Kerem ALTAN
Bir toplumu bir arada tutan en önemli değerlerden biri, o toplumdaki insanların suçlu ile suçsuzu birbirinden ayıracak bir otoriteye ortaklaşa olarak güvenip, inanmalarıdır.
Bu otorite de yargıdır.
Yargıyı güvenilmez kıldığınız zaman toplumda suçlu ve suçsuz ayrımı ortadan kalkar.
Toplumu bir arada tutacak olan o “güven ortaklığı” yok olur.
Başbakan’ın “yargının içinde çete var” iddiası ve Başbakan’ın polisinin mahkeme emirlerini hiçe sayması yargıyı “güvenilir” bir otorite olmaktan çıkardı.
Artık suçlu ya da suçsuz herkes için Başbakan’ın iddiasını tekrarlama ya da polislerin mahkeme emirlerini yerine getirmemesini örnek göstererek, “Ben yargının kararlarını dinlemiyorum” deme imkânı doğdu.
Şikeden suçlu bulunan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da bu imkânı zaman geçirmeden değerlendirdi ve Yargıtay’ın kararı onamasından sonra, “Ben Aziz Yıldırım olarak bu hukuka aykırı karara saygı duymuyorum ve bu siyasi kararı tanımıyorum” dedi.
Suçlu bulunmasına suçlu bulundu fakat Aziz Yıldırım yargının kararını tanımadığını söylerken haksız mı peki?
Hiç haksız değil.
Aziz Yıldırım’a bu imkânı, bu ülkenin Başbakanı mahkeme emirlerini dinlemeyerek verdi. Kendi oğlunu savcılara göndermemek için yasamayı yürütmenin emrine sokarak, yargıyı çeteleşmekle itham ederek devletin yasama sistemini alt üst etti, devleti çökertti.
Sadece oğlu için yapmadı bunu Başbakan tabii ki. AKP’li olan ya da AKP’ye yakın duran herkese şu mesajı verdi: Ne suç işlerseniz işleyin size kimse dokunamaz. Geri kalana da şu mesajı; her kim olursanız olun bana karşı gelmenin cezasını çekersiniz.
3 Temmuz 2012 tarihinde şike skandalı patlak verdiğinde Taraf Gazetesi’nde konuyla ilgili çeşitli haberler yapmıştım. Tapelerde gördüklerim dosyadan sızan diğer bilgilerle birleştiğinde yasadışı bir organizasyon yapıldığı açıkça anlaşılıyordu. Her şey en az ayakkabı kutuları kadar netti.
O zaman da Fenerbahçeli taraftarlar şimdilerde AKP’lilerin verdiği tepkinin aynısını veriyordu. Her şey kumpastı, her şey Fenerbahçe Cumhuriyeti’ni yıpratmaya ve yıkmaya yönelikti. “Şike sahaya yansımış mıydı? Şikeyi sadece Fenerbahçe mi yapmıştı şimdiye kadar?”
Aziz Yıldırım’ın mahkeme konuşmalarına ve basına verdiği demeçlere yeniden bakarsanız Başbakan Erdoğan kadar saldırgan ve çaresiz olduğunu görürsünüz. Neredeyse aynı kurguyla hatta aynı kelimelerle kendilerini “savunuyorlardı”.
Yaptığım haberlerden dolayı Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu tarafından açılan davalarla ilgili savcılığa tıpış tıpış gidip ifade vermiş, mahkemelere çıkmıştım. AKP’li olmayan vatandaş kategorisinde olduğum için mahkemelere “tanımıyorum sizi” demem de bir şey ifade etmezdi zaten.
Yargıtay’ın cezaları onamasıyla hikâye bitti.
İlk günden beri benim için önemli olan Fenerbahçe Kulübü’nün başkanının şike yapmış olası değildi, önemli olan zaten yıllardır “odadaki fil” misali varlığını bal gibi bildiğimiz, istisnasız her dönem çeşitli kulüplerin bu pis işlere bulaştığını hissettiğimiz, duyduğumuz fakat işimize gelmediği için konuşmadığımız, yok saydığımız yasadışı sistemi yakasından tutmuşken bu kanserli hücreden kurtulmak adına önemli bir fırsat yakalamış olmamızdı.
Fakat her sorunu Türk tarzı şark kurnazlığıyla çözmeye çalışma alışkanlığımız kanserli hücreyi vücuttan atmaya yetmedi. Taraftar kimliğimizi bir kenara bırakıp en sevdiğimiz oyunu sağlıklı bir yapıya kavuşturacak ve gerçek rekabetin tadını çıkartabileceğimiz adımları atamadık.
Mecliste, AKP’siyle ve CHP’siyle tüm vekiller kendi getirdikleri yasayı bir gecede değiştirmek için sabahlara kadar canla başla çalıştılar.
Başbakan’ın tıpkı şimdilerde yolsuzluğu örtmek için yaptığı açıklamalara benzer açıklamalar ya da Federasyon’da yapılan düzenlemeler bu illetten bir seferde kurtulamayacağımızı gösteriyordu zaten.
Yine de tüm bunlara rağmen, Aziz Yıldırım’ın tekrardan hapse girmesinin, suçun bu kadar rahat işlendiği ve karşılıksız kaldığı günlerde büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum.
Başbakan mahkeme emirlerini dinlemiyorsa Aziz Yıldırım neden dinlesin? Onun da Başbakan kadar taraftarı var, onu da aynı mahkemeler yargıladı.
Nasıl hukukun karşısında herkesin eşit olması gerekiyorsa hukuksuzluk karşısında da herkes eşit olsun o zaman.
“Her yer yolsuzluk, her yer hukuksuzluk” gerçeğini yaşayan bizim zavallı ülkemizin payına hukuksuzluk düştüğüne göre herkesin bu hukuksuzluk karşısında eşit olması beklenmeli bana kalırsa.
Hukuku kaybettik hiç olmazsa eşitliği kurtaralım.
Başbakanın yakınları savcılığa gitmiyorsa bir başkası da gitmesin, bakanlar adaletin karşısına çıkarılamıyorsa kulüp başkanları da çıkarılmasın…
Bari bu konuda biraz adaletli olalım.
Anayasa’ya “Bu ülkede herkes hukuksuzluk karşısında eşittir” yazalım ve kurtulalım.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014