İhsan DAĞI
Cesur olalım ve itiraf edelim; Türkiye'nin bir Alevi meselesi var. Aslında mesele daha derinlerde bir ‘kimlik' meselesi. Türkiye'nin kimliklerle ilişkisi hep sorunlu.
Dindarlar, Kürtler, Aleviler, gayrimüslimler... Kimliklerinden dolayı muzdarip olmayan yok gibi. Ya yok etmeye çalışıyorlar kimlikleri ya da birinin hegemonyasında diğerlerini yok saymaya...
Eskiden etnik ve dinsel kimliklere karşı tahammülsüz ve hatta düşmanca yaklaşan bir devlet vardı. Farklı etnik ve dinsel kimlikler devlet ideolojisi Kemalizm'e karşı ve alternatif olarak görülür ve bastırılırdı. Türdeş, disiplinli ve yalıtılmış bir toplum yaratmanın, Kemalizm dışındaki muhtemel ‘sadakat' odaklarını ortadan kaldırmanın bir yoluydu bu.
Kemalizm'in muhayyel ulus ve toplum projesine İslami hareketler ve Kürt kimliği direndi. ‘İnşa' edilmek istenenle, ‘mevcut olanın' mücadelesinde uzun vadede sosyolojinin kazanması kaçınılmazdı.
Şimdi kimlik siyasetinin üzerinde yükselen ve onu meşru gören bir iktidar var. Etnik ve dinsel kimliklerin, farklı yaşam biçimlerinin ‘tanınması' bakımından önemli bir gelişme bu.
Ancak sorun, ‘kimlik yüklü yeni devlet'in diğer kimliklerle kurduğu ilişkideki iktidar ve hiyerarşi. Kimlikleri ‘tanımak'la eşitlikçi bir ilişkiye geçmek arasında derin bir fark var. Meseleyi sayısal bir çoğunluk zemininde ele alan ‘kimlik yüklü' yeni devletin ‘azınlık kimlikler'le ilişkisi ‘hiyerarşik' ve jakoben bir biçime savruluyor, öteki kimlikleri belirleyici ve tanımlayıcı bir mahiyet kazanıyor.
Artık sorun, farklı kimlikleri tanımak değil, onlarla eşitlikçi ve tarafsız bir zaviyeden kamusal ilişki kurmak. ‘Kimlikli bir devlet' bunu yapabilir mi? İdeolojik devlet yapamadı, kimlikli devlet de yapamaz.
Farklı dindar kesimler dahil olmak üzere, Kürtler, Aleviler ve gayrimüslimlerle sorunlar bu anlamda devam ediyor. İktidar olan ‘kimlik' öteki kimliklere karşı eşitlikçi ve tarafsız olmayı beceremiyor. Aksine, hiyerarşik bir ilişki kurmaya çalışıyor, onlardan sadakat bekliyor.
Aleviler ve Kürtler kadar yeni devletin kimlik dairesine girmeyi reddeden herkesin sorunu bu. Farklı kimlikleri yeni ‘kimlikli devlet'e entegre edemeyen bir yapı derin bir devlet ve yurttaşlık krizi yaratmaya da namzet. Kendi kimliğini kamu hizmetlerinin alımında ve sunumunda göremeyen toplumsal kimlik gruplarının devletle duygusal ve hatta siyasal bağları zedelenir. Bu, teker teker bireylerin devletten yabancılaşmalarına benzemez, temsili kimlik kitlelerinin devletle duygudaşlıklarının kopması ciddi bir sorun.
Türkiye, Alevi meselesinde böyle bir kriz yaşıyor. Uzun yıllar kendilerini Kemalist devletle özdeşleştiren Aleviler, Kemalizm devletten tasfiye edilirken kendilerinin de tasfiyeye uğradıklarını düşünüyor.
Geçmişte Kemalizm ‘kimlikler'i sindirirken Aleviler şikâyet etmedi. Bir azınlık inancı olarak zaten kimliklerini gizleyerek yaşıyorlardı. Sosyal alanda Alevileri baskılayan Sünni çoğunluğun Kemalist devlet tarafından denetim altında tutulması, hatta bastırılması da onları rahatlattı. Ancak bu, Alevilerin zaman zaman toplumsal şiddet ve devlet katında ayrımcılık görmesini engellemedi.
Fakat sorun, geçmişte kimlikleri Kemalist devlet tarafından bastırılan bugünkü muhafazakar iktidarın Alevilerle devletin arasına girmesi. Devlet içindeki temsili zayıfladıkça Aleviler kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Yeni ‘kimlikli devlet' neredeyse ‘kalıcı' gibi görüldükçe de Alevilerin dışlanmışlık duygusu derinleşiyor.
Suriye veya Gezi olayları Alevilerin ‘yeni devlet'ten yabancılaşmasını tetikledi. Ama aslında yabancılaşmanın kökenleri oldukça yapısal; post Kemalist devlete hakim olan yeni kimliğin ‘öteki' kimliklerle arızalı ilişkisi.
Aleviler, Sünnilere ait gördükleri ‘muhafazakar devlet'e yabancılaşıyorlar. Çözülmesi gereken soru şu: Sünni-muhafazakârların yönettiği ‘kimlikli' bir devlete Alevilerin bağlılığı nasıl sağlanır? Bağlılık derken yurttaşlık anlamında bir ortaklık duygusundan söz ediyorum.
Dün mesele tüm kimliklerin Kemalist devlet tarafından bastırılmasıydı; bugün, post-Kemalist devletin kimlikler arasında tercih yapması, hiyerarşi kurması... Kimliksiz ve kimliklere karşı tarafsız bir devlet olmadan ‘kimlik savaşları' bitmez.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023