Mehmet ALTAN
Toplumun büyük kesimi için yeni asgari ücretin hayati önem taşıdığı, talihsiz kuryeye çarpan cumhurbaşkanı oğlunun serbest bırakıldığı, yanlış yaptığı sorular doğru yaptığı sorulardan fazla olan öğrencilerin üniversiteye girebildiği, okullarda öğrenilen bilginin yaşama uygulanmasının sorgulandığı PİSA sınavlarında nal toplandığı, bir yılda 4 bin kişinin profesör yapıldığı bir ülkeyiz.
Bu saydıklarımdan bir tanesi bile bir toplumu alarma geçirecek önemde sorunlardır…
Ama ben sadece bugünün değil, geleceğin de yok edildiğinden endişeliyim.
Çünkü bir ülkenin evrensel kalitede üniversiteleri yok ise o ülkenin geleceği de yoktur.
15 Temmuz sonrası yargı ne durumda ise üniversiteler de aynı durumda bugün…
Çürüyor.
Bir ülkenin kendi yönetimi tarafından çökertilmesini izlemek ağır bir zulüm.
xxxxxxx
Halbuki mükemmele doğru hareket etmenin tüm reçeteleri mevcut.
Meselenin çözümü doğru dürüst üniversiteler kurmak, mesleğine ihanet etmeyecek, beyinsel onuru olan kadrolar yetiştirmek ise işe 42 yıldır “sivil” siyasetin ballı börekli olduğu 12 Eylül rejiminin ürünü YÖK ile başlamak lazım.
xxxxxxx
“YÖK’leme...
Binaların ve tüm araç-gereçlerin mülkiyet hakkına sahip misiniz?
Kredi alabilme yetkisine sahip misiniz?
Bütçenizi oluşturup öncelikleriniz doğrultusunda sarf edebiliyor musunuz?
Akademik yapıyı kendiniz belirliyor, ders programlarını kendiniz mi oluşturuyorsunuz?
Akademik personeli işe alma veya işine son verme yetkisi sizin mi?
Maaşları rahatlıkla belirliyor musunuz?
Üniversiteye alınacak yeni öğrenci sayısını saptayabiliyor musunuz?
Öğrenim ücretlerini tayin edebiliyor musunuz?
Eğer bu sorulara rahatlıkla anında ‘evet’ diyebiliyorsanız, siz özerk ve demokratik bir üniversitesiniz, eğer diyemiyorsanız, durum nafile.
Kime göre? OECD’nin 2003 yılındaki yukarıda sıralaya geldiğimiz kriterlerine göre...
Gelişmiş dünya, 2003 yılından beri özerklik kriterlerini somutlaştırırken biz 1982 Anayasasının üniversiteleri kışlalaştırma anlayışının esiri olmaya devam ediyoruz.
xxxxxx
Sadece OECD’i mi?
Avrupa Birliği de 1998 yılından beri Avrupa Yüksek Öğretim Alanı kurmak ve bu sistemi dünya çapında teşvik etmek için çırpınıp durmakta…
2010 yılına kadar hedefine varmayı planlamakta.
Avrupa’nın üniversite konusundaki çabalarını somutlaştıran bu atılımın adı ‘Bologna Süreci’ olarak biliniyor.
‘Bologna Kriterleri’ de bu sürecin hem yol haritası hem de pusulası.
Avrupa Yüksek Öğretim Alanı kurulduğunda ne olacak? Üniversitelerde güvenilir bir kalite güvencesi sağlanacak.
Üniversiteler uluslararası iş pazarlarında rahatlıkla istihdam edilebilir düzeyde öğrenci yetiştirecekAvrupa üniversiteleri arasında yüksek kalitede öğrenci ve akademisyen hareketliliği sağlanacak.
Kısacası üniversiteler dünyalaşacak...
Yerel bir mezrayı üniversite diye tedavüle sokmak mümkün olamayacak.
xxxxxx
Hem OECD Özerklik Kriterlerini hem de Bologna Sürecini hatırlatmamızın nedeni çok açık...
Çünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YÖK Başkanlığı’na Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı atadı.
Türkiye, siyasal bir toplum.
Bütün tartışmaları siyasi ve siyasal pozisyona göre.
Hatırlayın...
Türkiye’de büyük bir çoğunluğun ittifak ettiği nadir konulardan biri YÖK’ün kaldırılması idi.
Ama YÖK’ün kaldırılıp yerine Bologna Kriterleri ve OECD’nin somutlaştırdığı özerklik anlayışı ikame edilmediği için konu ayağa düşüp tuz buz oldu.
İlkesel bir tartışma buharlaştı, siyasal bir çatışma kreşendo çizerek süregeldi.
Halbuki, üniversite konusu doğrudan akademik bir konu.
xxxxxx
Türkiye yeryüzü standartlarında üretim yapabilecek özerk ve demokratik bir üniversite istiyorsa yapılması gereken çok açık...
Yukarıdaki kriterleri uygulamak bunun için yeterli.
Tabii bir de Türkiye’deki akademik performansa tavan yaptıracak bir İrlanda örneği var.
İrlanda, Bologna Kriterleri’ni başarıyla uygulayan en birinci ülke.
Gene muhakkak ki tartışma gündemimizde olması gereken bir başka örnek de İngiltere.
Tony Blair 2006’da yürürlüğe koyduğu yeni üniversite reformu ile ülkesindeki sosyal adaletsizlikleri yok etmek, fakir doğanın fakir öldüğü bir kaderi, yeni üniversite reformu ile ortadan kaldırmayı amaçladı.
xxxxxxx
Türkiye, yeryüzünün aranışlarına maalesef fazla bigane kalıyor.
Yeryüzü daha ileri bir noktaya ilerlerken, Türkiye’nin sağırlığı artıyor.
Neden?
Çünkü gelişmiş ülkelerde öğretim kurumlarında etkin rol oynayanlar yüksek standartlardaki beyinler iken, bizde ağır basan memurluk zihniyeti oluyor.
Lisedeki öğretmenlerin gerçek birer entelektüel düzeyine ulaştığı, evrensel standartlarda bilim adamlarının egemen olduğu bir Türkiye’de YÖK kurulabilir miydi?
YÖK devam edebilir miydi?
YÖK’ün varlığı yerine YÖK’ün siyasası mı tartışılırdı?
YÖK, bilimi bir yana koyarak, Cumhuriyeti koruyup kollamayı asli işi haline getirir miydi?
Bilim olmayan bir Cumhuriyet işe yararmış gibi...
xxxxxxx
Umarız yeni atamayla YÖK’ün gündeme gelmesi, evrensel bir üniversite anlayışının da ne olduğunun tartışılmasına yol açar.
Üniversite insanoğlunun evrensel düzeydeki beyinsel faaliyetinin billurlaştığı kurumun adıdır.
Türkiye böyle bir yapılanmayı başaracak mı? Başaramayacak mı?
Gerisi laf-ı güzaf...
Gerisi Yök’lemedir.”
xxxxxx
Yazıyı tam 16 yıl önce bugün yazmışım.
11 Aralık 2007’de.
Yapılacak her şey taa o zamandan belliyken 16 yılı çöpe attılar.
Siyasal iktidar üniversiteleri evrensel kalitede, özerk bir hale getireceğine kendi niteliksiz arka bahçesi haline dönüştürdü.
Bir ülkeye, bir topluma ve geleceğe yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmış oldu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025
23.07.2025