Kemal CAN
Haziran, bu ülkenin muhalefet hareketleri tarihinde önemli bir ay. Kullanılması pek sevilen “sıcak yaz” metaforuna uygun en önemli hadise, yarım yüzyıl kadar eskiye gidiyor. 15-16 Haziran Olayları olarak bilinen işçi eylemleri, 1970 yılı Haziran’ında yaşanmıştı. Her zaman çok olumlu bir şey gibi sunulan iktidar ve muhalefet ortaklığından zuhur etmiş, müesses nizamın emek düşmanı önceliklerinden kaynaklanan haksızlığa karşı güçlü işçi itirazıydı. AP ve CHP anlaşarak işçileri ve işçi örgütlenmelerini sıkıştıracak bir düzenlemeyi meclisten geçirmişlerdi. İşçiler iki gün boyunca başta İstanbul ve diğer kentlerde etkili gösteriler yaptılar. Sonuçta kanun –daha önce destek vermiş- CHP ve TİP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşındı ve iptal edildi. Meclisteki “temsilcilerin” yaptığını toplumsal muhalefetin kararlı tutumu geri çevirmişti.
İşçiler gelecek seçimi beklememişlerdi, çünkü gelecek seçimde iktidar olacaktan fazla bir bekledikleri yoktu. Bugün “Türkiye İskandinavya’da değil” sözünü pek ikna edici bulanların, yarım yüzyıl önce her bakımdan çok daha sıkıntılı bir ülke olduğunu hatırlaması yararlı olur. Elbette üzerinden çok zaman geçti, köprünün altından çok sular aktı. Dünyada da Türkiye’de de emek örgütlenmesi hem fikren hem fiilen çok geriletildi. Şimdi iktidar yandaşlarının “geçti o günler” sözünden çok rahatsız olanlar, yıllardır olduğu gibi aynı sözü fütursuzca kullanıyorlar.
Haziran ayını, muhalefet performansı açısından dikkat çekici yapan olaylar dizisinde, son on yılda da özel bir yığılma görülüyor. Neredeyse iki yıllık periyodlarla, muhalefet açısından son derece kritik olaylar, rastlantı sonucu hep Haziran’a denk geldi. 2013 yılındaki Gezi protestoları, 2015’te “7 Haziran” seçimi, 2017’de Adalet Yürüyüşü, 2019’da yenilenen İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde iktidara yaşatılan büyük hezimet. Bunlardan iki tanesi için, toplumsal olay değil seçim denebilir belki. Ancak her iki seçimin de, siyasi partilerin performanslarını aşan bir toplumsal-siyasal arka planı vardı.
On yıllık serinin başlangıcındaki 2011 seçiminde, AKP’nin oylarını yüzde 50 seviyesine taşımış olması, itirazı zayıflatan kritik bir eşikti. Bu tarih, bazı yorumcular tarafından ülkeyi tam ortasından ayıran kutuplaştırma politikalarının, otoriterleşme ataklarının da bir tür miladı sayılıyor. Sonraki süreçte her iki yılda bir, reel siyasetteki aritmetiği ikinci plana iten Haziran hareketlilikleri yaşandı. “Yaprak kıpırdamıyor” havasının ağır bir sis gibi çöktüğü 2013 yılındaki beklenmedik Gezi itirazı. İki yıl sonra 2015’te, ciddi oy kaybıyla AKP’nin iktidardan düşmesi. “Allah’ın lütfu” darbenin peşinden gelen olağanüstülük iklimindeki şaşırtıcı motivasyon, “Adalet Yürüyüşü”. Ve “hiçbir şey olmasa bile bir şeylere neden olan”, yerel seçim.
Şimdilerde gerçekçi olduğunu söyleyen “taktisyenlerin” pek önemli bulmadığı - bazıları zararlı olduklarını bile iddia edebiliyor - bu olayların, birbirinden bağımsız ve “sonuçsuz” saman alevleri olmadığını, birbirlerini doğuran ve besleyen bir süreklilik gösterdiğini düşünmek de mümkün. İktidarın güç konsolidasyonunu vardırdığı seviye, elde ettiği kontrol imkanlarına rağmen kendini güvenceye alamamış olması, muhalefetin de sürdürdüğü “olabilirlik” iddiası, bu tabloya dayanıyor. Mesela, herkesin büyük ve şaşırtıcı bir keşif gibi sarıldığı muhalefet (itiraz) ittifakının ilhamını Gezi’de bulmak zor değil. İktidar karşıtı –hatta çözüm süreci karşıtı- bir komplo olduğuna ikna olanlar o zaman da az değildi ama kendiliğinden gelişen tuhaf çeşitlilik çok daha ilginçti aslında.
