İlhami IŞIK
12 Mayıs’ta PKK’nin kendini feshetmesi ve silahlı mücadeleye son vermesi ile başlayan tartışmalar öyle bir hal aldı ki, sonunda acaba gerçekten bu ülkede şiddet ve terör bitmesin diye çırpınanlar mı var diye düşünmemek mümkün değil galiba…
Bir örgüt ‘Ben artık silaha başvurmayacağım, kendimi elde silahla ifade etmeyeceğim ve bundan ötürü de varlığıma son veriyorum. Benim varlık nedenim bize yaşatılan 100 yıllık sorunlardan ötürüdür ama artık bu sorunları demokratik ve yasal mevzilerde savunabilecek ortam oluşmuştur’ diyor ve devamında ‘Aslında silahtan vazgeçmeyi 1990’lardan beri önümüze koymuştuk ama gerek bizim yetersizliğimiz, gerekse devletin bu sorunu ele alış biçimi bunu yapmaya el vermedi. Bugün itibari ile artık anlamını yitirmiş olan silahlı mücadele yol ve yöntemi geçerli değildir. Biz demokratik bir cumhuriyeti, tam bağımsız bir Türkiye’yi istiyoruz. Türkiye’nin bölünmesine en fazla karşı çıkan bir örgütüz’ şeklinde açıklama yapıyor.
Yaklaşık 47 yıldır varlığını sürdüren PKK mealen böyle bir açıklamadan sonra kendisini feshediyor. Böylesine uzun zaman diliminde varlığını devam ettiren, milyonlarca sempatizanı olan ve Ortadoğu’da birkaç ülkede örgütlü olan bir örgüt bu açıklamayı yapıyor. Ancak gel gör ki bu açıklamadan sonra örgütün varlığına son vermesi değil de kendisini doğuran nedenleri anlattığı açıklama üzerinden kıyamet kopartılıyor. Bunu anlamak mümkün değil.
Anlamamak da gerekiyor. İşin en ilginç tarafı da bu toplu koroya katılanların büyük çoğunluğunun kendilerini demokrat ve devrimci olarak lanse etmeleridir. Bu açık açık Kürt nefretini örtme biçimidir.
Nasıl olur da örgüt, ‘Kürtlere yönelik 100 yıllık baskı olmuştur’ diye açıklama yapıyor.
Sormak lazım…
Ne diyecekti ki?
Biz dağa temiz hava almak için mi 47 yıldır çıktık? Veya bu ülkede demokrasinin fazlalığı canımızı çok sıktığı için mi silaha sarıldık?
Bu istenen, böyle bir saçmalık olmayacağına göre ve Türkiye siyaset sahnesinde hiç bitmeyen yüz yılık tartışmalar devam ederken bir bölünme paranoyası oluşmazken, örgütün bunu dile getirmesi mi bölünme olmuş oluyor? Bu bir düşünce biçimi. Siz de eğer muhatap almak istiyorsanız çıkar dersiniz ki ‘bunların tümü yanlış ve bu ülkede kimseye ayrımcılık yapılmamıştır’ ve kendi doğrunuzu topluma izah edersiniz.
Siyaset de öyle bir şeydir. Anlatma sanatıdır. Ama hiçbir siyaset “düşünceden bölünme” çıkartmaz. Ortada silah ve şiddet olmayınca en aykırı düşünce bile zararlı değildir. Tam tersine farklı ve rahatsız edici düşünceler demokrasileri daha kıymetli hale getirir. Tabi, derdiniz daha fazla demokrasi olursa. Yok derdiniz bizim dışımızda hiç kimse aykırı düşünce dile getiremez olursa yapılabilecek bir şey yok o zaman. Kendi kininizi ve nefretinizi topluma bulaştırmayın yeter ki.
Bu ülkede çok can acıtıcı bir durum son buluyor. Ülkenin bütün sorunlarını zehirleyen şiddet ve terör artık olmayacak. Bir kâbus tarih oluyor. Vatanseverlik bundan mutluluk duymaktır. Demokratlık böyle bir durumu baş tacı etmektir. Milliyetçilik böylesi acılara son verecek bir durumu alkışlamaktır. Elbette ki eleştiriler olacak. Hele ki son 10 yılda böylesine kutuplaştırılmış bir ülkede kaygılar olacak, endişeler olacak. Yer yer korkular olacak. Tüm bunlar anlaşılır bir şeydir.
Anlaşılmaması gereken “barış cehenneme kapı araladı” gibi kötülük kokan tavırlardır. Hiçbir uygar devlet düşünceleri korku paranoyası haline getirmez. Ama ne yazık ki; bizler hep bu paranoya ile büyüdüğümüz için, bizi birleştirecek böylesi tarihsel bir durumu bile korku ile izah etmeye çalışıyoruz. Aslında bu korkuyu yayanların derdi şiddet ve terörizmin ortadan kaldırılması değil, şiddet ve terörün örttüğü Kürt meselesinin üzerindeki perdenin kaldırılmasıdır.
Biz, Kürt meselesini hiç konuşmadık ve tartışmadık. Konuşmaya başladığımız anda konu hep PKK terörü olarak önümüze konuldu. İşte şimdi terör son buluyor. Zaman Kürt meselesini konuşma zamanı. Ama öyle görünüyor ki, bu kopartılan fırtınanın esas nedeni bunları konuşmamaktır. Kutuplaştırmanın rüzgârını da arkalarına alarak bu meselenin konuşulmasını terörize etmek istiyorlar.
Ama nafile. Bu ülkede Kürt meselesini konuşacağız. Adaleti konuşacağız. Hukuksuzluğa konuşacağız. Daha fazla demokrasi olsun diye konuşacağız. Konuşmaktan korkmadan, birbirimizin yanlışlarını düzelterek, anlayarak, dinleyerek konuşacağız. Barışı konuşarak yaşatma zamanı…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025
2.03.2025
3.02.2025
11.01.2025