Levent Gültekin
Abdullah Gül sanırım sosyal medyanın en hassas olduğu konuların başında geliyor.
Esasında bu meseleye girmeye hiç niyetim yoktu fakat Gül üzerinden sürdürülen öfkenin millet ittifakına, yani ihtiyaç duyulan toplumsal birlikteliğe ciddi zarar verdiğini gözlemlediğim için TV programımda mecburen değinmek zorunda kaldım.
Bu konuşmam üzerine tartışma yeniden alevlendi.
“Hiç istemediğim halde bu konuya girdim” diyorum çünkü hayatım boyunca hiçbir siyasetçinin ne taraftarı ne de hayranı oldum.
Kimsenin avukatı da değilim.
Kişilere hayranlık duyacak, bel bağlayacak, siyasi aktörlere kurtarıcılık rolü yükleyecek yaşı da anlayışı da çoktan geçtim.
Hele ülkenin içinde bulunduğu bu durumda, yani toplumsal birlikteliğe en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde kişilere taraftarlık yapmanın, o kişiler üzerinden konum belirlemeye çalışmanın ülkeyi zerre kadar düşünmemek olduğunun da farkındayım.
Ama dediğim gibi, ortadaki durum artık öyle saplantılı bir hal aldı ki, millet ittifakına yani muhalefetin birlikteliğine zarar verir hale geldi.
Beni izleyenler ve okurlarım bilir, yıllardır yazılarımda ve konuşmalarımda en çok vurgu yaptığım konuların başında toplumsal birliktelik geliyor.
Sadece ülkenin bu girdaptan çıkışı için değil, bu birlikteliği gerçek bir demokrasinin, yaşanabilir bir ülke olmanın ön şartlarından biri olarak görüyorum.
Bugünlere gelmemizdeki en önemli nedenlerden birinin de her birimizin zihnine ve kalbine işlemiş ‘bizden- onlardan’ ayrımının olduğunun da defalarca altını çizdim.
Abdullah Gül tartışmalarının da bu ayrımcılık virüsünü en çok yayanlardan biri olduğunu düşünüyorum.
Son programımdaki konuşmamda şöyle dedim: “Abdullah Gül’ü birçok konuda eleştirebiliriz.
Siyaset tarzını, yaklaşımını, gidişatı durduracak hamleler yapacak konumda olmasına rağmen bu konularda çekingen davranmasını, yeterince dirayetli bir tutum almamasını…
Bütün bunlar söylenebilir.
Hepimiz kendi tarzımız ve yaklaşımımız çerçevesinden bakarak bu durumu eleştiri konusu yapabiliriz.
Bundan daha doğal bir durum yok.
Ama Abdullah Gül’e Atatürk düşmanı demek bunun üzerinden kampanya yürütmek hem ayıp hem de büyük haksızlık.”
Peki niçin durup dururken Abdullah Gül’ün Atatürk düşmanı olmadığını söyleme ihtiyacı hissettim?
Yani nedir derdim?
Yukarıda da söyledim kimsenin avukatı değilim.
Ama ortada bariz ve haksız bir kampanya var.
Dahası bu kampanyanın neden olduğu ayrışma ve bu ayrışmanın da millet ittifakına ve Türkiye’deki toplumsal birlikteliğe verdiği açık zarar var.
Bunu görmezden gelmek bana suyun etrafını dolanmak gibi geliyor.
‘Gül’e Atatürk düşmanı demenin büyük haksızlık olduğunu’ söyledim.
Çünkü defalarca konuştum, sordum, dinledim, dinlediklerimi tarttım.
Tekzip edilmiş bir gazete manşetindeki sözü ve ağır hastalığı nedeniyle katılmadığı bir bayram görüntüsü dolaştırılarak algı oluşturuluyor.
Böyle olmadığını bildiğim halde benden susmamı mı bekliyorsunuz gerçekten?
Esas korkaklık, esas ahlak yoksunluğu, esas kişisel çıkar hesabı gütmek bu gerçeği bildiği halde söylememektir.
Önüne gelene Atatürk düşmanı yaftası vurmak, Atatürk ve onun değerlerini savunmak değil, tam tersine Atatürk’e, dahası bu ülkeye kötülük yapmaktır.
Atatürkçülerin iktidarında toplum Atatürk’e, dindarların iktidarında da dine mesafeli hale geldi.
Bu istismarlar yüzünden ülkede milyonlarca insan bu ülkenin kurucu liderinin kıymetini anlamadı, hak ettiği değeri vermedi.
Bunun sonunda da cumhuriyet değerleri büyük bir tehditle karşı karşıya kaldı.
Bundan hiç mi ders çıkarmıyorsunuz gerçekten?
“Abdullah Gül Atatürk düşmanı değil” demişim diye öfkelenen, hakaretler yağdıranlar siz gerçekten iyi misiniz?
Bundan mutlu olmanız gerekiyorken tam tersine öfke nöbetlerine giriyorsunuz, derdiniz ne sizin?
Herkes Atatürk düşmanı olunca ya da Atatürk düşmanlarının sayısı çok olunca bundan mutlu mu olacaksınız?
