Hüseyin ÇAKIR
Türkiye’de sistem değişikliği 16 Nisan 2017 anayasa referandumuyla yasal olarak başlamıştı. 24 Haziran’da kimin seçilip, kimin seçilmeyeceğinden bağımsız olarak, seçim sonrasında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve bunun tamamlayıcısı olacak devletin kurumsal/idari yapılanması ve yönetim biçimine geçilmiş olacak.
Gerçeklik bu. Bu kararın devlet kararı olduğunun altını çizelim. Devlet bekası için yapıldığı ileri sürülen bu sistem değişikliği Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 540 yıl sonra 1839 Tanzimat Fermanı ile başlayıp, 1876 I. Meşrutiyet, Kanuni esasi ve II. Meşrutiyetle devam etti.
Cumhuriyet başka bir sistem paradigmasında kuruldu, fakat Osmanlı yenilenme-modernleşme arayışı sürekliliğini “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” olarak önüne koydu. İkinci süreklilik “devletin bekası”, cumhuriyet tarihinin en önemli mottosu oldu. Sistem değişikliği gibi büyük proje ve erken seçim gerekçesi bile devletin bekasına dayandırıldı.
Osmanlı’nın değişim yenilenme arayışının tarihsel koşullarıyla 24 Haziran’da yapılacak seçimler sonunda geçilecek resmi adıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi koşulları arasında 1908 veri alınsa bile 100 yıllık tarihi zaman farkı var.
Birisi İmparatorluk yönetim sistemi, diğeri ise cumhuriyet yönetim sistemi altında “değişim!” yapılıyor.
Benzerlikler, paralellikler var mıdır? Bire bir benzerlik elbette olamaz, olursa Marx’ın dediği gibi “Birincisi trajedi ise, ikincisi komedi olur.” Yukarıda zihinsel iki süreklilik olduğunu belirtmiştim: Devletin Bekası ve Batılılaşma. Bu iki mesele 200 yıldır farklı siyasal yaklaşımlarla çözülmeye çalışılıyor ve siyaset tarafından araçsallaştırılarak ideolojik egemenlik ve iktidar olma aracı olarak kullanılıyor.
Bu nedenle tarih anımsaması ve tarih gezintisi yapmak, olup bitenin, oldubittiye getirilenin önünü arkasını anlamaya yardımcı olacaktır.
24 Haziran’dan sonra hükümet sistemi ve devletin idari, siyasi yönetim biçimi, araçları ve de belki de zihniyeti değişecek. Bu kadar büyük ve radikal değişim yeterince tartışıldı mı? Herkesin bugününü ve geleceğini derinden etkileyecek bu değişim için toplumsal mutabakat sağlandı mı? Cumhur ittifakının şimdiki meclis çoğunluğu “toplumsal mutabakat” kapsamı dışında, “ideolojik mutabakat.”
Toplumsal mutabakat: 2018 Türkiye’sinde sosyal, siyasal, farklı kültürel, farklı inanç dünyaları olanların rıza gösterdiği bir sistem değişikliği mutabakatı söz konusu mu? Hayır.
Bu anlamda önce Osmanlı yenileşme hareketine sonra cumhuriyet dönemi boyunca yapılan yeni sistem ve sistem içi değişimlere bakalım.
Tarihsel anımsama
Osmanlı, devleti ve topraklarını merkez - taşra olarak yönetiyordu. Yönetimin başında padişah bulunuyor ve ülke ile ilgili tek söz sahibi.

Merkeziyetçi özelliğe sahip olan Osmanlı yönetim sistemi, mutlak monarşiydi.. Monarşinin yanında Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı alması ve halifelik makamını elde edilmesiyle yönetim teokratik bir devlet oldu.
Tanzimat’la birlikte başlayan Batılılaşma hareketiyle, eşitlik, özgürlük, vatan ve millet gibi kavramları işleyen, Jön Türk ya da Genç Osmanlılar denilen bir kuşak yetişti. Bu kuşak, Osmanlı Devleti’nin dağılmaması için siyasi yapıda köklü bir değişime ihtiyaç olduğunu ve Anayasal parlamenter sisteme geçmekle birçok önemli sorunun kendiliğinden çözüleceğine inanıyordu.
Meşrutiyet yanlıları, yeterince reform yapmadığı için Abdülaziz’i tahttan indirip yerine II. Abdülhamit getirdiler.
