İhsan DAĞI
Devlet toplum üzerinde ‘hegemonik’ bir ilişki kurmak istediğinde elindeki en etkili araç dış politikadır.
Eskilerde dış politika ‘milli dava’ olarak nitelenir, herkesin de bu ‘dava’ya destek vermesi beklenirdi. ‘Dava’nın ne olduğuna, muhtevasına vs. ‘devlet’ karar verir, vatandaşlardan devlet büyüklerine güvenmeleri ve itaat etmeleri istenirdi. Farklı görüşlerin ifade edilmesi yasak değildi elbette, ama hiç hoş görülmezdi. Kimse kolay kolay Kıbrıs politikasına yüksek sesle itiraz edemez, NATO üyeliğini eleştiremez, Ermeni meselesinde aykırı laf edemezdi. Bunlar ‘milli dava’lardı, ‘yüksek siyaset’in konularıydı. Halk bilmezdi.
Dış politika bir tür savaş cephesi olarak algılanırdı, yurttaşlar da asker. Böyle bir ilişkide elbette esas olan ‘disiplin’di. Disiplin de ‘askerlerin’ emirleri, stratejiyi, taktiği sorgulayamazlığı üzerine kuruluydu. ‘Devletin askerleri’ olarak görülen halk dış politikada ‘devlet büyükleri’ ne söylerlerse ona inanmak, ne derlerse onu yapmak durumundaydılar. Aksine yapanlar, ya haindi, ya satılmış!
O vesayet dönemlerinde dış politika deyince devletin ‘resmi’ politikası anlaşılırdı. Siyasi partiler arasında bile ‘dış politika’ konularında bir ayrılık olması istenmez, medya ve hatta akademya dış politikada ‘tek tip’ bir duruş sergilerdi. Kemalist bürokrasi ve asker etkisiyle tanımlanan dış politika toplum ve siyaset üstü bir devlet politikasıydı. Dış politikayı yürütenler konunun bir ‘ulusal çıkar’ meselesi olduğunu, kendilerinin de ulusal çıkarın gereğini yaptıklarını söylerlerdi. Bilirdik ki ‘ulusal çıkar’, ‘milli dava’, ‘devletin âli menfaatleri’ söylemi aslında ‘tek tipçi’ bir devlet anlayışının ve alternatif görüşleri susturmanın bir yoludur. Farklı kimliklerden, düşüncelerden, çıkarlardan oluşan çoksesli ve çoğul bir toplumda tek, eleştirilemez, değiştirilemez bir dış politika dayatmak aslında devletin toplum ve siyaset üzerinde hegemonik bir ilişki kurmasının yoluydu. On yılı aşkın bir süredir bu ‘devlet’ güdümlü dış politika perspektifi zayıfladı, farklı seçeneklerin var olduğu anlaşılmaya başlandı. Dahası dış politikanın ‘iç’i belirleyen bir işlev gördüğü, dolayısıyla aslında iç politikanın bir uzantısı olduğu görüldü. Normal demokrasilerde olduğu gibi hükümet devlete egemen olunca ‘devlet politikası’ da yerini ‘hükümet politikası’na bıraktı. Sonuçta iç gelişmeler kadar dış politika da hararetli bir tartışma konusu haline geldi.
İyi de oldu... Milli, değişmez, siyaset üstü, mutlak doğru bir dış politika olamaz. Hükümetler iç politikada olduğu gibi dış politikada da tercihlerde bulunurlar. Tercihleri kimliklerinden, geçmişlerinden, önceliklerinden, çıkarlarından bağımsız değildir. Buna rağmen bir hükümetin kendi dış politika tercihlerine ‘milli dava’ muamelesi yapması, onu tartışma ve eleştiri dışı görmesi ‘eskiye dönüş’ olur.
Bugün dış politikada bölgesel ve küresel dinamiklerle uyumsuz bir ‘ideolojik’ yaklaşımın ülkeyi ‘riskli’ bir noktaya taşıdığını, Türkiye’nin imkanlarını aşan bölgesel hedeflerle maceraya sürüklendiğini düşünenler var. Hükümetin, sivil aktörlerin öne çıktığı ‘yumuşak güç’ anlayışından devletin ön plana geçtiği ‘müdahaleci’ bir yaklaşıma yönelmesi yeni bir durum ve elbette tartışılması gerek. Kimse toplumdan, aydınlardan, akademisyenlerden ‘körü körüne’ destek beklemesin. Dün Kemalist-sekülarist elitin yaptığı buydu. Toplum da siyaset de itiraz etti. Bugün de itirazlar, uyarılar var.
Müdahaleci bir dış politikayı ideolojik ve hatta ütopik bir vizyonla uygulamaya kalkışırsanız bütün bölgeyi ve dünyayı kendinize düşman edersiniz. Bush da müdahaleciydi, oraya buraya nizam vermeye kalkışıyordu. Bush müdahale edince ‘neo-con’ emperyalizmi oluyor da bizim ‘muhafazakarlar’ müdahale edince ne oluyor? ‘Biz’ yapınca ‘doğru’ mu olacak? Yemen’de büyükelçiliğe saldırı, Lübnan’da kaçırılan THY pilotları... Bunlar size bir şeyler anlatıyor mu? [email protected]
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023