Mehmet ALTAN
12 Eylül 2018 günü yayımlanan “Kapanmayan Makas” başlıklı yazımın son cümlesi şöyleydi:
“Yayınlar arttıkça yönetimin baskısı da şiddetlendi.”
Aslında bu cümle Yeni Osmanlılar ve daha sonrasında Jön Türkler dönemi içindi.
Ama şimdi kendi de yasaklanan, kullanıcıları tarafından ortaklaşa olarak birçok dilde hazırlanan, özgür, bağımsız, ücretsiz, reklamsız, kâr amacı gütmeyen bir internet ansiklopedisi olan Vikipedi, Türkiye’deki sansürü bütün zamanlara yayılmış bir dönem dökümüyle özetliyor:
1-Erken Dönem
2-İttihat ve Terakki Dönemi
3-Kurtuluş Savaşı Dönemi
4-Takrir-i Sükûn Dönemi.
5-Millî Matbuat Dönemi
6-Demokrat Parti Dönemi
7-1960’lı ve 1970’li yıllar
8-1980’lı ve 1990’lı yıllar
9-2000’ler ve sonrası…
Vikipedi’nin sürekli eklemeler ve değişiklikler yapıldığı için hiçbir zaman tamamlanmayacağı varsayılır. Ama Türkiye’deki sansür maddesinin tüm zamanlara yayılması bu özellikten dolayı değil, gerçekten baskının hiç bitmemesinden.
Nitekim Sınır Tanımayan Gazeteciler’in 2017 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke arasında 155’inci sırada yer alıyor.
Ve maalesef Vikipedi’nin yasaklı olma nedenlerinden birinin de “Türkiye’de sansür” maddesi gibi maddeleri güncellemek istemesinden kaynaklandığı biliniyor.
***
II. Abdülhamid Dönemi’ni kapatmadan önce Vikipedi’nin ‘erken dönem’ olarak nitelediği dönemi daha evvel hikâye etmiş olmama rağmen hatırlatma babında derli toplu bir şekilde yeniden özetleyeyim:
İlk basın yasağı henüz muhalif bir yayımın olmadığı 1857 yılında çıkarılan Matbuat Nizamnâmesi ile getirildi. Bu kanun, izinsiz matbaa açanlara, Osmanlı tebaası aleyhinde yayım yapanlara hapis, para ve matbaa kapama cezası öngörmekteydi.
Muhalif gazeteleri takiben, 1864 yılında yeni bir Matbuat Nizamnâmesi yayımlanarak hükümetten izin almadan gazete çıkarmak, resmî yazıları yayımlamamak, iç güvenliği bozmaya yönelik kışkırtıcı yayımlarda bulunmak, genel adap ve ahlaka aykırı yayım yapmak, padişaha saldırı sayılabilecek yazılar yazmak, dost devlet liderlerine dokunan söz ve deyimler kullanmak, devlet memurları ve yabancı diplomatları kötülemek gibi suçlar yasaklandı.
Nizamname, Fransa’da III. Napolyon zamanında hazırlanan 1852 tarihli Basın Kanunu’nun temel hükümlerini almıştı. 1909 tarihli Matbuat Kanunu’na kadar yürürlükte kaldı.
***
II. Abdülhamid dönemi sansür uygulamalarının temel dayanağı olan Matbuat Nizamnamesi Osmanlı yönetimine yeterli gelmeyince, 17 Mart 1867 tarihli “Âli Kararname” ile basına karşı alınacak tedbirler ve uygulanacak cezalar daha da keskinleşti. Baskı daha da şiddetlendi. Gazeteler kapatıldı, aydınlar da sürgünlere yollandı. 11 Mayıs 1876 tarihli bir kararname ile de sansür ilk kez resmîleşti ve gazetelerin matbaada basılmadan evvel denetlenmesi usulü getirildi.
Kararnameler uygulanmaya başlandığında Sultan Abdülaziz tahtan indirilerek yerine V. Murad geçirilmişti. V. Murad’ın üç aylık saltanatından sonra II. Abdülhamid Kanun-i Esasiye’yi ilan edeceği vaadiyle tahta çıkarıldı, kısa bir süre sonra da Meşrutiyet ilan edildi.
