Mehmet Acet
İran’ın Ankara Büyükelçiliği’nde görev yapan, üstlendiği misyon itibarıyla hem siyaset, hem de bölgesel konular üzerine yoğunlaşan bir isimle zaman zaman bir araya gelip ‘fikir teatisinde’ bulunuyoruz.
Aynı isim geçen gün yeniden ziyaretime geldi ve bu defa ağırlıklı olarak Fırat’ın doğusu bağlamında gelişen meseleleri konuştuk.
Bu vesileyle ‘’ tartışmaları, PKK/YPG’nin geleceği, İran ve Türkiye’nin birlikte neler yapabileceği gibi başlıklarda Tahran’ın yaklaşımına dair bir takım fikirler elde ettim.
İranlıların Türk muhataplarıyla konuşmalarında, Ankara’nın Kuzey Suriye politikasını etkilemeye dönük ‘Pırıltısı olan’ bir soru sorduklarını daha önceden biliyordum.
Soru şu:
“Sınırınızda Suriye devletini mi görmek istersiniz? Yoksa PKK’yı mı?”
Ziyaretime gelen İranlı yetkiliye bu sorudan yola çıkarak başka sorular sordum.
Böyle bir seçeneğin, Şam rejiminin PKK’yı gerekirse silah kullanarak devre dışı bırakması halinde denkleme girebileceğine dair kendi fikrimi dile getirdim.
O da bana, PKK/YPG ile Esed rejimi arasında yapılan, şu aşamada başarısızlıkla sonuçlanan görüşmelerden söz etti, rejimin YPG’nin federasyon, özerklik dahil taleplerini reddettiğini, ancak Kuzey Suriye’deki Kürtlere ‘koruma garantisi’ verme taahhüdünde bulunduğunu anlattı.
Ben de ‘koruma garantisi’ ile sınırlı olsa bile, YPG’nin varlığının Ankara’da kabul görmeyeceğine dair tahminimi ilettim.
Muhatabım, Amerika’nın bölgeden çekilmeyeceğini, çekilse bile bunu Türkiye’nin istediği bir formatta hayata geçirmeyeceğini söyledikten sonra bir öneride bulundu:
”Türkiye, Suriye, İran ve Irak’tan oluşan 4’lü bir yapı ile herkesin endişelerini giderebilecek bir formül bulunabilir.”
Sonuçta bizim işimiz, karar vermek değil, izlemek ve yorumlamak.
Görüldüğü kadarıyla Ankara, Fırat’ın doğusu bağlamında yönünü bu aralar daha çok Moskova ve Washington üzerinden belirleyerek ilerliyor.
Ama öyle ya da böyle, bu türden önerileri, Amerika’nın Türkiye’ye bir kere daha ‘kazık atması’ ihtimaline karşı akılda tutmak faydalı olabilir.
Sonuçta, Türkiye’nin İran ve Rusya ile işbirliğine giderek Astana sürecine yönelmesinin arka planında ABD’nin ‘suya götürüp susuz getirmesinin’ birinci derecede etkili olduğunu bilmeyen, anlamayan kalmamıştır herhalde.
Diğer yandan, ABD Başkanı Trump’ın çekilme kararı vermesi üzerine kartların yeniden karılmakta olduğu, Türkiye’nin bu defa avantajlı tarafa geçtiği, hareket ve pazarlık gücünün arttığı bir gerçek.
Bu meselelere biraz daha derinlemesine kafa yorduğunuzda ise, zihniniz şu türden bir soruya muhatap oluyor:
“Kürt kartı kimin elinde olacak?”
Bu soru, “Suriye Kürtlerinin hamisi kim olacak?”, “Suriye’nin kuzeydoğusunda kim düzen kuracak?” gibi ilave başka soruları da akla getiriyor.
Ankara açısından meselenin salt PKK/YPG tehdidini bertaraf etmekten ibaret olmadığını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın New York Times Gazetesi’ne yazdığı ve hayli ses getiren makalesinden anlamış olduk.
O makalenin toplamına dikkatlice baktığınız takdirde, Ankara’nın sadece YPG’nin Türkiye sınırlarından uzaklaştırılması bağlamında bir önermede bulunmadığı, ‘Suriye Kürtlerinin’ hamisi olmaya da “Varım” dediği anlaşılabiliyor.
Nüfus dağılımına göre adil bir şekilde temsil imkanı sunan yerel meclislerin oluşturulması, sağlık, altyapı, belediyecilik gibi hizmet alanlarında Türkiye’nin becerilerinin o bölgeye taşınması, çocuk yaşta zorla silah altına alınan Kürt çocuklarının aileleriyle kavuşturulması gibi öneriler, Kuzeydoğu Suriye’de barışçıl bir ‘Yaşam alanı’ oluşturmayı vadediyor.
Bu anlamda iç savaş çıkana kadar Kürtlere kimlik kartı bile vermeyen Şam rejiminin önerdiklerinden daha fazlasını Türkiye verebilir.
Bizim buralarda Ak Parti iktidarlarının, Tayyip Erdoğan’ın, asimilasyon politikalarına son vermiş olması, yine Erdoğan yönetiminin temel haklar ve demokratikleşme alanlarında attığı ve bugün de arkasında durduğu adımlar Suriyeli Kürtlerin geleceği için de bir referans olabilir.
Burası böyle ama, bu rolünü oynayıp barışçıl bir gelecek inşa etme talebi konusunda Ankara’nın müttefikinin olmadığı da görülebiliyor.
Bu noktada ağırlığını koymak, ağırlığını korumak gibi kavramlar daha bir değerli hale geliyor.
Olmazı göstermeden oluru elde etmenin zor olduğu bir denklem üzerinde kafa yoruyoruz.
Önümüzdeki 3-4 aylık zaman dilimi, bu anlamda çok önemli müzakerelere, pazarlıklara sahne olacak.
Bir satranç tahtası üzerinde herkes kendi hamlelerini yapıyor.
Sonraki, bir sonraki hamlelerin ne olabileceğini de öngörüp ona göre adım atanların kazançlı çıkacağı bir dönem yaklaşıyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
17.04.2021
20.07.2020
15.07.2020
24.06.2020
20.06.2020
13.06.2020
8.06.2020