Yine bazı yorumcularca iddia edildiği gibi Gezi’nin, karşı yüzde elliyi konsolide ettiği argümanı, ne dönemin kamuoyu yoklamalarıyla ne de iki yıl sonra yaşanan 7 Haziran sonuçlarıyla doğrulanıyor. Aksine, HDP’yi hatta o dönem muhalefet safında sayılan MHP’yi de içeren, konsolide muhalefet birlikteliği bugünden bile daha sıkıntısız görünüyordu. (Bakınız: 2015 yılında meclisteki iç güvenlik yasası görüşmeleri) 2017’deki Adalet Yürüyüşü'nün ise, CHP’nin sık müracaat ettiği “sokak tehlikesini” boşa düşüren bir pratik olduğunu herhalde herkes kabul eder. Etkili muhalefetin tek çıktısının, “karşı konsolidasyon” olmadığının kanıtı da sayılabilir.
Bu olayların önemli birer aşama olduğunu teslim etmeye mecbur kalınsa da “ama terse döndürüldü ve sonuçsuz kaldı” argümanı hep imdada yetişiyor. Ayrıca, “olay muhalefet içinde kaldı, iktidar seçmenine ulaşamadı” önermesi de daima yedekte. Peki gerçekten öyle mi? Önce ivmenin terse döndürülmesi iddiasına bakalım: Söylendiği gibi bu olayların toplumsal dinamiklerle uyuşmadığı için kendiliğinden terse döndüğü pek haklı bir tez gibi durmuyor. Çünkü hemen hepsinde, hiç de toplumsal dinamiklerin doğal akışına uygun olduğu ileri sürülemeyecek olağandışı müdahaleler yaşandı. Süreçlerin ters siyasi sonuç üretmesi için ağır bir mühendislik devreye sokuldu.
İktidar seçmeninin bu olaylardan hiç etkilenmediği iddiası da tartışmasız bir hakikat gibi durmuyor. İktidar tabanının da dahil olabildiği, İkizdere itirazının, yeşil yol protestolarının, HES ve maden direnişlerinin mayalandığı fikrî zemin, iradesi hilafına ağacına uzanan baltaya karşı çıkılmasıyla ilgisiz olamaz. Daha önce Tuğrul Türkeş’ten, şimdi Sedat Peker’den duyulan Suriye’ye giden silahları dile getirdiği için insanları hapse atmaya isyanın tetiklediği adalet yürüyüşünü, bir kesimin hiç duymadığı çok inandırıcı değil. Olsa olsa hâlâ duyduklarını inkâr etmeyi tercih ediyorlardır. “Çünkü çaldılar” diyenlerin yerine, her şey güzel olacak diyenlere kulak verenlerin sadece muhalefet seçmeni olmadığını da biliyoruz.
Dolayısıyla, çoğu organize olmayan ya da toplumsal muhalefetin öngörülemeyen desteğiyle “kendiliğinden” ivme kazanmış “Haziran” performansları, toplumsal dinamiklerin tamamen karşısında, “Türkiye gerçeklerinden” çok uzakta olmadıkları gibi, “bir tane daha yapalım” diye imal edilemeyecek kadar “doğal” görünüyorlar. On yıllık hayli karanlık bir koridorda, umudu ve itiraz direncini canlı tutan –en isteksizlerin bile zaman zaman müracaat etmek zorunda kaldığı- referanslar olarak duruyorlar. Kısa ve orta vadede “neyi değiştirdi” sorusuna aranacak cevaptan daha fazla şey öğretebilecek malzeme temin ediyorlar. Tıpkı, “ee ne oldu yani?” sorusunun 1848 Paris’inde de, 1968 Paris’inde de çok tatmin edici cevaplar alamayacağı gibi.
“Toplumsal gerçeklerin farkında olmayı”, toplumsal dinamiklere hatta bizzat topluma inançsızlığın gerekçesi yapıp, insanları işin dışında tutan taktik formüllerde deva aramanın iyi formül olduğuna ikna olmak zor. Türkiye Norveç olmayabilir ama Afganistan’daymış gibi siyaset yapmanın gerçekçilik sayılması da bir tuhaf. “Asıl iktidar seçmeni veya karşı bloka ulaşmak gerek” derken, “onları hoş ama aynı zamanda işin dışında tutun” fikrini önermek de, sonuç alması zor bir “uyanıklık” gibi duruyor. Mesele, toplumsal dinamikler ve taleplerle siyasetin ilişkilenme biçimini değiştirmeyi denemek. Bu konuda ilham verici kötü örnek; iktidarın, “değişmez-değiştirilemez toplumsal realiteyi” tek haline getirmesiyle yaşadığı dağılma ve çözülme. İtiraza inanmadan değişim olmaz, olursa da bir şeye benzemez. (Bakınız: 1999 seçimleri)
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025
19.11.2024
11.11.2024
7.11.2024
2.11.2024