***
Daha evvel de genişçe vurguladığım gibi 23 Aralık 1876 tarihinde ilan edilen Kanun-i Esasiye’nin 12. maddesinde “matbuat kanun dairesinde serbesttir” hükmü yer almaktaydı. Bu kanunlar Matbuat Nizamnamesi ile Âli Kararname’ydi.
Özetle basın özgürlüğü gerçek olamayacaktı.
Meşrutî idare basına serbestlik getirmiş gibi göründü ama çok kısa bir süre içinde sansür tüm haşmetiyle geri döndü.
II. Abdülhamid döneminde 1864 tarihli Matbuat Nizamnamesi hep yürürlükte kaldı.
Bir ara 1857 tarihli Matbaa Nizamnamesi yürürlükten kaldırılarak 22 Ocak 1888 tarihli Matbaalar Nizamnamesi hazırlandı.
***
Abdülaziz’in tahttan indirildiği 30 Mayıs 1876 tarihinden itibaren basına uygulanan yasak ve sansürler hafifledi ancak 93 Harbi’nin başladığı 23 Nisan 1877 tarihinden itibaren başlayan II. Abdülhamid’in istibdat dönemiyle basına yapılan takibat daha da kuvvetlendi.
Eylül 1877’de çıkarılan sıkıyönetim kararnamesine dayanılarak birçok gazeteci sürgün edildi, ilk kez sansür kurulu oluşturuldu.
Politik yayımların ağır sansüre maruz kaldığı bu dönemde gazeteler ağırlıklı olarak teknik, bilimsel ve edebi konular içermekteydi.
***
Daha sonra 1888 tarihli Matbaalar Nizamnamesi de yürürlükten kaldırılarak, 19 Aralık 1894 tarihli Matbaalar ve Kitapçılar Hakkında Yeni Bir Nizamname, 29 Temmuz 1909 tarihli Matbaalar Kanunu’na kadar yürürlükte kaldı.
Bu bürokratik hukuksal kronolojinin tek bir uygulaması vardı: Baskı, sansür, zulüm. Gazetelere uygulanan sansürler, Saray’a yaltaklanan gazete sahipleri, onların yalvarışları, Abdülhamid’in gazetelere örtülü ödenekten yaptığı maddi yardımlar, yasaklanıp yakılan kitaplar; kısacası bildik, hep bildik şeyler…
Öyle ki, bu sert denetleme ortamında devletin kendi gazetesi olan Takvim-i Vekayi dahi 1879 yılında bir dizgi yanlışı nedeniyle kapatılmış, 1891’de yeniden çıkmaya başlasa da 1892’de aynı sebeple tekrar kapatılmıştır.
***
Bizim hikâyemiz, Avrupa’nın dibinde Avrupa’nın felsefede, sanatta, bilimde, teknolojide yaşadıklarına ortak olamamış bir toplumun acıklı hikâyesi.
Düşünün ki bizde ilk “gerçek” gazete çıktığında Avrupa, Adam Smith’in, Descartes’ın, Galileo’nun, Newton’un eserlerini fikir dağarcığına katmış, buhar makinesini bulmuş, okyanus ötesi seferlerine başlamıştı.
Modern tarıma geçmiş, madencilikte, sanayide büyük atılımlar gerçekleştirmişti.
Bizde ise tek derdi iktidarda kalmak olan yöneticiler yasaklarla, baskılarla her türlü fikirsel gelişimi ezmişlerdi.
İyi niyetli aydınlar ise sorunun temelini görememiş ve büyük kitlelerle ilişki kuramamıştı.
Bunun sonucunda iyi niyetli mücadeleler bile kısıtlı sayıdaki okur-yazarlar arasındaki bir iktidar kavgasına dönüşmüştü.
Üstelik padişahı devirmeyi başaranlar bile İttihatçılar örneğinde olduğu gibi baskıları artırarak sürdürmüşlerdi.
Zaman geçmiş, devran dönmüş ama baskı hiç bitmemişti.
***
Sadece basın tarihi üzerinden baktığımızda bile manzara açıkça görülüyor.
Yönetenler yönetemiyor, baskı hiç bitmiyor, gelişmiş dünyayla makas açıldıkça açılıyor.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları


























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025