Hüseyin ÇAKIR
İttifakların yapılması kötü bir şey değil. Çok kimlikli, çoklu inançlı farklı sosyal kesimlerden oluşan toplumda birbirine yakın ideoloji ve politikalara sahip partilerin mecliste temsil edilmesi katılım açısından iyi bir şey.
Kötü olan ittifak yapmayan parti(lere) %10 barajı uygulanıyor olması. İttifak yasası çıkartılırken %10 barajı kaldırılabilirdi! Neden kaldırılmadı? Bu sorunun yanıtını herkes biliyor; HDP’nin baraj altında kalması, meclise girememesi ve HDP’ye oy veren Kürt seçmenlerin HDP’den kopartılması senaryosu.
Bu senaryo Dolmabahçe’de Barış Sürecinin sonlanmasıyla HDP’yi kriminalize ederek itibarsızlaştırma ve siyasal hayattan silme operasyonun başlatılmasıydı. Bu aynı zamanda demokratikleşme için atılan yarım yamalak adımlara son verilerek güvenlikçi, militarist, milliyetçi politikalara dönüştü. Suriye süreci, güvenlikçi, milliyetçi dalgayı yükseltti ve devamı olarak “PYD-PKK bölücü terörü, emperyalist dış destek ve terör uzantısı HDP ve bölücülüğü destekleyenler vatan hainleri devletin Bekasını tehdit ediyorlar” güvenlikçi politikası çok yönlü devreye sokuldu. Aynı zamanda 15 Temmuz ve FETÖ meselesi de bulunmaz bir nimet oldu.
Kabaca iktidarın ve devletin güvenlikçi politikaları ve OHAL gerekçesi bu senaryoya dayandırılıyordu.
Resmi ideoloji partileri bir tarafta HDP öte tarafta
AKP+MHP+BBP ittifakı ve CHP+İYİP+SP+DP ittifakı yukarıdaki güvenlik ve tehdit algısı senaryosu ve beka sorununu ortadan kaldırmak için “toprağa dayalı milliyetçilik” konusunda benzer düşünüyorlar. Beka tehdidinin PYD-PKK ve HDP’den geldiği konusunda aşağı yukarı iki ittifak içinde yer alanlar aynı fikirdeler. Sonuçta HDP’yi “öteki mahalleli,” “vebalı” gibi görmede iki ittifak da ittifak içinde davrandı.
HDP’li yetkililer yaptıkları açıklamalarda ittifaklar ve işbirliği konusunda “Biz ilkeli, açık, savunulabilir her türlü işbirliğine varız. Ama açık işbirliğini göze alamayana görünmeden oy vermek fikrine kapalıyız.” dediler. Bu teklife yanıt verebilecek olan CHP ve Saadet Partisi duymazdan geldiler. Çünkü Millet İttifakı, Cumhur İttifakı'nın milliyetçilik, militarizm havasıyla balonlarını şişirmişlerdi. Devletin bekası adına resmi ideolojinin saflarında yer almaları gerekiyordu, öyle yaptılar. 12 Eylül anayasasının ipine sarıldılar.
Anayasanın Başlangıç’ında yazılı “…Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda; …Hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği…”
Yukarıda yazılı resmi ideolojik çerçeveye göre “koruma gören” iki milliyetçilik anlayışı ittifakı oluştu. Böylece 12 Eylül darbeci generalleri ve ’82 anayasasının mimarı Orhan Aldıkaçtı ve asistanın iki partili sistem kurma hayali muradına ermiş oldu.
HDP’ye gelince: Yukarıda yazılı 12 Eylül anayasası resmi ideolojine göre HDP'nin “koruma görmeyeceği” Barış Sürecinin bitmesiyle ilan edildi.
7 Haziran 2015 seçimlerinde Türkiye’nin her yerinden 6 milyon, 1 Kasım’da 5.1 milyon oy almış TBMM’de üçüncü parti durumunda olan HDP, iktidar, devlet ve ana muhalefet tarafından yok sayıldı; HDP’liler “siyasi soykırıma” uğratılırken, Millet İttifakı içindekiler fısıltı ötesinde ses çıkartmadılar, çıkartamadılar. Şimdi, demokrasiyi ve millet iradesini savunuyoruz dediklerinde yüzleri kızarmayacak mı?
