Lale KEMAL
Washington, füze savunma sisteminin, balistik füze tehdidine karşı erken uyarı sağlayacak radarına ev sahipliği yapması konusunda biran önce karar vermesi için epeydir Ankara’yı sıkıştırıyordu. Ankara da, nihai karar için 12 Haziran seçimleri sonrasını işaret ediyordu. ABD, Türkiye’yi bir karara varmaya zorlamak için, “O zaman radarları başka bir ülkeye yerleştiririz” diyor, Ankara da, “Paşa gönlünüz bilir” mealinde yanıt veriyordu. Ankara, bu tehdit içerikli tarza pabuç bırakmasa da içten içe füze kalkanı sistemi içinde yer almak istiyordu. Bu düşüncesinde temel etken; İran’dan Türkiye’ye yönelik potansiyel bir füze tehdidi algıladığından değil daha ziyade başta ABD NATO ile ilişkileri germek istememesiydi. Ankara, daha ziyade politik olan ve radara evsahipliğini kabul ettiği kararı verirken işin askerî yönünü de ihmal etmiyordu. Zira, her ne kadar Amerikan sistemleri ilk aşamada füze kalkanının önemli parçalarını oluşturacak olsa da Türkiye, üyesi olduğu NATO bünyesinde devam eden balistik füzelere karşı geliştirilen füze sistemi içinde de aktif yer alıyor. Kalkana, ‘hayır’ deseydi NATO içindeki bu askerî ve teknik nitelikli faaliyetlere aktif katılımı da olumsuz etkilenecekti.
Biz, iç meselelerle uğraşırken, Ankara-Washington ve NATO karargâhının bulunduğu Brüksel üçgeninde, füze kalkanı diye de anılan füze savunma sisteminin radarının Türkiye’de konuşlandırılması için yoğun pazarlıklar yapılıyordu.
Nihayetinde seçimler yapıldı, iktidardaki AK Parti, rakiplerine karşı açık ara oy farkıyla üçüncü kez iktidara geldi. Ankara, füze savunma radarının, resmen açıklanmayan ülkenin bir askerî üssüne yerleştirmeyi kabul ettiğini geçen hafta açıkladı. Amerikan yapımı ama NATO şemsiyesi altındaki füzelerin radarı, Türkiye’nin coğrafi olarak doğusundan gelebilecek olası bir füze saldırısını erkenden uyarma işlevini görüp, hedefine ulaşmadan füzenin imha edilmesini sağlayacak.
Hatırlarsanız, geçen yıl yapılan NATO’nun Lizbon zirvesinde, ittifak, Ankara’nın talebini kabul etmiş ve füze kalkanının kuruluş nedeni olarak gösterilen İran’ın bir tehdit olarak anılması ibaresini, stratejik konsept belgesinden çıkartmıştı. Gerçi adı konmasa da tehdidin İran’dan geleceği varsayımıyla füze sistemlerinin radarları Türkiye’de konuşlanacak.
İran, radara evsahipliği yapacağından dolayı ad vermeden ama adres göstererek Türkiye’yi eleştirdi. Varsın eleştirsin... İran, şayet Türkiye’yi hedef alacak bir füze fırlatma düşüncesi içinde değilse, savunma amaçlı olan füze sisteminin radarının bu ülkede konuşlandırılacak olmasından rahatsız olmaması gerekiyor. Belli ki İran kötü niyetli ki radar sisteminin Türkiye’de konuşlandırılacak olmasından alınmış.
Türkiye’nin füze savunma kalkanı içinde yer alacak olması, Ankara’nın, Batı’dan uzaklaştığı şeklinde ortaya çıkan dış politika yönelimleri konusundaki algıyı bertaraf edici nitelikte bir karar. Türkiye’nin, Batı ile ittifak içinde olması, kötü niyetli komşularına karşı bir panzehir ve alternatif de oluşturuyor.
Türkiye’nin, son yıllarda izlediği pro-aktif dış politika, Batı’dan kopuş şeklinde algılanmakla birlikte işin aslı öyle değildi. İşin aslı, demokratikleşme adımları atarak özgüvenini kazanmakta olan Türkiye’nin, ulusal çıkarlarını ön plana çıkartma akılcılığını göstermeye başlaması idi. Nasıl, örneğin, Amerika, ulusal çıkarlarını gözetmek adına içinde bulunduğumuz coğrafyada Türkiye ile iyi ilişkiler yürütmek istiyorsa Türkiye de gerek ABD gerekse diğer Batılı ve Doğulu komşuları ile benzer güdülerle ilişki kurmaya başladı.
Türkiye, radar sistemine evsahipliği yapmayı kabul ederek, bir taşla iki kuş vurmuş oldu. Bir yandan, veto hakkının bulunduğu tek uluslararası kuruluş olan NATO’daki konumu üzerine kuşkuları giderdi. Diğer yandan da, kötü niyet taşıyabilecek komşularına karşı seçeneklerinin olduğunu gösterdi.
Arda duyarlılığını diğer ünlülerden bekliyoruz
Gelişmiş toplumlarda, ünlü isimler; sorunlu alanlarda farkındalık yaratmak dolayısıyla bu sorunların çözümünde hep önemli araçlar olagelmişlerdir. Bizde, sanatçı, futbolcu, yazar olsun ünlü isimlerin, farkındalık yaratma adına ön plana çıkmaları çok nadir rastlanan bir durum. Ünlü futbolcu Arda’nın, pazar günkü BDP kongresinde büyük alkış alan, “Attığım golü Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün halkların şehit olan evlatlarına armağan ediyorum” sözleri, ayrıştırıcı değil birleştirici olması açısından takdire şayandı.
Sistem, bilinçli şekilde, bilgiye erişimimizi ve özgürce düşünmemizi engelleme üzerine kuruluydu. Artık tabular yıkılıyor, ünlülerin Arda örneğini almalarını, demokrasi adına diliyorum.
BDP’nin, tabanıyla zıtlık teşkil eden kibirli vekillerine de bir çift sözüm var. Alkışladığınız Arda gibi birleştirici olun, ayrıştırıcı değil.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- IŞİD’den mesaj var; ‘Oksijenimi kesme topyekûn savaşırım’
2.02.2016 - Brexit istismarı çabuk başladı
25.06.2016 - Dış politikada Saray dönemi
18.06.2016 - Askere yasal zırh ve CHP
11.06.2016 - “Mercedes’ini yakacak babayiğit var mı?”
4.02.2016 - 6,5 milyon pasaporta vizesiz Avrupa!
28.05.2016 - ‘Şehir savaşlarına’ hazırlıksız yakalandılar
14.05.2016 - Ara seçim zorlanacak
7.02.2016 - Amerikalı ne diyor, bizimkiler ne anlıyor?
30.04.2016 - Bir garip ‘askeri casusluk’ operasyonu
24.04.2016
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Ad Soyad Giriniz...
arkadaşı olur arkadaşı