Kemal CAN
Geçtiğimiz hafta cuma günü, Ruşen Çakır ile Medyascope’daki Haftaya Bakış programında, siyasette HDP’nin merkezine yerleşeceği bir tartışma sürecinin başlayabileceğinden bahsetmiştik. HDP’nin açıklamaya hazırlandığı “tutum belgesinin” muhalefet blokunda kolaylaştırıcı etkileri olabileceğinden söz etmiştik. Diğer yandan, iktidar cephesinde ise Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın bölge temasları ve kulislere yayılan yoklamalar çerçevesinde bazı hamlelerin pişirildiği gözden kaçmıyordu. Öcalan’a yeniden müracaat edilebileceği dedikoduları yayılıyordu. Aslında sanılanın aksine bu girişimlere –tıpkı, Öcalan mektubunda olduğu gibi– Bahçeli’nin yüksek bir direnç göstermediği anlaşılıyordu.
İktidar ortaklarının yaklaşımı HDP’yi dışarda bırakan, yalnızlaştıran formülleri işleterek Kürt oylarına yönelmek gibi görünüyordu. CHP’nin bir süredir yürütmeye çalıştığı siyasete daha geniş bir meşruiyet alanı kazandırma çabaları, pek çok sorun başlığında daha atak görünmesiyle desteklenmeye başlandı. İşte bu gelişmeler üzerinden ortaya çıkabilecek hareketliliğe değinmiş ve olası sonuçları tartışmaya çalışmıştık. Hareketlenme hayli hızlı başladı. Tartışma Kılıçdaroğlu’nun sözleriyle başladı. HDP’li isimleri içine aldı. “Önemli sorunların çözüm adresi meclistir” diyen Kılıçdaroğlu çağrısının bütün partilere dönük olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, güncel bir röportajda değil bir belgesel çalışmasında (Bay Kemal ve İttifakları), Kürt meselesiyle ilgili çözümün meşru muhatabının HDP olabileceğini söyleyerek başlatmıştı tartışmayı: “Siyaset kurumunun 35-40 yıldır çözemediği bir Kürt sorunu var. Erdoğan, devleti İmralı’daki meşru olmayan bir aktörle muhatap etti. Meşru organ olarak HDP kabul edilebilir.” Bu sözler, iktidarın muhalefete karşı yürüttüğü en temel stratejiye önemli bir cevaptı. Bu cevapla, daha önce CHP’nin biraz ürkek davrandığı Kürt sorundan bahsetmeye başlanması önemliydi. Ancak asıl olarak iktidarın muhalefeti sıkıştırmak için kullandığı HDP ile teması risk değil bir imkan olarak gösterme cesareti önemliydi.
Siyasi aktörleri, siyasi partileri hatta seçmenleri bile “meşru ve muteber” olan olmayan kategorilerine ayıran, kendisiyle mesafeleri kadar birbirleriyle temas alanlarını da kontrol etmeye yönelen iktidara, geniş bir siyasi meşruiyet tarifiyle cevap veriliyordu. İyi Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu’nun -meclisteki rolünü işaret ederek- HDP’nin meşruluğuna değinmesi, bu çıkışın Millet İttifakı açısından rahatlatıcı olduğunun göstergesi sayılabilir. Kılıçdaroğlu’nun sözlerini köpürtmeye çalışan iktidar çevrelerinin fazla karşılık bulmaması da hamleyi ayrıca haklı çıkarttı. Gündemin böyle şekillenmesi üzerine, Bahçeli’nin (Kürt sorunu toptan inkar ederek) HDP’yi meşru kabul edenleri de gayri meşru ilan eden açıklaması geldi.
Tartışma, bekleneceği gibi HDP çevrelerinden gelen farklı açıklamalarla da yepyeni bir içerik kazandı. HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Kılıçdaroğlu’nun sözlerini alıntılayarak yaptığı sosyal medya paylaşımında, tek muhatabın HDP olamayacağını, İmralı’nın asli muhatap olduğunu söyledi. Daha sonra görüşlerinin partiyi bağlamayacağını ve doğrudan Kılıçdaroğlu’na cevap amacı taşımadığını belirterek tutumunu biraz açma ihtiyacı duydu. HDP’nin kısa duraksamasının yarattığı zaman aralığında, muhalefet çevrelerinden birçok kişi, “CHP’nin verdiği pasın kötü kullanılması” yorumuyla tartışmaya katıldı. Böyle bir yaklaşımın, HDP ve diğer muhalefet aktörlerinin hamle seçeneklerini azaltacağı düşünüldü. Daha ilerdi gidilerek, bu yaklaşımın HDP’nin varlık zeminini ortadan kaldırdığı bile öne sürüldü.