Resmi ideolojiye göre “koruma görmeyen” HDP, aldığı şu kadar oya, şu kadar milletvekiline ve TBMM üçüncü partisi olmasına karşın “millet iradesini” temsil etmiş sayılmadı, buna seyirci kalındı. 4 Mart 1994'de Meclis'e girilip DEP'liler zor kullanılarak gözaltına alınmıştı; milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması oyunuyla daha önceden hazırlanan HDP’li vekiller hakkındaki 405 dosya raflardan indirildi. CHP’liler, referanduma gitmeye gerek kalmayacak eksik oyu tamamlamışlardı.
Bakın sonra ne oldu: 20 Mayıs 2016’da anayasada yapılan değişiklikle 59 HDP milletvekilinin 55’i hakkında 510 fezlekeden soruşturma yürütülmeye başlandı.
1 Şubat- 24 Kasım 2017 tarihlerinde parti üyesi en az 6 bin 750 kişi gözaltına alındı, 1684 kişi tutuklandı.
Ayrıca 24 Temmuz 2014’ten bu yana HDP’ye yönelik operasyonlarda 10 bin 965 kişi gözaltına alınırken, 3 bin 277 kişi tutuklandı.
Bu süreçte 27 milletvekili, bir kısmı birden fazla olmak üzere, gözaltına alındı ve serbest bırakıldı. Öte yandan,BDP’li belediyelerden 94’üne kayyım atandı. Görevden alınan belediye başkanlarından 68’i hâlâ cezaevinde bulunuyor
21 Şubat’ta başta Yüksekdağ olmak üzere Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, Siirt Milletvekili Besime Konca, Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve Van Milletvekili Tuğba Hezer Öztürk’ün vekillikleri düşürüldü.
Bütün bunlar yetmemiş olmalı ki, ittifak dışı kalan HDP’nin önüne %10 barajı bir kere daha dikildi.
Bu baraj karşısında ittifaklara oy vereceklerin vicdanları rahat mı acaba? Miting meydanlarında, TV karşısında ittifak adayları konuşurken HDP’ye yapılan haksızlık akıllarından geçmeyecek mi? Bu haksızlık karşısında susanlar demokrasi, adalet, eşitlik, özgürlük laflarını içleri rahat söyleyebilecekler mi?
Bu kadar haksızlığa uğrayan, siyaset yapmamaları için adeta özel suç üretilerek hapse atılan HDP’li siyasetçiler sağduyularını yitirmeden meşru alanda, demokrasiyi, özgürlükleri ve demokratik değerleri savunmayı sürdürüyorlar. Meclis'te bulunan herhangi bir parti HDP’nin uğradığı siyasal yok etmenin yüzde onuna maruz kalsa aynı dik duruşla meşru zeminde demokrasi mücadelesi verebilir mi? İYİ Parti ile empati kuran CHP Genel Başkanı Maltepe’ye kadar gittikten sonra Edirne’ye de gidip Demirtaş’ı da ziyaret etseydi, demokrasiyi hakikaten değer olarak savunduğu tarihe yazılırdı. Ama Kılıçdaroğlu’nun çifte standart demokrasi anlayışı hep karşısına çıkacak.
Öte yandan 28 Şubat mağduriyeti için kıyamet kopartan Türk mütedeyyinler ve cemaatlerinin büyük çoğunluğu bu adaletsizlik, haksızlık-hukuksuzluğa karşı suskun kalmalarının Kürt mütedeyyin kardeşlerinin kalplerini kırdığını da görmezden geldiler.
Bu seçim, vicdanları sızlayan ama kendilerine suskunluklarını itiraf edemeyenlerin önlerine rıza ve gönül almak için bir fırsat çıkarttı.
