye Çetin’den dinleyelim:

“Bu şemada Necati Ekici diye bir isim vardı. Bu kişinin Dink davası sanıklarından Mustafa Öztürk’le teması olmuştu. Aradan zaman geçti. Trabzon’dan gelen ev arama tutanağı, ifade zaptı gibi birçok resmi evrakın altında aynı ismin, Necati Ekici imzasının olduğunu fark ettik. Bir isim benzerliği mi yoksa şemadaki kişi mi sorusu aklımıza düştü. Araştırdık, mahkemeden araştırma talep ettik ve Trabzon’da o tarihlerde emniyet müdür yardımcısı sıfatıyla görev yapan Necati Ekici’yi bulduk. İfadesinin alınmasını istedik...”

Dink davası sanıklarından birisiyle irtibatı tesbit edilen Akyürek’in yardımcısı Ekici ifadesinde, görevi gereği pek çok kişiyle görüştüğünü söyleyerek kendisini savunduktan sonra sözü Ogün Smast’ın babasına getirerek şunları söyledi:

“Babasına Ogün’ü bulabileceğimiz başka bir yer var mı deyince babası bize ‘Ogün’ün yerini jandarma komutanı bulabilir’ dedi. Biz kendisine jandarma komutanıyla Ogün’ün ne alakası var dediğimizde babası bize ‘Ogün sürekli olarak jandarma komutanı ile görüşürdü dedi.”

Bu  ifade üzerine yine uzun uzun Samast’ın polisle değil, jandarmayla bağlantıları yazıldı, çizildi. Ekici’nin dava sanığı Öztürk’le irtibatı yeterince sorgulanmadı. Bu gecikmede, mahkemenin bir süre Samast’ın babasının dinlenmesine gerek olmadığına karar vermesi de etkili oldu. Baba Ahmet Samast’ın ifadesi nihayet alındığında ise şöyle diyecekti:

“Ahmet Samast, Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ifadesinde Necati Ekici’yi tanımadığını, Ekici’nin iddia ettiği gibi, “Ogün’ün yerini jandarma komutanı bilebilir” ya da “Ogün sürekli jandarma komutanı ile görüşürdü” diye bir beyanda bulunmadığını söyledi.”

Dink davası bu ve benzeri bir sürü hedef saptırma hikâyesiyle dolu. Kafalar karıştıkça dava uzadı, dava uzadıkça kafalar daha çok karıştı. Ancak bugün cinayetin daha berrak bir resmini çekme imkânımız var. Bunu iyi değerlendirmek ve ‘bu kadarı olmaz’ – ‘şu kadarı olur’ şeklinde hakimliğe soyunmadan teyakkuzda olmak gerek.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar