Markar ESAYAN
Geçmişte siyaset kurumunun sürekli hedef altında olduğunu gözlemledik. Millet, devlet zihniyetinde bir tehdit olarak algılanmış, sivil siyaset de onun politik güce uzantısı olarak tehlikeli bulunmuştu. Böylelikle sivil siyasetin karşısına dengeleyici rakip olarak asker çıkarılmış, bir ülke için gerekli olan iki önemli kurum aynı anda yıpratılmıştı. Sivil siyasetçilerin bir yandan tepelerinde idam ipi sallanırken, aynı anda ahlaki açıdan düşük olduklarının zihinlere kazınması, ancak askerin neredeyse doğaüstü bir şekilde pirüpak olarak lanse edilmesi gibi.
Oysa demokraside meşruiyetin kaynağı milletti. Devlet millete hizmet adına anlamlıydı ve bu aygıtı meşruiyetini milletten almış sivil politikacıların yönetmesi, hesabı da millete vermesi taşların yerine oturduğu bir rejimi ortaya çıkarırdı.
Son 12 yılın en önemli kazanımı, sivil siyasetin, müdahalelere uğrasa bile geri adım atmaması, bu müdahaleleri şiddet veya gayrimeşru ittifaklarla değil, yine sivil siyasetin alanında çözmesiydi. Mesela, AK Parti 27 Nisan muhtırasında, kapatma davası sürecinde vd. siyaset dışı yollara, şiddete başvursaydı, o anda başarılı olsa bile vesayet kazanacak, siyaset kaybedecekti.
Temelde önemli olan, siyasetin hangi zihniyet içinden hareket ettiğidir. Bu zihniyet, sivil, barışçı ve millete dayalı oldukça, toplam sonuç siyasetin lehine olacaktır ve bu büyük bir kazanımdır. Çünkü demokratik kültürü inşa eder ve bir sonraki sivil politik güç, o deneyimin üzerinden yola devam eder. Tıpkı Menderes, Özal ve Erdoğan çizgisinin birbirini tamamlama özelliğinde olduğu gibi.
Bu manada, son 12 yıllık sivil mücadele, sadece bir parti ve onun kitlesi adına değil, Türkiye siyasetinin toplam kazancı olmuştur. AK Parti sivil, barışçı ve sabırlı bir mücadele sergilediği için muhalefet partileri toplumun değişim baskısını hissetmek durumunda kalmış, eksik, eklektik ve yetersiz olsa da kendilerini yenileme ihtiyacı hissetmiştir. CHP'nin başörtüsü sorununun fiili olarak çözülmesine veya Çözüm Süreci Yasası'na destek vermek zorunda kalması gibi durumlar böyle gerçekleşmiştir. Yani rakipler AK Parti ile değil, zamanın ruhuna karşı mücadele içinde bırakılmıştır. AK Parti'nin sihri bu olmuştur.
Farklı bir açıdan bakmayı denersek, askerin siyasi alanı terk etmesi ama vesayet ittifakının AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hal etmek üzere, algı operasyonlarına, medya gücüne farklı stratejilerle yüklenmesi bu nedenledir. Evet, amaçları değişmiş değil. Ama bunu eski yöntemlerle yapamıyorlar. Darbe süreçlerine demokratik bir kamuflaj giydirmek zorundalar. “Diktatörlük”, “insan hakları”, “basın özgürlüğü”, “düşünce ve ifade özgürlüğü”, “çevrecilik”, “kadın hakları”, “şeffaflık”, “Kürt, Alevi, Ermeni sorunları", “sandık güvenliği” gibi birçok değerli konuyu, Erdoğan ve AK Parti'ye karşı kullanmaya, suiistimal etmeye dönük bir mühendislik süreci yürütüyorlar.
Evet, bu kesimler, işi PKK'lı, DHKP-C'li olmaya kadar vardırdılar. “Ermeni”, “Kürt” sözcükleri düne kadar bu kesimlerce şeytanlaştırıldığı halde, bugün Ermeniden çok Ermeni, Kürtten çok Kürt olanlar da onlar. Belki amaç hasıl olup da Erdoğan hal edildiğinde, bu eklektik tavırdan anında tornistan ederek 1990'lara, hatta 1940'lara geri dönebileceklerini düşünüyor veya Erdoğan sonrasını hiç düşünmüyor dahi olabilirler.
Ama, olmuş olan şey olmamış sayılamaz. Alınan makro ve mikro her karar dünyamızı değiştirir ve değişen o dünyaya en hızlı adapte olan politik güç meşruiyet ödülünü kazanır.
Son 12 yıldır o kadar devrimci değişiklikler oldu ki, Türkiye belki yüzyılda yaşayacağı değişimi yaşadı. Nesiller değişti, talepler de 2002'ye göre çok farklılaştı. Önemli bir tesbit olarak, 2002 şartları hakkında konuştuğunuzda, bırakın 1995 doğumluları, bizler için bile 12 yıl değil, 100 yıl öncesine dair konuşuyormuşsunuz gibi hissediliyor. Bir Ermeni vekil olarak, daha 10 yıl önce vakıf mallarımıza el konduğuna, ismimizi gizlemek zorunda olduğumuza inanmak bana bile güç gelmekte. Sanki yüz yıl önce yaşanmış bir kabus gibi bu olaylar.
Ama hayat ve talepler durmuyor ve bugünün şartlarına adapte olmuş bir siyaset halkı kucaklamak durumunda. Sanırım 1 Kasım seçimlerinde bunu en iyi ifade edecek hareket AK Parti olacak ve olmalı. Tüm enerjiyi muhalefet partilerinin sahteliklerini, oyun planlarını deşifre etmeye harcamak yerine, milletin taleplerini doğru dillendirmek ve muhalefeti zamanın ruhuyla debelenmeye bırakmak yeterli olacak. Çünkü, halk geleceğini kimin taşımaya ehil olduğunu görmek istiyor ve bu yapıldığında, mühendisliklerin daha net deşifre olacağı da farz edilebilir.
Muhalefet ortamı sertleştirmek, “Savaşı siz başlattınız” türünden kara propagandalarla dengeyi bozmak isteyecek. Cumhurbaşkanı'na saldıracaklar. Buradaki zorluk, milletin kendisine yumuşak, ama partilerine, liderlerine dönük saldırılara ise kararlı bir duruşu aynı anda beklemesi. Bu ayırım başarılmak zorunda. Aynı zorluk PKK'ya rehin olmamak ve devlet otoritesini görmek isteyen ama kendisini de kucaklayan bir tavır bekleyen Kürtler için de geçerli.
Bunu başardığımızda ülke adına bir 100 yıllık iş yapmış, muhalefeti de geri dönmek istedikleri eski Türkiye'den biraz daha uzaklaştırmış olacağız.
Alın size normalleşme.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019