II. Abdülhamit’e 23 Aralık 1876’da kabul ettirilen, 119 maddeden oluşan Kanunu Esasi’yi ilan ederek kurulan meşruti monarşinin ömrü iki yıl oldu.
Kanunuesasi İle Gelen Yenilikler:
- Padişahın kişiliği kutsaldır.
- Saltanat Osmanlı ailesinin en büyük erkek evladına aittir.
- Padişah, eylem ve kararlarından dolayı sorumlu değildir.
- Osmanlı Devleti’nin dini İslâm’dır.
- Yasaların din ve Anayasa’ya uygunluğunu Meclisiayan denetler.
- Şeyhülislam, aynı zamanda Bakanlar Kurulu’nun üyesidir.
- Meclisiumumi, Heyetiayan ve Heyetimebusan’dan oluşur.
Ayan Meclisi Üyelerinin Özellikleri:
- Padişah tarafından atanır.
- Ömür boyu görevde kalırlar.
- Üye sayısı ve başkanı padişah belirler.
- Üye olmak için kırk yaşını doldurmak gerekir.
Meclis, 44 Hristiyan; 4 Yahudi;71 Müslüman; 26 Ayan Meclisi üyesinden oluşuyor.
Osmanlı devletinde yenileşme çabaları tarihi:
1808 Senediittfak;
1839 Tanzimat Fermanı’nın ilanı;
1856 Islahat Fermanı’nın ilanı;
1876 I. Meşrutiyet ilanı;
1908 II. Meşrutiyet ilanı.
II. Meşrutiyet Dönemi’nde tüm görüşler siyasal olarak örgütlenmişti ve herkesin imparatorluğu kurtarmak için bir amacı vardı. Bütün Osmanlı tarihinde bu dönem en demokratik, çoğulcu bir dönem olarak kabul edilir. Bu dönemde ortaya çıkan ideolojik, siyasal görüşlerin neredeyse tamamı cumhuriyetin ilk yıllarında yasaklandı, çok partili döneme geçildiği zaman Kürtler, komünistler ve İslamcı görüşlerin örgütlenmeler yasaklandı.
Oysa II. Meşrutiyet döneminde; 1908, 1912, 1914 ve 1919 yılları olmak üzere dört kez genel seçim yapıldı ve yirmi dört hükümet kuruldu. Siyasi istikrar sağlanamıyordu. İmparatorluğun kurtarılması için bugünkü dille toplumsal, o zamanki tabirle teba’nın mutabakatı yoktu.
İttihat Terakki; ordu, bürokrasi ve imparatorluğun her yerinde örgütlüydü ve kendi içinde çok farklı görüşleri savunanlar yer alıyordu. Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte İttihat-Terakki içindeki komitacı çekirdek kadro iktidara bütünüyle sahip olmaktan başka çare olmadığı kararına vardı.
Hem kendi içindeki çoğulculuk, hem diğer muhalefet hareketlerinin ellerini kollarını bağladığı düşünülüyor ve 31 Mart ayaklanması gerekçe gösterilerek tasfiye ve fiziki yok etme eylemi başlatılıyor.
İttihat Terakki’nin çekirdek kadrosu Enver-Talat-Cemal ve ekibi önce “Sopalı seçimler” diye bilinen 1912 seçimlerinde çoğunluğu elde etti ancak iktidarı kontrol edemiyorlardı.
Normal yollardan iktidara gelemeyecekleri anlaşılınca hükumete karşı 23 Ocak 1913’de Babıali’ye baskın düzenleyerek iktidara el koydular ve Mahmud Şevket Paşa 11 Haziran 1913’te İttihatçılar tarafından meçhul bir şekilde öldürtüldü. Bu cinayet bahane edilerek bütün muhalefete karşı ittihat terakki terörü başladı ve Enver-Talat-Cemal diktatörlüğü kuruldu, bu aynı zamanda sonun başlangıcı oldu.
1914-1918 yılları arasında devam eden Birinci Dünya savaşında büyük toprak kaybı ve savaşın mağlubiyetle sona ermesi üzerine, 8 Ekim 1918’de sadrazam Talat Paşa istifa etti. İttihat ve Terakki, iktidardan uzaklaştı.
Osmanlı imparatorluğunu kurtarmak amacıyla başlatılan 100 yıllık arayış hikâyesi, İttihat ve Terakki ile son buldu.
İdeolojik alanda Türkçü ve Turancı görüşleri benimseyen İttihat Terakki'nin görüşleri, cumhuriyetin kuruluşundan başlayarak günümüze kadar ideolojik, politik etkisi bütün siyasal partilerin içinde devam etti, ediyor. Aynı zamanda devlet içinde çete, komitacı derin devlet geleneği her zaman varlığını sürdürdü.