İki tuhaf ittifaka karşı artık tek bir hakiki alternatif var
Edirne Cezaevi'nde yatan Selahattin Demirtaş cumhurbaşkanı adayı oldu. Demirtaş aday olduktan sonra şu açıklamayı yaptı: “Her gün hakaret edilen, yurttaş yerine konulmayan Kürtlerin, Alevilerin, Ermenilerin, Sünnilerin, Çerkeslerin, Arapların, Pomakların, Romanların ve daha nicelerinin kırılan onurlarını, gasp edilen haklarını ancak bizimle birlikte telafi edebileceklerine onları ikna etmelisiniz.
“…Kampanya boyunca, bütün partilerden yurttaşlarımızla kucaklaşmayı ihmal etmeyin. CHP, AKP, MHP, İYİ Parti’den Saadet Partisi’ne, HÜDAPAR’a kadar bütün partilerin seçmenleri kardeşlerimizdir. Toplumsal yaşamı cehenneme çeviren kutuplaşmayı bitirmek için elinizden geleni yapın lütfen. Bu, bizim için seçim kazanmaktan daha kıymetlidir. Bunu asla unutmayın. Provokasyonlara asla müsaade etmeyin.
“…Bütün baskılara, tehditlere ve saldırılara rağmen, yüreği benimle birlikte atan milyonların bu erdemli duruşu göstermiştir ki, 6 milyon kişinin sığabileceği bir hücre henüz icat edilemedi. Bir buçuk yıldır bu hücrede sizlerle birlikte nefes aldım ve sizlerle birlikte yaşadım. Özgürlük, demokrasi, eşitlik, adalet ve barış değerlerini sizler adına burada da temsil etmeye çalıştım. Neredeyse her gün, aralıksız bir şekilde aleyhime yürütülen karalama, iftira, hakaret kampanyalarına rağmen sevginizin ve güveninizin artarak devam etmesi, sorumluluğumu arttırmıştır. Bana düşen şey de, bedeli ne olursa olsun sizlerin bu duruşuna layık olmaktır.
Bunun için, elimden gelenin fazlasını yapacağımdan kuşkunuz olmasın. Ancak takdir edersiniz ki, burada elim kolum önemli ölçüde bağlıdır. Şimdi, benim elim de kolum da, sesim de, nefesim de sizsiniz; gençlerdir, kadınlardır.
“…Zorlu ve adaletsiz bir seçim kampanyası olacağına kuşku yok. Zorbaların yaptıkları, yapacaklarının da teminatıdır. Ama yılmak yok. Geri adım atmak yok. Gece gündüz demeden ev ev, sokak sokak, köy köy dolaşmalısınız. Beni değil, yeni yaşamın güzelliğini herkese anlatmalısınız. Bir arada, barış içerisinde, kardeşçe ve eşitçe yaşamanın ne kadar güzel olacağını anlatmalısınız.”
Demirtaş mesajını şöyle bitiriyor: “Bizimle yan yana durmaktan imtina eden, biz yokmuşuz gibi davranan, bizi baraj altında bırakıp ezmeye çalışan bütün diğer siyasi parti yönetimleri bu tutumlarından dolayı utanacak, mahcup olacaklardır. Çünkü dışlayıp yok etmeye çalıştığınız HDP, en büyük ittifakını ezilen halklarla yapmıştır zaten. İki tuhaf ittifaka karşı artık tek bir hakiki alternatif vardır, o da HDP’dir. Yolun açık olsun HDP! Sen halka emanetsin, halkımız da Allah’a emanet olsun.”
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Demirtaş dışındaki adayların; başta Demirtaş ve HDP’li tutukluların serbest bırakılması, barış sürecinin yeniden başlatılıp başlatılmayacağı, OHAL’in kaldırılması konusunda ne söyleyecekleri, seçim ikinci tura kalırsa HDP’li seçmenlerin nasıl karar vereceklerini etkileyecektir.
CHP'li milletvekilleri Eren Erdem, Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması için çağrı yaptılar. Bu çağrının burada kalmayıp Muharrem İnce’nin ve CHP’nin bu çağrıya sahip çıkması önemli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018