Hilâl KAPLAN
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın "Uluslararası Yargı Sempozyumu"nda yaptığı konuşmayla ilgili birbiriyle çelişen analizler okuyoruz. Hâlbuki cımbızlanan birkaç ifadeye değil, konuşmanın bütünlüğüne bakıldığında Kılıç'ın vermek istediği mesaj gayet açıktı. Örneğin konuşmadan alıntılanarak ön plana çıkarılan "siyasetin yargıyı kuşatmasına" ilişkin o tek cümlenin evveline bakalım:
"Yargının hesabını veremediği sınır tanımaz uygulamaları, ağır bedeller ödenmesi sonucunu doğurmuş, anayasa ve yasalarda radikal değişimlerin yapılmasının haklı nedenini oluşturmuştur. Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz."
Sayın Kılıç, "siyasetin yargıyı kuşatması"na sözü getirmeden önce "yargının sınır tanımaz uygulamaları"ndan bahsedip, "radikal değişimlerin" haklılığına dikkat çekmiş. Bu cümlelerin "7 Şubat darbe teşebbüsü" olarak adlandırılan Hakan Fidan'ın şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmasına ve ardından "MİT Kanunu"nda yapılan değişikliğe gönderme yaptığı aşikâr.
Kılıç, Kürt meselesi ve PKK'yla mücadele ekseninde "devlet içinde devlet" gibi hareket ederek yürütmenin siyasetini belirleyecek kadar nüfuz sahibi haline gelmiş olan emniyet ve yargı içindeki aktörlere de konuşmasında mesaj vermiş:
"Aktörleri değişmiş yeni vesayet odaklarının oluşmasına imkân vermeyen samimi değişimlere inanmak istiyoruz."
Başbakan Erdoğan, İlker Başbuğ'un tutuklu yargılanmamasını arzu ettiğini beyan ettiği günün ertesinde bir süredir tutuksuz yargılanan Ergenekon davası sanıklarından emekli Orgeneral Hurşit Tolon tutuklanmıştı. Şimdi de hükümetin "yeni Kürt stratejisi" dahilinde BDP'yi muhatap alacağı söylemi dolaşıma girmişken KCK davası savcısı, hazırlamış olduğu iddianameyi Yargıtay Başsavcılığı'na "gereğini yapmaları" talebiyle gönderdi. Klişeye düşmek pahasına söylemek zorundayım ki "zamanlama manidar"...
Kılıç'ın uyarılarının en azından kendi kurumunda karşılık bulup bulmayacağını Cumhurbaşkanı'nın görev süresine ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar vesilesiyle göreceğiz.
KCK değil, BDP davası
"KCK İstanbul" iddianamesini hazırlayan Savcı Adnan Çimen, BDP ile KCK'nın amaç birlikteliği içinde olduğunu savunarak, BDP'yle ilgili 'gereğinin yapılması' talebiyle iddianamenin bir suretini de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndermiş. Yani yakın zamanda PKK'yla aynı tabanı paylaşmış siyasî partilerin sekizincisi olan BDP'ye de bir kapatma davası açılabilir. Öldürerek, tutuklayarak, yasaklayarak devam eden güvenlik politikasının "kapatma" ayağını arar olmuştuk, böylelikle o da vasıl oldu.
KCK davası, aslında başından beri BDP davasıydı. KCK adı altında, yıllardır BDP kadroları tutuklandı, tutuklanıyor. Herhalde BDP'yi teker teker kapatmaktan yorgun düşülmüş olmalı ki artık toptan kapatılmasının uygun olabileceğine karar verilmiş.
KCK davasına ilişkin iddianamelerde tehdit ve şiddet içeren suçlar gerçekten var. Ancak bunlar iddianamelerin en küçük kısmını oluşturuyorlar. Geriye kalan alandaysa Kürtçe öğrenmenin, puşi takmanın, belli bir model ayakkabı almanın, saz çalmanın bile suç unsuru olarak sunulduğu bir resim çıkıyor karşımıza. Örneğin Ragıp Zarakolu için prestijini kullanarak terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek gibi bir suç unsuru kategorisi icat edilmiş. İddianamede Zarakolu'nun terör örgütüyle doğrudan bağının tesbit edilemediği itiraf edilmesine rağmen, özellikle yurt dışında yaptığı siyasî içerikli konuşmalar suç unsuru sayılmış. Zaten Zarakolu'nu tutuklayınca bu 'sorun' da oradan kalkmış oldu, değil mi?!
Fikri mahkûm etmenin doğal sonucu budur. Yasakladıkça, bastırdıkça, susturmaya çalıştıkça daha güçlü ve içeriği ne olursa olsun 'daha haklı' bir görünüme kavuşur. Ahmet Şık'ın kitabı için Avrupa'da "kitap- bomba" benzetmesi yapıldı. Sonra ne oldu? Şık, Avrupa Parlamentosu'nda kitaptaki fikirlerini bire bir anlattı. Bunu yapabilmesinin sebebiyse hapse girip çıkmış olduğundan fikrinin daha da güçlü hale gelmiş olmasıydı.
KCK davasının girdiği istikamet de bu doğrultuda bir görüntü oluşmasına hizmet edecektir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019