Kemal CAN
Dış politikanın iç siyaset malzemesi olarak kullanılması yeni bir durum değil. Her zaman böyleydi, AKP döneminde daha görünür oldu, şimdi iyice göze sokulan bir hal aldı. AB sürecinden başlayıp Kıbrıs’a, tezkere krizlerinden Suriye’ye, Ayasofya’dan kadına şiddete kadar pek çok gündem başlığı, ya dış politikadan devşirildi ya da ilişkilendirildi, bazen başarı bazen de tehdit anlatısı politik malzemeye dönüştü. Bunlar da yetmedi; Türkiye’nin çok bariz iç meseleleri önce ihraç edilerek uluslararası zemine taşındı, sonra bir “dış sorun” gibi tekrar içeriye çağrıldı. Kürt meselesi ve ekonomik kriz en çarpıcı örnekler.
Mülteci meselesi, “fiziki ithal” ve zorlama ihraç şantajı sarkacında salınıp duruyor. Son derece yerli ve milli sorunlar, dışarıdan gelmiş saldırı gibi kodlanıyor. Her konuda olduğu gibi dış politikadaki sorunlar iktidarın sorumluluğu yerine, mağduriyeti veya mecburiyeti olarak anlatılmaya çalışılıyor. Türkiye’ye saldıranlar isimlendirilmiyor, seçmenin hayal gücüne bırakılıyor. Başarı hikayelerinde ise Türkiye’ye verilen önem veya geçici hamle imkanları, kişisel beceri olarak “sadece başarıdan sorumlu” tek kişinin hanesine yazılıyor.
Bütün politik meselelerde olduğu gibi, dış politikanın da fazlasıyla kişiselleştirildiği son yıllarda, yabancı siyasetçiler Türkiye iç politikasının aktif aktörlerine dönüştü. Trump, Putin veya Merkel, uzunca süredir Türkiye iç politikasının tam göbeğinde. Türkiye’deki siyasi parti liderleri kadar yabancı ülke liderlerinin isimlerinden, söylediklerinden, yaptıklarından hatta attıkları sosyal medya mesajlarından bahsediliyor. Mitinglerde, yapılan telefon görüşmelerinin detayları paylaşılıyor. Sevseler de, sövseler de işe yarıyor.
Türkiye’ye herkes düşman, hepsi kötülük peşinde ama başarı hikayelerinin içinde yine onlardan görülen takdir, imrenme ve hatta kıskançlık var. Trump’la görüşme fotoğrafına “hiç olmadığı kadar yakınız” manşeti atıldığında da, Putin’le –siloya alınan- S-400 alışverişinden sonra dondurma yendiğinde de, “Merkel’le geçen telefonda konuşuyorduk” cümleleri kıvançla anlatıldığında da hep aynı resim verilmek isteniyor. Olumsuz bir tansiyon istendiğinde de, pozitif motivasyona ihtiyaç duyulduğunda da, dış güçlere ama asıl olarak “şahsımla” denkleştirilen yabancı liderlere müracaat ediliyor.
Biraz karikatürize bir şablon olarak, “Türkiye’nin jeo-stratejik önemi” fazla abartılmış olsa da, bulunduğu konum bu ülkeyi çoğu hesabın parçası yapıyor. Dünyadaki her konu elbette “Türkiye ve Türklere ne yapalım?” sorusuna verilen cevaplara göre biçimlenmiyor ama pek çok meselede görülmemiş hesapların izi olduğuna kuşku yok. Tarihinden, konumundan gelen özellikleri yanında, son yıllarda biraz fütursuz bir gayretkeşlikle, sorunların içine girmek, dibine dalmak gibi savruk dış politikanın da dikkatlerin üzerinde toplanmasında ciddi etkisi var. Dikkatleri üzerine çekmek kendi başına bir başarı sayılamasa da öyle…
Türkiye’nin paylaşılacak doğal kaynakları, kıymetli madenleri olmayabilir. Ancak 80 milyonluk dinamik nüfusuyla –ancak işlemeye devam edebildiğinde- küçümsenemeyecek bir ekonomik değere sahip. Pek çok açıdan hesaplara katılması zorunlu irilikte. Bütün bunlar yanında küresel sistem ve emperyal akıl, nerede kimin daha çok işe yaradığı, nerede kimin sorun çıkarttığı üzerine kafa yorar, yormuştur, yoracaktır. Türkiye’de kimin yönetimde olduğu hakkında fikir, tercih ve istek sahibi olanların varlığını öğrenmek için video kayıtlarına pek ihtiyaç yok aslında. En azından bunun bir haber değeri bulunmuyor.
