Markar ESAYAN
Bana göre, Dante’nin İlahi Komedya’sında, Cennet bölümü, Cehennem ve Araf’a göre daha renksizdir. Çünkü cehennem bizim pratiklerimize daha uygundur, daha bilindiktir. İnsan, insan adayının içinde kıvrandığı çelişkiler kuluçkasını çok daha bildik bir yerden, içeriden tasvir eder. Şiddet, kötücüllüğün tüm tezahürleri, insanın beş duyusuna çok daha çabuk ulaşır. Gösterisi çok daha çarpıcı gibidir kötü eylemlerin. Nedeni ne diye sorarsanız, türlü cevapları olabilir tabii ki. Ama bence en önemlisi, şiddet ve kötülük eylemleri, sonucunu daha hızlı elde eder gibidir. Bir şeyi yaşatmak için verilen emek, uzun vadede sonuç verir. Tıpkı toprağa atılıp unutulan minnacık tohum gibi. Siz onu unutursunuz. Geceler gündüzleri, yağmurlar, kurak günleri kovalar ve ortaya çıkan henüz gösterişsiz minnacık bir filizdir. Bir sürü gösterişsiz minnacık filizlerden onlarca yıl sonra bir orman ortaya çıkar. İşte o muhteşem bir görüntü sunar size.
Ama o muhteşem ormanın yanıp kül olması, Kurosawa filmlerine benzer sarsıcı görüntüler eşliğinde yok olması birkaç saat sürer. Yüzlerce yıllık kadim kültürler, toplumlar çok kısa sürede yok edilebilirler. Bu zamansallıktaki dramatik fark, kötünün gücünü dev aynasına taşır. İyiliğin hantallığı ve naifliği karşısında, kötünün cevvalliği ve kesif yıkıcılığı hep galebe çalar gibidir. Ama karşımızda bir de soru vardır. Madem kötülük arayı bu kadar açma kabiliyetine ve zamansal avantaja sahip, neden galibiyetini kesinleştiremez? Neden varoluşun kökünü tamamen kazıyamaz ve neden dünya tam olarak bir cehenneme dönüşmez veya yok olmaz?
Sorunun cevabını vermiştim aslında. Çünkü insanın kötülüğü eylemseldir, iyilik ise varoluşsal. Varoluşun çürüme prensibi, yani her varlığın doğduğu anda ölmeye başlaması ve hayatın çaba gerektirmesi kötülüğün avantajı gibi dursa da, öyle değildir. Bilakis, doğa da, doğaya hâlâ tabi insanlar da, varoluşlarının devamı için varlıksal olan iyi eylemleri yapmak mecburiyetindedirler. Mekanizma böyle kurulmuştur ve bu mekanizma herkesi kapsar. Doğada, bir aslanın henüz doğmuş dünyalar tatlısı ceylan yavrusunu öldürüp yemesi, aslanın doğasındaki kötülükle açıklanamaz. Eylemi de kötü olmaz. İrade esastır. O nedenle insan hukukunda da, iradesiyle eyleyemeyen insanlar, cezadan muaf tutulmuşlardır.
Bu zorunlu varolma eylemi, yaşam toprağına sürekli gelecek eker. Bir yandan ölüm kol gezerken, bir yandan da yaşamın hasadı yetişir. Hatta bazen, yanan ormanların üzerinden daha gür ormanlar boy gösterir. Ölüm hayata gübre olur. Buradan daha çok öldürelim sonucu çıkmaz tabii. Sadece yaşam ölümü doğada boyunduruğu altına almıştır aslında.
Lakin artık insanın doğaya hükmettiği çağlarda yaşıyoruz. İnsanların seçimleri güçlü bir değişken olarak devrede... 20. yüzyıl boyunca tüm insanlık tarihinde vermediğimiz zararı verdik doğaya. Doğanın tamir etme gücünün çok ötesinde bir yıkıcılıkla tüketiyoruz dünyanın kaynaklarını. Yani ciddi ciddi, doğanın metafiziğine bir oyuncu olarak girmiş durumda insanlık. Eylemsel kötülük, varlıksal iyilik ile dengedeki mücadelesinde insanın koyduğu ağırlıkla öne geçiyor gibidir.
O zaman çare nedir? Doğanın içimize yerleştirdiği mekanizmadan kendi irademizle çıktığımıza ve dünyamızı yok edecek eylemleri çoğalttığımıza göre bundan yeni bir kanun çıkar mı? Sorun iradi olduğu için, çözüm de iradi olacaktır. Yani sorun, insanın eylemsel kötülüğünü fark ederek, iradesini bundan vazgeçme, vazgeçmeyenlerle mücadele etme üzerine koymasıyla çözülebilecektir. Tekrar doğanın kanunlarına tabi olabilir miyiz? Zannetmiyorum. Sanırım masumiyetimizi yitirdik. Ancak, bu masumiyet yitimini, hesapçı davranarak, yani kendi menfaatimizi düşünerek kullanabiliriz. Malum, böyle giderse yok olacağız.
Hawking yeni bir gezegen bulmamızı tavsiye etmiş. Huxley de, “Bu dünya, belki de başka bir gezegenin cehennemidir” demişti. Hangisi daha kolay bilemedim. Yeni bir dünya bulmak mı, yoksa ahlakını yitirmiş insanı tamir etmek mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019