Cumhuriyet dönemi sistem değişikliği arayışı
Cumhuriyet öncesi işgal edilen, parçalanan imparatorluğu kurtarma fikri etrafında; İttihat Terakki’nin yurt dışına kaçan liderleri Enver-Talat-Cemal’in Turancı-İslamcı fikri hayaliyle, mandacılığı kabul etmek de dahil Bolşeviklikle İslam Enternasyonali kurmak gibi uçuk fikirlere sahip olanlar Enver İmparatorluğu kurma hayali peşinde koşuyorlardı. Diğer yandan Anadolu’daki İttihatçılar ile Mustafa Kemal ve çevresinde oluşan ekip, işgale karşı direniş örgütlüyorlardı.
İmparatorluğu kurtarmak isteyenler arasındaki farklı görüşler Sakarya savaşından sonra ayrışmaya başladı. M. Kemal ve çevresi devleti kurtarmak değil yeni bir devlet kurma fikrinden yola çıktılar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu yeni bir durum ve yeni bir süreçti. Cumhuriyet sistemi Osmanlı'nın parlamenter sisteminin bir anlamda devamı olarak kuruldu. Ancak bu parlamenter sistem, çok partili, demokratik bir sistem değildi.
Bu süreç, o günün dünyasının siyasal atmosferi içinde, Bolşevik sempatizanlığından, Hitler, Musollini hayranlığına savrulan tek parti rejimiydi.
Sistem, demokratik olmayan tek parti otoritesi altında parti ile devletin özdeş olduğu bir sistemdi.
Cumhuriyet döneminde sistem değişikliği; birincisi, çok partili hayata geçiş. CHP’nin içinde ortaya çıkan muhalefetin 7 Ocak 1946’da Demokrat Partiyi kurmalarıyla başladı ve 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerle DP % 53 oyla iktidar oldu. 1950-1960 arası dönem II. Meşrutiyet dönemine benziyor. Çok sayıda sol, sosyalist parti, dernek ve sendikalar kuruluyor. Bu demokratik ortam Demokrat Parti'nin, tıpkı İttihat Terakki'nin diktatörlüğüne benzer baskı politikalarıyla sona eriyor. İkincisi, 27 Mayıs darbesiyle yeni sistem değişikliği başlıyor. Bu dönem çok tartışmalı bir dönem oldu. Anayasal demokrasinin kurulması ve özgürlüklerin gelişmesinin önünün açıldığı değerlendirmesinin yanında, askeri vesayet sisteminin siyasal sisteme anayasal olarak monte edilmesi olarak da değerlendirildi.
Üçüncüsü, 12 Mart darbesi. Anayasal hak ve özgürlüklerin devletin bekası için tehlikeli boyutlara geldiği gerekçe gösterilerek, işçi hareketi ve sol harekete karşı “Balyoz Harekâtı” yapıldı.
Üçüncü sistem değişikliği 12 Eylül’le devam etti. Uzun uzun 12 Eylül’ü anlatmayacağım. 12 Eylül anayasası ile başlayan sürecin bugünkü sistem değişikliği arasında doğrudan bir bağlantı bulunuyor.
Ve nihayet dördüncüsü, 24 Haziran sistem değişikliği, “özgürlükler serbestisi devletin bekasını tehlikeye sokuyor, bölünme, parçalanma noktasına gidiliyor.”
Bütün sistem değişikliklerinde; merkeziyetçilik ile adem-i merkeziyetçilik; daha çok özgürlük daha çok demokrasi ile daha çok güvenlikçilik, daha az demokrasi, daha çok biat; her türlü çoğulculuk ve bir arada yaşama ile merkeziyetçilik etrafında toplanan çoğunlukçuluk karşıtlığı ikilemi üstünden tartışılmıştır. Ve nihayetinde geldiğimiz nokta demokratik katılımcı siyasal ortam yerine tek adam ve otoriter bir rejim ikilemi oldu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin 200 yıllık değişim arayışlarından en radikal farklılığı parlamenter sistemin terk edilmesidir.
Bitirirken, yeni sistem ne getiriyor, ne götürüyor önümüzdeki hafta.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları


























































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018