Hüseyin ÇAKIR
Bu “yalan dünya”da yalan/ yalancılık başını almış gidiyor. Yalan söylemenin ayıbı, günahı, utanması falan kalmadı. Halk arasında “siyaset demek yalan ve yalancılık demek” olarak görülürdü. 12 Eylül darbesini yapanlar, “siyasetçilerin ve siyasetin” güvenilmez olduğunu gerekçe yapmışlardı.
Gezi eylemlerinden sonra Başbakan, yakın çevresi, danışmanları ve (Aydın Engin’den ödünç alarak) organ medyası, ideolojik, siyasi hegemonya oluşturmak adına propaganda/ ajitasyonla yalanı/ yalancılığı birbirine karıştırdılar(!). Yalancılık ve yalan üstüne kurulu algısıyla siyasal üstünlük elde etmeye yöneldiler.
Tarihteki ve bugünkü bütün otoriter ve diktatörlük rejimlerinde yapıldığı gibi, “büyük- ulu- yüce lider”in söylediği her şeye sorgusuz sualsiz güvenmek biat etmek, ulu öndere kuşku duymayı akıldan bile geçirmeden inanmak, iman etmenin bir parçası olarak sunuluyor. Biat edenler için bağlı ve bağımlı olmanın temel koşulu: Liderine iman ve ibadet eder gibi inanmaktan geçiyor. Bu nedenledir ki, biat edenlere gerçekler çarpıtılarak anlatılır. 17 Aralıkyolsuzluk/ hırsızlık soruşturması, yüce lidere ve iktidara karşı darbe yapmak isteyenparalelbüyük düşman heyulası, tütsü gibi inananların üstüne serpilmeye devam ediyor.
Mantıklı soru şu değil mi:Varsa paralel devlet, çete... on iki yıldır iktidarsızın, ülkeyi kötü yönetmişsiniz demek ki. Paralel devlet veya çete, iktidar boşluk yaratırsa ortaya çıkar.Haydi, acemiydiniz, yönetmeyi bilmiyordunuz diyelim. Ergenekon davaları ve vesayet sistemini soruşturan savcı- polis, yargılayan yargıçlar o zaman iyi idi, şimdi mi “paralelci” oldular. Diyelim ki şimdi oldular. Kim ise bu paralelci suçlular, bunları ortaya çıkartmak, iktidar olarak sizin işiniz ve göreviniz değil mi?
Neden bir öcü sakızı çiğner gibi aynı sözleri geveleyip duruyorsunuz.
GERÇEK OLANLA YALAN OLANI NASIL AYIRACAĞIZ
Yolsuzlukların boyutu ve derinliğinin ortaya çıkması paniği, yalan ve inkâr makinesini harekete geçirdi. En son ortaya çıkan ses kaydında Erdoğan ve oğlu arasındaki evdeki paralarının “sıfırlanması” konuşması, yalan üstünden yolsuzluk gerçeğini perdelemek ve yalan üstünden darbe yapılıyor çığırtkanlığı ve telaşının nedenini gösteriyor.
Bu yalanlara inanan olur mu? Elbette canı gönülden inananlar da olacak, kuşku duyanlar ve hiç inanmayanlar da.
Liderin söylediği bir yalana partilileri koşulsuz inanabilir. Sempati duyanlar ve seçmenler kuşku duyabilirler, ama inanmaya devam ederler. Ancak, iktidarın geleceği yalanlara dayalı algı yaratarak sağlanmaya çalışıldığında ve yalan siyasal şiddette dönüştürüldüğünde; yalan kutuplaştırmanın aracı hâline getirildiğinde; önce sempatizanlar, sonra seçmenler soru sormaya başlarlar, kuşku güvensizliğe doğru yol alır.
Sürekli yalan söylenmeye devam edilirse, yalan söylemenin “iyi” sonucuna inanılırsa,bilinçparçalanması,bilinçsapması hayatın devamı- düzeninin olmazsa olmazı hâline gelir. Yalanın bir çıkış yolu olmadığı da bilinir, ancak yine de söylenmeye devam edilir. Sürekli yalan söylemek, herkesi kandırdığına inanmak, yalan söylemenin getirdiği başarı ve yalan söylemenin cezasız/ karşılıksız kalması,insanı, bütün değerlerinden, inancından ve imanından kopartır; yalancılık, akılcılığın başarılı bir aracına dönüştürülür.
Gerçek olanla yalan olanı nasıl ayıracağız? Hiç kuşkusuz ki öncelikle somut kanıtlara bakılır. Kanıtların yeterli olmadığı, kuşkulu olduğu durumlarda insanlar vicdanlarının sesini dinlerler. Ancak vicdanın sezi özgür değilse, o veya bunun araçsallaşmış parçasına dönüşmüşse, bu durumda sözkonusu olan vicdan olmaz: Taraftarlık, müritlik, bağımlı ve bağlı olarak, gerçek araçsal akıl süzgecinden geçirilerek, kendisi gibi düşünenlerin “doğrusu”na vicdanını kandırarak inandırır. Mütedeyyin insanların, “siyasal İslam’ın” parçası hâline gelmeleri, siyasi İslam’ı, İslamiyet sanmaları yanılsamaları, araçsallaştırılmış ve/ya maddi çıkar ilişkisinin parçası hâline getirilmesinin sonucu, iman ve inanç yalan duvarına çarparak parçalanmaktadır.
Yalanla, iman ve inancın barış içinde biraradaolamayacağını bütün inananlar bilir. İslam’da yalan (Mumsema) haram kılınmış ve şiddetle yasaklamıştır. Yalan, insanları birbirine düşürür, güven duygusunu yok eder, toplum içinde karışıklıklara sebep olur; dostlukları yıkar, yerine düşmanlık tohumları eker. Yalan er veya geç ortaya çıkacağından, yalancılar kendilerine güvenilmeyen, saygı duyulmayan ve sevilmeyen insanlar durumuna düşerler.
Kısaca yalanı tek başına bir insan söylüyorsa onu felakete sürükler. Devleti yöneten kamu adına iş yapanlar yalan söylüyorlarsa, devleti ve toplumu felakete sürüklerler.
Müslüman, yalan ile imanın birarada bulunamayacağını bilip yalandan kaçınarak doğruluğun temsilcisi olmalıdır.
Bitirirken,yalan söylemek, ahlaki ve inanan- imanlı olmanın ötesinde insani olmakla ilgili bir mesele. Müslümanlığını siyasetin parçası ve iktidar olmanın aracı hâline getirmiş olanların yalan söylemeleri, kendi çıkarları ve yolsuzluklarının üstünü örtmek için mütedeyyin insanların duygularını çalmak için yalan söylemeleri, günahı da aşıyor.
Kur’an-ı Kerim’de yalancılarla ilgili çok sayıda ayet vardır.
“Allah’a karşı kim yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Âl-i İmrân Sûresi, 94. ayet)
“Nihayet, Allah’a verdikleri sözden döndüklerinden ve yalan söylediklerinden dolayı Allah, kendileriyle karşılaşacakları güne kadar onların kalbine nifak(ikiyüzlülük)soktu.”(Tevbe, 77)
“Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur. Sonunda Allah nezdinde ‘yalancılar’ arasına kaydedilir.” (Muvatta, “Kelâm”, 18- Hadis)
Twitter: @huseyincakir1
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018