Markar ESAYAN
Türkiye'nin 17 Aralık'tan sonra başka bir yer olduğunu pazartesi günkü yazıda ifade etmiştim. Bu neyi ifade ediyor? En geniş anlamıyla, artık kimse kararlarını 16 Aralık gecesindeki Türkiye'de yaşıyormuş gibi alamaz. Daha doğrusu almamalı.
Bu 'kimse'lerin başında da Hizmet Hareketi geliyor. Şüphesiz Hükümet ile diğer siyasi ve toplumsal parçalar da aynı kurala tabi.
İster kurumsal, ister kişisel olsun, alınan kararlar ve hareketler sonuçlar doğurur. Belki farkında olunmaz ama, en ehemmiyetsiz kararlar bile, o karar alınmadan önceki dünyayı fiilen sonlandırır; başka bir dünyaya geçiş olur.
Yapılan hatalar ile o hataların telafi edilmeye çalışıldığı dünya, artık aynı dünya değildir. Şartların değişmediğini varsayarak veya değişimi reddederek davranmak büyük bir zaafiyet doğurur.
Kabulleniş şarttır.
Açıkçası, BBC'deki Fethullah Gülen'in röportajını, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın açıklamasını, Ekrem Dumanlı'nın son yazısını ve Zaman gazetesinin manşetine taşıdığı Cihan Haber Ajansı mahreçli kamuoyu araştırmasını okuduğumda aklıma gelen hep bu tema oldu.
Sanki 17 Aralık sabahı yapılan operasyon nasıl bir Türkiye'yi amaçlıyorsa, işte o Türkiye'yi ısrarla görmek isteyen bir gerçekliği reddetme durumuydu bu.
Yaşananların sadece bir yolsuzluk operasyonu olduğunun genel kabul gördüğü, Erdoğan'ın oldukça yıprandığı, Cumhurbaşkanı Gül'ün öne çıktığı, keskin siyasi değişimlerin hemen yanı başında bulunan bir Türkiye...
Nitekim Zaman gazetesinin manşetine taşıdığı araştırma sonuçları böyle bir Türkiye'yi resmetmiş, ya da temenni etmiş diyelim. Oysa...
Olmuş hiçbir şey olmamış sayılamaz.
Hizmet Hareketi'nde ise böyle bir eğilim göze çarpıyor. Bu durum da aslında 7 Şubat ve 17 Aralık sürecinin hareket adına neden kötü yönetildiğinin kodlarını veriyor.
Gerçeklerden kopmak, siyasi alana taşmak, haklılık ısrarı vs...
Fethullah Gülen, BBC'ye verdiği mülakatta temenni edilen bu dünyaya dair birçok sözler sarf ediyor ama, 'Dosdoğru bir yolda olduğumuzu söylediğimiz halde, adanmışların yolunda yürüdüğümüzü söylediğimiz halde tam öyle adanmışlara yakışır, yaraşır hareket etmediğimiz için Allah tokatlıyor olabilir bizi' şeklinde önemli cümleler de kuruyor.
Ama arada sıkışıp kalmış bu tesbitin camianın hareketlerine henüz yansımadığı görülüyor. Belli ki, bu yeni durum henüz hazmedilmiş değil.
Yaşananların içeriğinden bağımsız olarak, dışımızdaki dünya tarafından nasıl algılandığımız konusunda sorumluklarımız vardır. Hükümet, tüm yolsuzluk iddiaları doğru olsa bile, kendisine tanınan meşru alanın içinde tasarruflarını yapmakta. İcraatlarını toplumun önünde gerçekleştiriyor, dolayısıyla meşru ceza ve ödül mekanizmasına tabi. Yolsuzluk ve paralel devlet iddiaları karşısındaki tavrı, kamuoyu tarafından izleniyor. Burada varsayılan hatalar da ait olunan doğal siyaset alanının içinde gerçekleşiyor.
Ama Hizmet Hareketi kendi doğal alanının içinde değil.
Hizmet Hareketi'ne gönül verenler, siyasi seçmen tavrı ile kararlarını almadığına, liderleri seçimle gelip gitmediğine, harekete katılma nedenleri siyasi amaçları ima etmediğine göre, bu uzun süre taşınabilecek bir çelişki de değil.
GYV'nin açıklaması, tamamen siyasi bir bildiri ve anlatmaya çalıştığım alan sapması ile malul. Hala 17 Aralık sabahındaki koşulları ima ediyor, dolayısıyla inandırıcı ve etkili değil. Madalyonun tercih edilen yüzünün tüm Türkiye tarafından mutlak gerçek olarak kabul edilmesi ve Cumhurbaşkanı Gül'ün de bu gerçeğe göre devreye girmesi çağrısı yapılıyor.
Lakin bu çağrının 17 Aralık sonrası Türkiye'de anlamlı bir karşılığı yok.
Bu açıklamalarda, krizin ilk günlerindeki özgüvenin yerini, gerçekleri reddeden bir tavrın aldığı gözlemleniyor. Umarım bu gerçekleri kabullenme sürecinin psikolojik evresidir. Çünkü Fethullah Gülen ve camianın yetkililerinin daha fazla vakit kaybetmeden telafi aşamasına geçmesi gerekiyor. Çünkü yıllardır büyük emekler verilerek oluşturulan bir eserin akıbeti, bu kritik karara doğrudan bağlı.
'Gerçekler bir gün ortaya çıkar' türünden eforik tesellilerle örülmüş kamikaze saldırıları ile tehlikeye atılmaması gereken değerde bir eser orada duruyor. Hükümet aldığı hasarın, yaptığı hataların bedelini öder. Ama en nihayetinde, kendi alanında olduğu için eli daha kuvvetli, telafi imkanları çok. Ancak camia doğal yaşam alanından çıktığı için büyük bir risk altında.
Cemaat şu anda ana muhalefet partisi gibi davranıyor. CHP'yi de gölgede bırakacak, onu yedeğine alacak şekilde.
Oysa bu camia 12 Eylül, 28 Şubat gibi dönemleri, sivil toplum esnekliğine, dini dünyanın tevazu ve tesellisine sığınarak geçirmişti. Şu anda ise, meşru ve üstelik dindar bir hükümete bu denli açık ve ölümcül bir savaş açmanın aciliyeti kimse tarafından anlaşılamıyor.
Kimseye akıl vermek haddim değil. Ancak, Hizmet Hareketi kendisini ciddi bir şekilde gözden geçirmeli diye düşünüyorum. 'Biz ne yapıyoruz' sorusunun cevabı aranmalı.
Sayın Gülen'in yerinde olsaydım, vebali kucakta bulmamak için Erdoğan'ın ayakta kalmasını diler, hareketi kendi sivil alanına çeker ve gündemden hızla düşürürdüm.
Ve telafi sürecini başlatırdım. Çünkü tek telafi imkanı bu alanda.
Hizmet'e toparlanma şansını verecek olan da ancak Erdoğan olacaktır. Onun bunca ayak oyunu ile devrilmesi sonucu iktidara çökecek ve mumu yatsıya kadar bile dayanmayacak İslamofobik bir vesayet değil.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019