Hüseyin ÇAKIR
OHAL koşullarının ötesinde normal bir seçim dönemi yaşanmadığı gibi, seçim sonucunda da normal bir durum ortaya çıkmayacak.
Öyle veya böyle devam eden bir sistem değişimi anayasal-hukuksal olarak başlayacak.
Bu yeni durum, bugünkü iktidar uygulamalarının demokrasi, katılım, söz hakkı alanını daraltan, bütün iktidarı tek merkezde ve tek kişide toplayacak sürecin başlangıcı olacak; “eski”sistemden “yeni” sisteme geçiş süreci başlayacak. Bu ara aşamanın demokratik, özgürlükçü, katılımcı olmayacaktır, çünkü: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi modelini oluşturan, hükümetin kuruluşu, iktidarın yürütme yetkisi, yasama, yargı erklerinin kurumsal yeniden yapılanması ve atanma biçimleri tek irade tarafından yapılacak. Her düzeyde denge ve denetleme mekanizmaları devre dışı bırakılacak.
Tek irade, bütün yetkilerini mevcut anayasada yazılanların ötesinde/dışında doğrudan seçilmiş olmaktan aldığını ve kendini hukukun yasanın üstünde ve dışında görüyor.
16 Nisan anayasa referandumundan sonra başlayan sorumsuz ve hesap vermekten uzak yönetme yöntemi, 24 Haziran’dan sonra uyum yasaları veya başka yasalarla hukukileştirilmiş olacak.
Yeni sisteme geçiş 24 Haziran seçim sonuçlarına göre ya başlayacak ya da başlamayacak. Cumhur ittifakı kazanırsa başlayacak. Kaybederse başlayıp başlamayacağı veya nasıl bir yol izleneceği sorularının yanıtları muğlak.
Bu ara aşama veya geçiş süreci her durumda sistem tartışmasının yeni boyutlarla devam edeceğini gösteriyor.
CHP, İYİ partinin muhalefetinin cumhur ittifakına karşı üstünde birleştikleri alternatif bir sistem önerileri yok.
Erdoğan kazanmasın temennisinde ilkesiz, fulü bir birliktelik görülüyor.
Parlamenter sisteme döneceklerini söyleyen CHP ve İYİ partinin nasıl bir parlamenter sistem önerdikleri belirsiz. Durum böyle olunca seçim söylemleri içeriği olmayan iktidar ve Erdoğan karşıtlığına indirgeniyor. Bu sığlık aynı zamanda Kürt meselesi başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler konularındaki asıl ideolojik, siyasal duruşların üstü örtüyor.
Kürt meselesi ve HDP gündeme geldiği zaman herkes dükkânının perdesini açıyor, milliyetçilik ve militarizm renk tonları ortaya çıkıyor. Milliyetçilik, militarizm yarıştırılıyor.
HDP her konuda ve her alanda ilkeli olmayı savunuyor
HDP izlediği ittifak stratejisi ve siyasal söylemiyle cumhur ittifakını ters köşeye yatırdı; militarizm, milliyetçilikle ortamı daha da germe; yalan, dolan argümanları ellerinden alınmış oldu. CHP’nin HDP ile ittifak yapma ihtimali daha başlamadan hem CHP hem HDP’yi itibarsızlaştırma salvoları başlatıldı. HDP’de kongre sonrası oluşan yönetim, geçmişten dersler çıkartmış olmalı ki, provakatif saldırılara karşı süreci çok iyi yönetti.
Parti içi adaylık tartışmalarıyla kriz çıkartmak için birileri epey çaba sarf etti. Selahattin Demirtaş’ın adaylığı sistem değişikliğine karşı çıkan özgürlükçü, demokrat kesimlerde her şeyden önce moral üstünlük sağlamış gibi görünüyor.
Öte yandan “Kürtler HDP’yi desteklemiyor, baraj altı, baraj üstü” propagandasının doğruluğu yanlışlığı da ortaya çıkmış olacak.
HDP’nin, Kürtlerin de içinde yer aldığı mağdurların, kent yoksullarının ve sistemin gadrine uğrayanların … partisi olup olmadığı yani Türkiye partisi olup olmadığı da test edilmiş olacak.
HDP’nin aynı zamanda, sağlıklı demokrasi fikrinin gelişmesini savunan parti olarak; milliyetçilik(ler) kutuplaşması ve militarizm fanatizminin topluma sirayet etmesi ve kuşatmasına karşı siyasal seçenek sunan umut olup olmayacağı da görülecek.
Cumhur ittifakı milliyetçilik yarışını, milliyetçilikleri tokuşturmayı terör ve bölücülük üzerinden ve HDP’yi de bunlarla özdeşleştirerek yapıyor. Bundan dolayı HDP’ye yaklaşan hemen herkes bölücü, terörist ve gayri milli olarak suçlanıyor. CHP, İYİ parti, Milli Görüş devamcıları ve nasyonal sol-sosyalistler iktidarla aynı sırada hizaya giriyorlar. HDP açık, örtük milliyetçilikler kutuplaşmasında ittifak arayışının dışında kalarak çok doğru yaptı.“İlkesiz ittifak içinde yer almayız" açıklaması yaptılar. Bir gazetecinin Ayhan Bilgen’e ikinci tura kalacak isimler arasında Akşener’in olması durumunda destek verip vermeyecekleri sorusuna:
“Önümüzdeki seçim kampanyasına da bağlı. Sokağa çıktığında ne diyeceğine bağlı. Birbiriyle militarizm yarışına giren bir seçim kampanyası yürütülürse, birinci turda bu tür söylemler el yükseltebilir. Ama ikinci turun sonucunu belirleyecek olan bizim seçmen kitlemiz, demokrasi isteyenler ve barış isteyenler. İsimlerden bağımsız olarak seçeneksiz olmadığımızı söylüyoruz. En zor şartlarda yaşıyoruz, kimse daha kötüsüyle korkutamaz. Biz ilkeli açık, savunulabilir her türlü işbirliğine varız. Ama açık işbirliğini göze alamayana görünmeden oy vermek fikrine kapalıyız. Seçmenimize saygısızlık olarak tarif edilecek hiçbir ilişki içinde olmayacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Bu söylem ve siyasal zihniyet, sert kutuplaşmaların çatışma noktasına geldiği bir zamanda bugün ve gelecek açısından çok değerli; siyasetin erdem ve değerlerle yapılmasının önünün açılmasına katkı sağlayacak demokrat bir yaklaşımdır.