Kürt meselesindeki muhatap tartışmasını açık bir adres tarifiyle başlatmak, kimsenin elini kolaylaştırmadığı gibi rahatsız edici bir sessizliğe yol açması yüksek olasılıktı. Ancak önce HDP çevreleri “ismini açıklamayan” kontenjanından bazı rahatsızlıklar dile getirildi. Ardından Selahattin Demirtaş, daha sonra da HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, “elbette muhatap HDP’dir ve zemin meclistir” açıklamaları yaptılar. Beklenenden hızlı gelen cevaplarla, meselenin iktidarın kullanabileceği bir başlık olmak yerine muhalefetin oyun sahasında kalması şimdilik sağlanmış görünüyor. Bahçeli’nin bildik çıkışı ile Kılıçdaroğlu’nun açtığı tartışmanın “yeniliği” arasındaki bariz fark bunu gösteriyor.
CHP, daha önce de “çözümün adresi meclis” demişti. Kılıçdaroğlu’nun söylediğinin bu açıdan yeni bir tarafı olmadığı söylenebilir. Ancak HDP’nin meşru bir muhatap olarak işaret edilerek denkleme katılması, mevcut siyasi denge ve özellikle iktidarın bu alanda kurduğu –veya kurmaya kalkacağı– oyun planını bozan çok önemli yenilikler içeriyor. İktidara, muhalefet ittifakına ve HDP’ye dönük yeni yaklaşım kapıları açıyor ve bazı zorlamalar ima ediliyor. Kendini genişleten hatta ilerletebilecek bir tartışma açıyor. Yerel seçimdeki basit aritmetik işbirliğinden ibaret bakışın ürünü olmadığı kesin. CHP heyetinin Kürdistan ziyaretinde işaretlerini gördüğümüz, siyasi araştırma sonuçlarında izleri olan yeni bir okuma bu.
Mesela, Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi’nin, Diyarbakır, Mardin, Urfa, Van, Batman, Siirt, Şırnak, Hakkâri, Ağrı, Muş, Bingöl, Bitlis, Adıyaman, Kars, Dersim ve Iğdır’da yaptığı anketteki veriler çok dikkat çekici. Bölgede, bütün sıkıştırmalara rağmen HDP oy kaybetmezken, CHP ciddi oy artıran diğer parti haline geliyor. 2018’den bugüne HDP yüzde 50’den 55’e çıkarken, AKP yüzde 24’ten 14’e düşmüş durumda. Yüzde 6 olan CHP oyu ise 13’e çıkmış görünüyor. Bu tablo, basit aritmetikten daha ciddi siyasi değerlendirmeleri gerektirecek türden eğilim değişimini gösteriyor. Benzer bir değişiminin işaretlerini yerel seçim sırasında büyük şehirlerde görmüştük.
Çok kısa bir aralıkta değişik aktörlerin epey farklı biçimde dahil olduğu muhataplık tartışmaları, kısa vadeli yorumlardan kurtarılabilirse önemli imkanlar üretebilir aslında. Meselenin elbette Kürt sorunu boyutu önemli. Bu pencereden bakınca sorunun çeşitli katmanları için farklı muhataplık adresleri verilebilir. Çünkü mevzu çok eski, derin ve katmanlı. Bağlamı, zamanlaması ve kışkırttığı spekülasyonlar açısından sorunlu bulunsa bile, her iddianın bir gerçeklik tarafı var. Dolayısıyla “çözüm süreci” sırasındaki sınırlı muhataplık ne kadar sorunluysa bugün de o kadar sorunlu. Ancak tartışmayı sertleştiren taraf, Kürt sorunuyla pek ilgili değil aslında. Tartışmayı köpürten, siyasi zeminde bu meselenin nasıl etki yaratacağıyla ilgili. Böyle bir sorun olmadığını iddia edenler açısından bile durum böyle.
Bu pencereden bakılınca, İyi Parti’li Dervişoğlu’nun Muharrem Sarıkaya’ya söylediği gibi Sezai Temelli’nin açtığı tartışma, Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendirmiş bile olabilir. En azından, Demirtaş ve Sancar’ın net tutum almaları açısından kuvvetli bir vesile ürettiği söylenebilir. Ayrıca belki şimdi küçük bir detay gibi görünebilir ama Temelli’nin çıkışı, CHP’nin çağrısını zayıflatmak yerine, iktidarın “Öcalan’ı yeniden devreye alma” hamlesinin önünün kesilmesine neden olabilir. Çünkü daha önce HDP’yi değil Öcalan'ı muhatap almak, Kılıçdaroğlu’nun da altını çizdiği gibi, çözüm sürecinde de, seçim operasyonlarında da iktidarın –üstelik MHP onayıyla– başvurduğu yöntemler.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.09.2025
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025