Lale KEMAL
ABD önderliğinde oluşacak koalisyonun, IŞİD terör örgütüne karşı Irak’taki hava operasyonlarını Suriye’ye de yayma kararında Türkiye’nin rolü tartışılıyor.
Ankara, radikal bir değişiklik yapmazsa, IŞİD ile mücadelede ABD önderliğindeki koalisyon güçlerine aktif destek sağlamaktan yani savaşan güç olarak katılmaktan kaçınacak. Buna temel gerekçe olarak da IŞİD’in, haziran ayı başlarında komşu Irak’ın Musul kentine girdikten hemen sonra Türk başkonsolosluğunu basarak rehin aldığı 49 kişiyi Türkiye’ye misilleme olarak öldürmesinden duyulan endişe gösteriliyor.
Dolayısıyla, Ankara’nın, NATO müttefiklerine, talep gelmesi halinde İncirlik üssünü yalnızca insani yardım malzemelerinin sevkiyatı ve silahsız uçakların kalkışı için kullandıracağı, IŞİD militanlarının Türkiye topraklarından Suriye’ye geçişlerine karşı müttefiklerle istihbarat işbirliğini artıracağı ve gelebilecek göç dalgasına karşı önlem olarak Suriye içinde tampon bölge kurulması için bastırdığı haberleri geliyor.
Peki kritik soru şu; rehine olayı olmasaydı da Türkiye, IŞİD’le mücadelede daha aktif rol oynar mıydı?
Bu soruya yanıtı, Türklerin rehine olarak tutulduğu gibi bir durumun yaşanmadığı ABD önderliğindeki koalisyon güçlerinin 2003 Mart’ında, Irak’taki diktatör Saddam Hüseyin rejimini devirmek üzere bu ülkeyi işgali olayında aramak lazım.
Washington, Türk topraklarının, Irak’ı işgalinde ikinci cephe olarak açılması için Ankara’da dönemin askeri ve sivil yetkilileriyle müzakereleri sürdürürken mevcut AKP iktidarı yeni göreve gelmişti.
Bu iktidar döneminde Meclis’ten, Amerikan güçlerinin savaşta Türk topraklarını da kullanacağı hesabıyla İskenderun limanı ve diğer bazı tesislerin savaşa elverişli hale getirilmesi için gerekli inşaat çalışmalarının yapılması için tezkere çıkmıştı. Diğer bir deyişle Ankara, bu ilk tezkere ile Washington’a, Türkiye topraklarını ikinci cephe olarak kullanmasına artık yeşil ışık yakmıştı.
Ne var ki, Amerikan askerlerinin Türkiye topraklarını kullanmasına olanak verecek nihai tezkerenin Meclis’te onaylanmasına birkaç gün kala bir gazetede adı açıklanmayan ancak bir kuvvet komutanı olduğu sonradan ortaya çıkan bir generale atfen, ABD ile süren müzakerelerde sorunlar yaşandığına dair çıkan haber, o zaman çiçeği burnunda, vesayet düzeni ile kavgalı AKP iktidarını bir hayli ürkütmüştü. O dönem her siyasi konuda görüş belirtmekten kaçınmayan askerler, 28 Şubat’taki MGK toplantısı sonunda yayımlanan bildiride, kendilerini de yakından ilgilendirmesine rağmen ABD’nin işgalinde Türkiye’nin ikinci cephe olarak açılması yönünde ne olumlu ne de olumsuz görüş bildirmişlerdi.
Böyle bir arka planla 1 Mart’ta toplanan Meclis, birkaç oy farkıyla, Amerikan askerlerinin Türk topraklarını kullanmalarını öngören tezkereyi reddetmişti.
ABD yakın müttefiki tarafından aldatıldığını hissediyordu. Zira bir yandan, Türkiye’deki üslerin Amerikan askerlerince kullanımı için iyileştirilmesi izni veren Meclis, birkaç hafta sonra topraklarının ikinci cephe olarak açılmasını reddediyordu.
ABD ile aylar süren müzakerelerden sonra 1 Mart tezkeresinin reddiyle son dakikada maraza çıkaran Türkiye, hem güvenilir bir NATO müttefiki olup olmadığı konusunda soru işaretleri yaratmış hem de Kuzey Irak’ta üslenen PKK’ya karşı etkinliğini kaybetmişti. O tarihte, Kuzey Irak Kürtleri ABD’nin en yakın müttefiki oldular.
İkili ilişkilerde kaybolan güvenin tesisi çok zaman aldı.
Bugün Türkiye, bu sefer koalisyon güçlerinin IŞİD’e karşı savaşında aktif destek sağlamazsa eğer bölgedeki gelişmelerde söz sahibi olamayacağı gibi inisiyatifi yeniden Kürt gruplarına bırakmış olacak, kendi Kürtleriyle barışta daha fazla tavize zorlanacak.
Zor görevlerde elini taşın altına koymadan büyük devlet olunmuyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016