Geçtiğimiz hafta, ABD başkan adayı Joe Biden’ın video kaydı gündeme düştü. Biden, Ocak ayında gazetecilerle sohbeti sırasında, Erdoğan’a karşı muhalefetin desteklenmesi gerektiğini söylüyor. Ya kulak dolgunluğuyla ya yanlış anlaşılır diye ya da özel bir imayla “darbe değil ha, seçim yoluyla” diye ekliyor. İktidar medyası, sosyal medyası ve resmi sözcüleri, bu sözlerden ABD’nin Türkiye muhalefetini kontrol ettiği sonucunu çıkardılar. Muhalefeti de günah çıkarmaya davet ettiler. Ancak gözden kaçırılan nokta, konuşmanın Türkiye’deki muhalefete duyulan yakınlıktan çok Erdoğan’a duyulan alerjiyle ilgili olması.
Hemen akabinde Trump’ın, “Erdoğan gibi usta bir satranç oyuncusu ile baş etmek için bana ihtiyaç var” sözleri övgü gibi aktarılırken, çok daha belirleyici olan “herkes benim sözümü dinleyeceğini söylüyor, açıktan söylemek istemem ama çok iyi anlaşıyoruz” kısmı görmezden gelindi. Üstelik daha önce “akıllı ol” mektubu yazmış birinin “benim sözümü dinler” demesi daha önemli olmalı. Sosyal medyada bu kısım fazla kullanmaya ve günah çıkarma davetlerinden vakit bulan muhalefet de işin bu tarafına değinmeye başlayınca, övgü faydasından hızla vazgeçildi. “Trump Erdoğan’ı övüyor” bahsi kapandı.
Türkiye kamuoyu dış meselelere fazla vakıf sayılmaz. Çoğunlukla oralarda olup bitenler hakkında genel fikirlerle yetinilir ama burada anlatılanlara kulaklar hep açıktır. “Milli davaların” ve beka tehlikesinin büyük bölümü dış politikaya dairdir. Bizden ne alınmak –esirgenmek- istendiği konusunda kanaat yüksektir ve kesindir ama “bizim” tam olarak ne istediğimiz konusundaki bilgi çok zayıftır. Bu bilgi ve kanaat oransızlığı, siyasetçilerin ustalıklı biçimde kullandığı zorlama, çarpıtma, kışkırtma imkanlarını zenginleştirir, sonsuz manipülasyon fırsatları sunar. Yani, dış politika yüksek ilgiden dolayı değil az bilgiden dolayı caziptir.
İktidar, dış politikayı iç politikaya iki ana tema üzerinden taşıyor. Birincisi, tehlikeli dış mihrakların her alanda ağır saldırıları olduğu. İkincisi, bunlar karşısında başarılı bir siyaset yürüten, takdir gören, gücünü gösteren liderin varlığı. Bir de her iki damadın buluşları. Olup biteni bu dar paranteze sokup, hikayeyi böyle anlatınca tablo basitleşiyor, çarpıcı çelişkiler kolay cevaplanıyor. “Sıfır sorun politikasından herkesle kavgaya nasıl geldik” sorusu, “çünkü kıskanıyorlar”; “sıkışıyoruz sanki” uyarısı, “reis çözer” formülüyle karşılanıyor.
Fakat bu anlatının çok önemli bir boşluğu var: Tüm dünya üstümüze geliyorsa, iktidar bu zorlu mücadelesi için halkından fedakarlık mı istiyor? Ter, gözyaşı ve yokluk mı vadediyor? Cevap sorunların varlığı için evet, çözümü için hayır şeklinde. Tıpkı kim bu “dış mihraklar” sorusunun cevabı olmaması gibi, hikaye burada hemen yan yola geçiyor: “Yok öyle bir şey. Biz imrenilen, parmakla gösterilen ve yatırımlar için en cazip ülkeyiz, uçacağız”. Endişeye yol verilirken, umut elden çıkartılmak istenmiyor. Biden, tehlikeli dış mihrakın; Trump ise küresel güç olmanın kanıtı olarak kullanıma giriyor.
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları












































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.11.2025
16.11.2025
3.11.2025
26.10.2025
12.10.2025
5.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
17.08.2025
17.08.2025