Hüseyin ÇAKIR
Kenan Evren ve Turgut Özal, Türkiye’nin insan hakları, işkence, demokrasi, özgürlükler gibi temel sorunları hakkında yurt dışına giderken uçakta gazetecilere “bu münferit olaylar artık olmayacak” diye açıklamalar yaparlardı.
Bir iki, üç, beş… derken yalancı çoban hikayesine dönmüştü bu sözler.
Hasan Pulur mu, Aziz Nesin mi birisi mealen şöyle yazmıştı: “Uçakta ayakları yerden kesilince havada söylenenler havada kalır diye düşünüyorlar her halde mangalda kül bırakmıyorlar.”
Bu zamanlarda ise, sistem ve rejim değişikliğine dair en temel konular ya toplu açılışlarda, Muhtar toplantılarında o veya bu genel kurulda, sempozyumda ya da cami çıkışında dile getiriliyor. Hani tartışılsın üslubuyla falan değil, emir kipiyle sanki TBMM yokmuşçasına, karar organı kararıymış gibi ilan ediliyor. Gündeme getirilen konu hangi Bürokratı ve Bakanı ilgilendiriyorsa, buyruk ve emir telakki ediliyor.
Bu yönetim yönteminin demokratik yönetim sistemiyle ne ilgisi ne de alakası var. Siyasal literatürde ve pratik uygulamalarda bu sistemin adı otoriter sistem.
AKP-MHP ittifakının niyeti 2019’da bugün uygulanan pratiği önce yönetim sistemi, sonra rejim olarak tescillemek. Bu amaç hâsıl olursa bu rejim ve sistem AKP-MHP siyasi rejimi olur, devlet de toplumun devleti olmaz AKP-MHP devleti olur.
Bu anlamda ittifak rejimi ne siyasal ne de toplumsal istikrar getirebilir. Toplumsal çoğulcu mutabakata dayanmayan bu değişiklik, siyasal ve sosyal istikrarsızlığın derinleşmesini ve kutuplaşmayı sertleştirir.
Dünya örneklerinden de görüldüğü gibi böylesi durumlarda rejim daha sertleşir, özgürlükler ve demokratik alan fermuarı rejim tarafından kapatılır, özgürlük ve demokrasi talebiyle, baskı ve otorite karşıtlığı, çelişkisi iki yanı keskin bıçak gibi toplumun tüm kesimlerini yaralar. Yeni sistem daha doğmadan, daha derin bir bunalım girdabının içine doğru sürüklenir. Öyle görünüyor ki Cumhur ittifakı bütün bunları göze almış, gözü kararmış şekilde yola çıkmış bulunuyor.
Devlet yeniden yapılanmalı ama böyle değil
Bugünün dünyasında yükselen aşırı sağ, muhafazakâr popülizm dalgası Türkiye’de Cumhur ittifakı olarak şekillendi. Türkiye’nin Suriye iç savaşının içinde askeri (siyasi değil) aktör olarak yer almasıyla yükselen milliyetçi-militarist dalgayı fırsat bilerek, toplumsal sözleşme (Anayasa) yapmadan, toplumdaki, farklı kimlikler, farklı dünya görüşleri, inançlar ve yaşam tarzlarını yok sayarak otoriter sistem ve rejim kurma hevesi sürdürülebilir olamaz. Üstünde tepinilen beka, beka diye feryat edilen korku sendromu, AKP-MHP ittifak zihniyetindeki rejimin dünya ile kavgalı hali dış karışmalara kapı aralar hale gelecektir.
AKP’ye ve MHP’ye oy veren muhafazakar, milliyetçi sağ duyu sahibi seçmenlerin, toplumun yarsının rızasının olmadığı sistem değişikliğinin yaratacağı kırgınlıklara, dışlanmışlığa gözlerini kapatacaklarını sanmıyorum.
Dışlanmış olmanın ne demek olduğunu bilen mütedeyyinlerin vicdanı bu kadar adaletsizlik ve haksızlığı kaldırmaz her halde.
