İlker DEMİR

BU BİR PAY ALMA SÜRECİ
29.10.2024
446

Hayır devletin başına saksı değil, aklına bölgedeki denklemde güçlü bir özne olmak düştü.
Orta Doğu denkleminde yer almak zaten epeydir yürürlükteydi; küresel güçlerin izin alanlarında sürdürdüğü yayılmacı harekatlarda devlet kasasını tamtakır hale getirdi, ekonomi iflas etti, halk yoksulluk ve huzursuzluğa gark oldu; devlet buna çözüm derdindeydi.
Devlet Mehmet Şimşek yönetimindeki küresel maliye yönetimiyle birlikte sürdürülebilir bir yol arıyor, her karar batağı yükseltiyordu.
İsrail ile sürdürülen fahiş kazançlı satışlar, muhalefetin gözünden kaçırmak için yürüttüğü hileli savaş ticareti bile çözüm olamıyordu.
Her şey ayan beyan, çöküş ortadaydı.
İri iri Filistin yanlısı retıriklere karşın İsrail ile en fazla savaş ticareti yapan ilk üç ülkeden biri Türkiye idi; diğeri de Çin.
ABD’yi tüm dünya biliyor, ama Türkiye ve Çin ticaretinin timsah gözyaşlarını silecek miktarda bez yoktu.
Hayır hayır duygusallığın alemi yok, sermaye için değer kazançtı ve başka aşkı yoktu.
Küresel sermaye İsrail’in koçbaşı olduğu harekatlarla Orta Doğu’ya kaçınılmaz yeni bir düzen veriyordu, TC boş durmuyor, bu yeni düzen içinde sermayesine iyi bir yer arıyordu.
İşte bu moment tam oraya denk geldi.
Türkiye’de devlet bir istihbari bir analizle, “cesur” bir adım atma kararı aldı; kendi meşrebince yayılmacı tıtumunu "kendileştirerek" bu tasarıda yer alma kararı verdi.
Planında başarılı olursa, yeni düzende "güçlü" bir özne olacak paylaşımı da kendi istediği ya da ortak mutabakat planı kadar olacaktı.
Neydi bu plan?
Bölgede önemli bir güç olan Kürtlerle yeni bir şekillenme.
Çünkü küresel sermaye tasarladığı yeni bölge düzeninde Kürtler göz önünde.
Devlet istihbarat güçleri daha ayrıntılı bilgilere ulaşmış olmalı ki siyasal öncü odak hemen harekete geçti, Türkiye Kürtlerini küresel güçlerden önce mobilize etmeye girişti.
Devlet bunu planladığı doğrultuda sağlayabilirse bölgedeki şekillenmede Kürtler söz ve yetki sahibi olurken müdahil olabilecek, oralarda siyasi nüfuzunu kullanacak; “bir taşla birkaç kuş” vuracak.
Tabi tasarıda Kürtlerin siyasi nüfuzunu aşağı çekmek, Türkiye’nin yedeğinde kalmasını sağlamaya çalışmak gibi bir ön girişim olduğu da apaçıktı ve bunu da sunumda bir “cin”lik olarak sunacaktı. 
Çıkarlar/objektif koşullar çakışıyordu ama çaba nereye varır, nasıl gider bu belli değildi çünkü seçilen başlama yöntemleri dahil hedefin eşit ortak bir çabanın ürünü değil de lütuflarla sunulması yürüyüşü daha başta kavruklaştırdı.
Oysa burada eli zayıf olan TC, Kürdler değil.
Hukuki vicdan nezdinde Kürtlerin en basit doğal haklarının bile devletin zapturaptı altında olması bile TC’nin zayıflığı.
Bir halkın anadilinde eğitim yapması siyasi bir pazarlık konusu olamazdı!
Eşit halklardan biri imtiyazlı olamazdı!
Spartaküs’ten bu yana tüm adalet duyguları isyan ederdş buna!
Uluslararası mahkemelerin kararlarına, devlet Anayasasına rağmen içerideki Demirtaş, Kavala vb binlerce Kürt yönetici hep TC’nin elini zayıflatan nedenler.
Ama ne ki bu konu masanın üstünde sadece kabarık dosyalar; belki kervan yolda düzülürdü.
Peki kervanın planı ne?.
Planın özne halkı Kürtler, ama örgütü PKK ve örgütlenmesi/gerçekleştirmesi istenen de PKK kurucu  lideri Abdullah Öcalan.
Ortadaki sahne, sadece hükümete değil, TC'nin neden olduğu bir suç itirafı/sonucu özeti sanki.
Tarih mahçup etti.
Ama seçim gerçekçi.
Çünkü PKK Orta Doğu’da en örgütlü güç ve sosyal bir olgu.
PKK bir örgüt ve örgütler toplamı; İran, Irak, Suriye; Rusya ve dünyanın birçok ülkesinde elçilikler düzeyinde kabullenilen bir örgüt.
Burada söz konusu olan PKK’nin bölgedeki konumu. 
Ve küresel sermayenin çıban başı olarak hedefine koyduğu ülke İran.
Irak devleti ABD haydut devletinin saldırganlığı sonucu fonksiyonu yerlerde bir devlet.
Keza Suriye de öyle, ama Suriye yeni düzeni kurmada bir coğrafi alan ve özne; tasarıda ABD RUSYA ile bir mutabakata vardıysa gerisi yalan.
PKK Rojava’da Işid’e karşı mücadelesiyle dünyanın sempatisini kazandı; bölgede etkin bir askeri ve siyasi bir nüfuza ulaştı; kimi kaynaklar YPG’nin 100 bin üstünde askeri gücü olduğunu belirtiyor.
Küresel güçler, tabi başta ABD olmak üzere AB vb sermaye güçleri Suriye’de Kürtlerin içinde olduğu bir devletleşme oluşumu tasarlıyor.
İşte TC bu oluşumda ön almak için adım attı.
Ciddi bir moment.
Bu, aynı zamanda Kürt hareketi ve Kürt halkı için de bir fırsat, eşitlik statüsü; yüksek moral motivasyon.
Sermayenin amacı ne demokrasi ne insan hakları, umurunda olmaz öyle şeyler; bunları sağlayacak olan demokrasi güçleri.
Bu süreci şövenizmin belini kırmak, hak ve özgürlüklerin yolunu açmak Kürtleri kanunen eşitlemek için bir platforma dönüştürmeye VARSANIZ BUYURUN!
Aksi halde susarak veya endişe yaratarak süreci devletin veya küresel sermayenin kapsamında tutmaya hizmet etmeyin lütfen!

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar