Lale KEMAL
Türkiye, uzun süredir yalanlasa da destek vermekle suçlandığı Suriye’deki en etkili radikal İslamcı terör örgütü El Nusra’yı terörist örgütler listesine aldı.
Bu yöndeki Bakanlar Kurulu kararı, geçen salı günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Aslında Ankara’nın, dünyanın dört bir yanından yabancı ülke radikal gruplarının, Suriye’de Esad rejimine karşı savaşmak üzere Türkiye toprakları üzerinden bu güney komşuya geçişlerine karşı bu yılın başından itibaren önlemlerini artırdığı haberleri geliyordu. Ne var ki, gerek 910 kilometrelik Suriye sınır bölgesinin kontrolünün zorluğu gerekse Ankara’nın diğer tedbirlerinin yetersizliği, radikal savaşçıların Türkiye topraklarından geçişlerini ve ülkeyi ikmal yolu olarak kullanmalarını engellemedi.
Ancak yaygın kanaat, Başbakan Erdoğan’ın, “Esad yeter ki devrilsin” mantığıyla radikal İslami grupların, Türkiye topraklarından geçişlerine Ankara’nın uzun süre göz yumduğu yönünde.
Türkiye’nin epeydir başta müttefiki ABD’den gelen yoğun taleplere karşı ayağını sürüdükten sonra Suriye’de rejime karşı en etkin savaşı yapan El–Nusra örgütünü terör örgütleri listesine almış olmasının zamanlaması ve yansımaları nelerdir, irdelemek gerekiyor.
Arap kökenli Amerikan vatandaşı Muhammed Ebu Salha’nın, Esad rejim kuvvetlerine karşı mayıs ayı sonlarında İdlib kentinde intihar saldırısı düzenlemiş olması, Suriye’de çarpışan ve sayıları 10 bini aşan yabancı savaşçılar arasında Amerikan vatandaşlarının da olduğunu gösteriyordu. Bu olayın sonrasında Washington’un, yabancı savaşçıların Türkiye üzerinden Suriyi’ye geçişlerine etkin önlem alması için baskısını artırmasından sonra Ankara’nın El-Nusra’yı yasaklama kararı aldığını hatırlatmak lazım.
Türkiye’nin, El-Nusra’yı terörist örgütler listesine almış olmasının şüphesiz olumlu ve olumsuz yansımaları olacaktır.
Olumlu yansımalarını özetlersek; El-Nusra’nın, Suriye’deki rejime karşı en etkin savaşan örgüt olduğu düşünüldüğünde, Ankara’nın kendisini terörist ilan etmiş olmasından dolayı Türkiye üzerinden dış desteğe erişimi azalabilir. Türkiye’nin El Nusra kararının ardından Ankara’nın desteğini kaybetmek istemeyen Özgür Suriye Ordusu’na bağlı bazı unsurların, Suriye’de rejime karşı savaşta bu örgütten desteklerini çekebilirler. El Nusra ile iç savaşta işbirliği yapmayan bazı ÖSO unsurlarının ise, Türkiye’nin Nusra kararının ardından meşruiyet kazanmak ve kendilerine dış desteğin yinelenmesi amacıyla bu fanatik örgüte karşı aktif şekilde savaşabilirler.
Diğer yandan, şayet Türkiye bir süredir ileri sürüldüğü gibi dolaylı ya da doğrudan El-Nusra’ya destek veriyorsa, terörist örgütler listesine almasının ardından bu örgütün Türkiye çıkarlarını hedef alması potansiyeline karşı Ankara’nın hazırlıklı olması lazım.
Türkiye’nin Nusra kararına Suriye rejimi cephesinden baktığımızda, Erdoğan’ın, o bir numaralı düşmanı ilan ettiği Esad’ı ve Suriye rejimini, istemeyerek de olsa fikren ve moral açıdan güçlendirdiğini söylemek mümkün. Böylece Esad rejimine, eski iddialarını yineleyerek İSİL gibi radikal İslami örgütlerin yanı sıra Nusra ile de savaştığı şeklinde dünya âleme attığı ahlaksız yalanları yeniden kullanma imkânı doğdu.
Dolayısıyla, Ankara’nın El Nusra’yı terör örgütü ilan etmiş olması, Başbakan Erdoğan’dan, kendini yeniden devlet başkanı seçtiren hasmı Esad’a, ironik bir biçimde böyle bir günün hediyesi olarak da akıllarda kalacaktır.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- IŞİD’den mesaj var; ‘Oksijenimi kesme topyekûn savaşırım’
2.02.2016 - Brexit istismarı çabuk başladı
25.06.2016 - Dış politikada Saray dönemi
18.06.2016 - Askere yasal zırh ve CHP
11.06.2016 - “Mercedes’ini yakacak babayiğit var mı?”
4.02.2016 - 6,5 milyon pasaporta vizesiz Avrupa!
28.05.2016 - ‘Şehir savaşlarına’ hazırlıksız yakalandılar
14.05.2016 - Ara seçim zorlanacak
7.02.2016 - Amerikalı ne diyor, bizimkiler ne anlıyor?
30.04.2016 - Bir garip ‘askeri casusluk’ operasyonu
24.04.2016
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
halk denizi
Sayın Namık Çınar, yerinde bir çözümleme ortaya koydunuz, artık bir "milli fen / national technology" ye sahip olmadan her gece uykusunun haram olduğunu anlamaktan öteye gitmeliyiz. Ordumuz kendi hava savunma füzelerini, silahlı-insansız hava araçlarını vb.. üretmeye odaklanmalı ve toplumsal varoluşun sürekliliğini güvence altına alacak adımları bir an önce, derhal, atmalıdır. Ordu-Millet, savaşçıların kendi ocaklarına saldırmaya yeltenmedikleri özümüzdeki anlayıştır. Arızalar hemen onarılmalı!