İktidar-muhalefet toprak milliyetçiliğinde birleşiyor
Dünya'da yükselen aşırı sağ popülizm: milliyetçilik-ırkçılık-yabancı düşmanlığı... Siyasal olarak sosyal demokrat- muhafazakâr, merkez partileri ve bu partilerin sosyal tabanlarını etkiliyor ve kitle desteği hızla yükseliyor. Türkiye’de AKP-MHP ittifakı toprak milliyetçiliğiyle, bölünme, yabancı düşmanlığını tırmandırıyor, cumhur ittifakı toprak milliyetçiliğini, tarihle birleştirerek toplumda milliyetçilik dalgasını yükseltip oy çoğunluğunu sağlamayı amaçlıyor. Bu milliyetçilikte ırk ve kimlikler öne çıkartılmadığı için muhafazakâr, ulusalcı sol ve Kürt milliyetçi kesimleri etkiliyor. Bu etkinin sürdürülebilir olup olmadığı seçim sonunda görülecek.
HDP’nin demokratik, özgürlükçü kapsayıcı dili, milliyetçilik, militarizm yarıştıranları da etkileyecektir. En azından gemi azıya alarak şuursuzca, milliyetçi-militarizm yapmalarının önü kesilebilir.
İktidar ve devletin toplumu, “milli-yerli” ve “gayri milli” diye kutuplaştırması, siyasal alanın da bu bağlamda tanzim edilmesini amaçlıyor. Bu 12 Eylül rejimini tasarlayanların iki partili sistem özlemiydi.
Yeni sistem tasarımcıları milliyetçiliği, İslamcılığı ve “yerli ve milliği” ”toprağa dayalı milliyetçiliği” olarak teorize ederek siyaseti ve sistemi bunun üstüne inşaa etmeyi düşünüyorlar. Cumhur ittifakı, toprağa dayalı milliyetçilik ideolojisi ile, çoğunluğu mütedeyyin muhafazakâr olan farklı toplumsal kesimlerden %50 artı birini almayı çantada keklik görüyor.
“Yerli ve milli” söylemiyle başlatılan milliyetçilik, AKP-MHP ittifakı, CHP-İYİ parti kardeşliği, Sadet partisi ve ulusalcı solu da içine aldı.
Özetle, Milliyetçilik, şovenizm ana akım ideoloji ve siyaset olarak HDP dışında, sağı, solu, merkezdeki bütün siyasi partileri kapsamı alanı içine aldı, toprak milliyetçiliğinde birleştiler. En nihayetinde toprak milliyetçiliği söz konusu olunca herkes bölücü olarak Kürtleri ve HDP’yi görüyor, toprak bütünlüğü milliyetçiliğinde iktidar, muhalefet birleşiyorlar.
Muhalefet, toprak milliyetçiliğinin korunması için güvenlikçi politikalara koşulsuz destek veriyor. Eğer yeni sistem bu milliyetçiliği ihya edecekse, muhalefetin sistemin özüne ilişkin sorunu olmayacağını düşünüyorum.
Sistemin özünün değişmesini HDP dışında savunan yok.
Son durumla ortaya çıktı ki, devlet içindeki iki kanadın siyasal temsilcileri karaya vurdu.
Birinci kanat, otoriter bir rejimi,
İkinci kanat, meclis sistemini savunuyor.
AKP-MHP ve CHP- İyi parti, Sadet partisi gruplaşmasının buna göre oluştuğunu düşünüyorum.
Her iki kesim arasında yönetme yöntemi ötesinde farklılık yok.
Ortak alanları milliyetçilik, şovenizm ve Kemalizm ideolojisi. Bu ideolojiyi kendilerine göre yorumluyorlar, haklılıklarını doğrulatacak veciz sözler buluyorlar.
Temenni, beklenmeyen çatışmalar olmadan sonucu herkesin kabul etmesi.
Aslında herkesi içine alan örtük milliyetçilik zihniyeti ve refleksi, o ya da bu ölçüde herkeste var. Bu kah PKK'ya karşı çıkma adına Kürtlere karşı, kah antiemperyalizm adına iktidarların şoven-milliyetçi politikalarından haz duyma, içten içe sevinme olarak dışa vuruyor.
Bugünkü durumda "ötesini" düşünmeyi bir kenara bırakarak, "tek adam rejimi olmasın- Erdoğan tek adam asla olmasın" diye bakarak, "bağrımıza taş basıp" toprak milliyetçiliğini korumak için CHP-İYİ parti ve başkaları ittifakında "kurtuluş" umudu görüyorlar.
Ama yağmurdan kaçarken doluya tutulmakta var.
12 Eylül anayasasını bütün partiler değiştirmeyi vaat ettiler.
Ama hala dimdik ayakta duruyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi 24 Haziran'da start verdiğinde cumhur ittifakı dışında birisi kazanırsa nasıl bir sistem düşündüklerini taahhüt etmeliler.
Yoksa 12 Eylül anayasası gibi “istemem, yan cebime koy“ olma ihtimali olabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018