“Gül aday olsun siz de ona oy verin” demedim, defalarca “İsimler önemli değil, önemli olan muhalif partilerin tamamının ittifakıdır” dedim.
Buna rağmen beni Abdullah Gül’ü pazarlamakla suçlamak en hafif tabirle terbiye yoksunluğudur.
Kendi arkadaşları iktidar olduğunda, medyadan siyasete her alanı ele geçirdiğinde, daha ilk günden arkasını dönüp çıkmış, bunun için kendince bedeller ödemiş birine, siyasi aktör tercihinde muhafazakarlık faktörünü baz alıyor ithamı yapmak en hafif tabirle ayıptır.
Muhafazakarlık benim için siyasette belirleyici bir faktör olsaydı herkesin koşa koşa gittiği mevcut iktidarın bir parçası olurdum.
Arkadaşlarım olmalarına rağmen ilk günden arkamı dönüp çıkmazdım.
Bunu da mı değerlendirecek durumda değilsiniz gerçekten?
Diğer taraftan, bu tür kampanyalar üzerinden inanılmaz bir ayrımcılık yaratılıyor, bunu da mı fark etmiyorsunuz?
Kiminiz Gül’e düşman kiminiz Ali Babacan’a mesafeli, kiminiz “HDP olmasın” diyorsunuz, kiminiz “Ahmet Davutoğlu’nun orada ne işi var”, kiminiz Saadet Partisi’ne mesafelisiniz.
Kiminiz “Muhafazakar kökenli bir aday olursa oy vermem” diyorsunuz, kimileri de “Aday CHP’li olursa oy vermem” diyor.
Biz bir iktidar mücadelesi mi veriyoruz yoksa ülkeyi bu yıkımdan çıkarma mücadelesi mi?
Bu durumda ‘o olursa oy vermem bu olursa oy vermem’ yaklaşımını nereye koyacağız?
Söyler misiniz bana ülkenin bu yıkımdan kurtulması için birliktelik nasıl sağlanacak?
Herkes toplumu kendi yanına çağırıyor, bunun on yıldır bir sonuç vermediğini, 2023’te de sonuç vermeyeceğini görmeniz için daha ne olması gerekiyor?
Bu girdaptan çıkmamız için CHP ve İYİ Parti‘nin oyları yetmiyor, anlamıyor musunuz?
Muhafazakar kökenli siyasetçilere yönelik ettiğiniz sözlerin o toplum kesimini daha da dışladığını, kendilerine “Bizim burada ne işimiz var” diye sorduklarını görmüyor musunuz?
Böyle yaptığınız için AK Parti’den kopan kararsız seçmen diğer partilere gitmiyor.
Bu durumun seçimlerde yaratacağı tehlikenin gerçekten farkında değil misiniz yoksa bu umurunuzda değil mi?
Bu tür dışlayıcı, aşağılayıcı, ötekileştirici, nefret dolu yaklaşımların özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun işini daha da zorlaştırdığını anlamıyor musunuz?
Bir toplum kesiminde sevilen, itibar edilen siyasetçilere yönelik ettiğiniz sözlerin o toplum kesimini de olumsuz etkilediğini fark etmiyor musunuz?
Hakaretler, aşağılamalar, dışlamalar yüzünden DEVA, Gelecek, Saadet gibi muhafazakar kökenli partilerin millet ittifakıyla hareket etmesini engelliyorsunuz.
Bu yaptığınızla kime çalıştığınızın gerçekten farkında değil misiniz?
Ortada fol yok yumurta yok, buna rağmen iktidar hayali kurmaya, sizden olmayanları da dışlamaya başladınız.
Türkiye bir toplum kesimi iktidar hayali kuracak durumda mı Allah aşkına?
Türkiye’de barışın, varlığın sigortası olan cumhuriyet felsefesi tehlikede, demokrasi, hukuk, insan hakları bütünüyle rafa kaldırılmış.
Böyle bir ortamda iktidar hayali kurmak, bizden olsun onlardan olmasın yaklaşımına düşmek, dahası nefreti, ayrımcılığı körükleyen söz ve yaklaşımlardan vazgeçmemek bu ülkeyi zerre kadar umursamamaktır.
Tekrar edeyim: Ülkenin bu yıkımdan çıkması için toplumsal birlikteliğe ihtiyaç var. “Ben de varım” diyen herkese “Gel” demekten başka seçeneğimiz yok.
‘Devleti biz ele geçireceğiz’ aç gözlülüğüyle “O olmasın, bu da olmasın, şunun ne işi var, filan da uzak dursun” demek “Ben ülkede yaşanan bu yıkımı umursamıyorum” demektir.
Mesele Abdullah Gül meselesi değil, onun üzerinden yapılan ayrımcılık meselesi.
AK Parti’den kopan seçmenleri tekrar partilerine mecbur etme meselesi.
Umarım hepimiz aklımızı başımıza toplarız da 2023 seçimlerinden sonra dizlerimizi dövecek durumda olmayız.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023