Muhafazakâr-mütedeyyinler de bir değişim olsun istiyorlardı. Ama: Biz devlet olalım, bizden olanlar, olmayanlar diye toplumu ayrıştıralım düşüncesinde değillerdi herhalde. Evet, Cumhuriyet kurulurken toplumun önemli siyasal ve toplumsal kesimini dışlamıştı. Devletin kurguladığı insan-yurttaş-modeline uymayanların uymaları için hemen her yol, yöntem denenmişti. Kapsayıcı, kucaklayıcı bir devlet yerine, itaat edilmesini emreden bir devletten demokratik bir devlete geçiş ve değişim için köklü, derin reformların yapılması gerekliliği uzun zaman tartışıldı.
Yeni anayasa yapma süreci bunlardan birisiydi. Araya iyi sıhhatte olsunlar mı girdi ne olduysa! Rabia ile bozkurt kan kardeşliğinden post Abdülhamitçilik ve Kızılelma yolculuğu çıkıverdi.
Yeni anayasa ile ideolojik vesayetçi devletten, demokratik devlete geçme tartışmaları yapılıyorken 1930’lar ideolojik dünyasına rahmet okutan durumla karşı karşıya gelindi.
Oysa, Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu tarihsel, ideolojik, toplumsal ve sosyolojik koşullar değişti, dünya da değişti. Devletin toplumun ihtiyaçlarını esas alarak, insan hak ve özgürlükleri, evrensel hukuk temelinde siyasal alanın çoğulcu, katılımcı, ademi-merkeziyetçi yeniden yapılanması gerekiyor.
Bu değişim tespiti tek başına yeterli olmuyor, aynı zamanda toplumsal talep olarak ortaya çıkmalı ve siyasal talebe dönüşmeli. Durumu değiştirecek toplumsal böyle bir talep maalesef yok.
Geçmişte var mıydı? Cumhuriyet tarihi boyunca 1960’lı yıllarda siyasal olarak Türkiye İşçi Partisi ve toplumsal olarak 15-16 Haziran direnişi dışında değişim talebi çok güçlü biçimde Kürtlerden geldi ve devleti paradigma değişimine zorladığını not düşelim. Bu deneyi daha geniş boyutla başka bir yazıda ele almak lazım.
Sol değiştirici güç olamadı
Şunu da not düşmek gerekir. Türkiye’de değişim talebi öyle veya böyle bir biçimde hep sol tarafından tespit edildi ve toplumsal talebe dönüştürülmeye çalışıldı.
Sosyalist solun değişimden anladığı sosyalizm kurmaktı. Ancak bu talep bırakalım çoğunluğun talebi olmayı, işçi sınıfı, çalışanlar ve yoksulların bile doğru dürüst talebine dönüşemedi.
Solun teorik olarak ya hep ya hiç politikası, mevcut durum ile nihai amaç arasında bir “ara boşluk” vardı. Bu alan demokrasi alanıydı, sol bu alanı yok saydı burjuva demokrasisi olarak küçümsendi; bu zihniyet dolayısıyla seçimler “boş iş” olarak görüldü ve çoğu seçim boykot edildi.
Sol bu “ara alan”a anlam ve değer vermediği için demokrasi mücadelesi sözleri de boş laf ötesine geçemedi; demokrasi ve demokratik değer ve kazanımların korunması taktik söylem olarak kaldı.
Bu ara alan nihayetinde hayatın kendisi, devlet ve siyasi karar vericilerin at koşturduğu alandı ve genel olarak solun bir kesimi bu alana dışarıdan bakarak, sosyalizmle kıyaslama yapıp bu alan için gericilik hatta sürekli faşizm vs. gibi teorik çıkarsamalar yaptı. Sol, sürecin meşruiyetini kabul edip içinde yer alarak değiştirmek yerine, yıkıp yeniden kurmayı politik amaç belledi.
Oysa bu ara alan devletin nizam ve intizam verdiği bir alan. Bu ara alanın içinde olunmadığı zaman, sürece müdahale etme olanağı da ortadan kalkıyor. Toplumla veya sınıf (lar)la ilişkiler soyutlaşıyor, saha ve oyun dışı kalınıyor. Bu bağlamda ne 27 Mayıs, ne 12 Mart, ne 12 Eylül, ne 28 Şubat darbeleri ile devlet-ordu ve rejim ilişkisi doğru dürüst anlaşılamadı. Devleti ele geçirerek sosyalizm kurma hayali, devlete tapınma aşkına dönüştü ve bu zihniyet solun hatırı sayılır kesimini milliyetçi-ulusalcı ve militarizmi savunma noktasına taşıdı. Demokrasi esas amaca ulaşmak için taktik olarak görüldü ve hep dışsal kaldı, demokrasi kültürü içselleşemedi.
Sivil toplum ancak demokrasi alanı içinde var olabilir, demokrasi ve sivil toplum birbirinin alanını genişletir. Demokrasi ara alanı yok sayıldığı için, sivil toplum alanı sol örgütlerin cemaat yapılarına dönüştü ve esas amaca aracı olarak kullanıldı.
Demokrasi uğrunda mücadele verilmesi gereken bir değer olmadığı zaman iktidar hedefinin yolu ya darbe ya da her şeyi bilen lider oluyor. Yaratılan lider kültü ve tapıncı toplumu veya politik taraftarı etkisiz-pasif öznehaline getiriyor. Solu etkisiz hale getiren buydu. Bu sol geleneklerden gelen ve Erdoğancı olanlara bu bağlamdan bakınca bir tutarsızlık görünmüyor. Zihniyet aynı, özneler değişiyor. Putin’le-Stalin, Milosoviçle-Hitler, Doğu Avrupa’daki otoriter liderler içinde benzer bağlam kurulabilir.
Devlet ne istiyorsa o oluyor
Demokrasi geleneği ve kültürü yetersiz olunca zorunlu olarak gündeme gelen değişimi yapmak için devlet ve onun makbul kabul ettiği siyasi aktörlere kalıyor. Elbette bu değişim toplumun ihtiyaçları, evrensel değerler olmuyor. Önce devlet, her şey devlet için oluyor. Devletin bütün ideolojik aygıtları buna göre biçimlendiriliyor. Eğitim sistemi, cami, tarikat, cemaat, dil, sosyal, siyasal tarih…
Hara güre içinde, onu mu demek istedi, bunu mu demek istedi diye güncelin içinde boğuşanlar, devlette büyük değişim ve dönüşümü göremiyorlar veya anlayamıyorlar.
Muhafazakârların devletle sorunu hep oldu ancak çok güçlü değişim talebi olmadı. ANAP istisna. ANAP ve Özal, devletin ekonomideki rolünü ortadan kaldırarak, küresel kapitalizmin parçası olmak için ekonomide ve siyasal alanda liberalleşme değişimine gitti. Ekonomide düşünülenler belki yapıldı ama Kürt meselesine azıcık girildi ve devletin duvarına toslandı.
Bugünün muhafazakârlarının çoğu 15 Temmuz sendromu içindeler. İktidarın ve devletin karşısına başka değişim talepleriyle çıkmaya cesaret edemiyorlar. Çünkü FETÖ’cü damgası yemekten korkuyorlar.
CHP stratejik muhalefet olarak ortaya çıkıp yeni bir sistem öneremiyor veya önermek istemiyor. Anayasanın Başlangıç’ı ve ona atfeden ilk üç maddeyi problem görmediği için, devletin mevcut durumundan memnun herhalde. CHP’de, devleti AKP yerine CHP’nin yönetmesi ile sorunların ortadan kalkacağı kanaati hâkim herhalde.
Cumhurbaşkanlığı seçimini CHP kazansa ne olacak? Nasıl bir sistem öneriyor belli değil ve böylesi büyük stratejik program ortaya konamadığı için “Boykot” gibi bir çaresizlik, çare olarak gündeme getirilebiliyor.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018