Mehmet ALTAN
Geçen haftaki, denizaltı dronlarından da söz ettiğim “Silivri Notları: Peçete Notlarında 21. Yüzyıl” başlıklı yazıda, “Çeşitli zamanlarda üzerine notlar aldığım peçeteler çoğaldı, bir raf temizliği yaparak, o notları kalıcı kâğıtlara aktarmak gereği doğdu” diye yazmıştım…
***
Baktım peçete notları az buz değilmiş, 12 Nisan 2018’de aldığım notlar daha da uzunmuş:
2017 yılını tümden Silivri betonuna gömdük. 2018 yılı benim için 11 Ocak’taki Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu kararıyla hızlı başladı.
Dava dosyasına giren en son delili de inceleyen Yüksek Mahkeme, ‘bu delillere göre gözaltına bile alınamayacağıma’ karar verdi. Ben ise 20 aydır cezaevinde idim.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu temel hak ve özgürlükler üzerinden üç ayrı anayasal hak ihlalini tespit etti;
1-) Özgürlük hakkım ihlal edilmişti.
2-) Hukuk düzeninin sağladığı ‘hukuk güvenliği’ ihlal edilmişti.
3-) Düşünce, ifade, basın özgürlüğümün üzerine de benzin dökülmüştü.
Anayasa’nın 153. maddesi gereği, bu ihlallerin derhal giderilmesi ve tahliye edilmem gerekiyordu.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın teşvikiyle, İstanbul 26. Ağır Ceza ve 27. Ağır Ceza Mahkemeleri’nin ikişer üyesi marifetiyle Anayasa çiğnendi ve ben zorla içerde tutulmaya devam edildim.
Hâlâ da Anayasa boğazlanarak zorbalıkla içerde tutulmaya devam ediliyorum.
Kendi anayasasını yok sayan bir devlet, bir hükümet ve mahkemelerin hukuksuzluğunun egemen olduğu bir dönemi nasıl tanımlamak lazım?
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Anayasa Mahkemesi ve dolayısıyla Anayasa’nın 153. maddesi yok sayılınca, Türkiye ‘hukukun üstünlüğü’ ve ‘hukuk devleti’ kavramlarının suya düştüğüne kanaat getirdi ve Türkiye’nin notunun düşürülme nedenlerine bunu da ekledi.
***
Bir peçete üzerine, Anayasa’yı yok sayan sanki bu zevat değilmiş gibi, PYD eski Başkanı Salih Müslüm’ün, Çekya Mahkemesi tarafından serbest bırakılması ertesinde söylediklerini kısaca not etmişim, herhalde bunu gülerek yapmışımdır.
Benimle ilgili sesi soluğu çıkmayan, olayları pasif bir seyirci olarak seyreden Adalet Bakanı, “Bu kararı tanımıyor, muhatabımızdan telafisini bekliyoruz,” diyordu.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Anayasa emirlerini dinlemeyen ve benimle ilgili olarak Anayasa’nın 153. maddesini çiğneyerek, anayasal suç işleyen iki üyesi için bu kadarını bile söylememişti.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun, benim ‘gözaltına’ bile alınamayacağımı saptayarak, Anayasa’nın 19., 26. ve 28. maddelerinin ihlal edildiğini hüküm altına aldığı kararından devlet adına mahcubiyet çıkarıp, ihlalin giderilmesi için harekete geçileceğini belirtmesi gereken eski Adalet Bakanı, şimdiki Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, sabahın 07:30’unda tweet atarak, Anayasa Mahkemesi’nin “beraat veremeyeceğini” söylemişti.
Siyasi çarpıtma ve pişkinlik bu olmalı. Çünkü Anayasa Mahkemesi “beraat” değil “ihlal” kararı vermişti. Anayasa’ya uyarak ihlalden özür dilemek ve bunu onarmak yerine, bunu “beraat” olarak yorumlamak belki bir taşra siyasetçi kurnazlığı sayılabilse de siyasal ahlak açısından irkilerek izlenen bir durumdu.
Aşırı pişkin bu tavrın sahibi, Çekya Mahkemesi kararı için ise, “Teröre destektir” demekteydi…
Ülkende Anayasa’yı yok sayınca, başkası için eleştiri yapmanın güldürücü etkisi dışında nasıl bir hükmü olabilirdi ki?
Bir diğer Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu ise Anayasa Mahkemesi Genel Kurul Kararı için “hukuku ayaklar altına alan bir skandal karar” buyurmuştu.
Peki ya Anayasa’nın 153. maddesini yok sayan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi iki üyesi ne yapmıştı? İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi iki üyesi ne yapmıştı?
Sonuç olarak beni muhteşem bir zorbalıkla bırakmadılar.
Bu da yeni bir anayasal suç, bir hak ihlaliydi. Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum. Anayasa Mahkemesi 2018 yılındaki 2620 numaralı bu başvurumu 9 Ocak 2020 tarihinde karara bağladı ve beni bırakmayan dört hâkimin Anayasa’yı çiğnediğine ve benim anayasal hakkımı gasp ettiğine karar verdi.
https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/2620?BasvuruAdi=MEHMET+HASAN+ALTAN
Bu anayasa ve hukuk dışına çıkan mahkemelere yönelik bir uyarıdır. Şimdi hâlâ hukuk istemeyen bir zorba zihniyet yok saymaya ve görmezden gelmeye çalışsa da gayrı meşruluğun hesabı sorulduğunda çok önemli olduğu daha fazla anlaşılacaktır.
Gel gör ki Hâkim ve Savcılar Kurulu bu dört hâkim için soruşturmaya gerek olmadığına karar verdi, şimdi bu karara da itirazımızı eğer bir gün görüşürlerse ne karar vereceklerini merak ediyorum.
Sürekli Anayasa’yı çiğneyen bir yürütme erki ve bu yetki gaspına ses çıkarmayan yargı organı ile karşı karşıyayız.
Türkiye’nin bir Anayasa’sı var mı, yoksa bu yönetenlerin paspası mı, merak eder hâle geldim.
***
Peçete notlarım şöyle devam ediyor:
Mevcut dosyanın en son hâli üzerinden Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun ‘göz altına bile alınamayacağıma karar vermesine rağmen, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Şubat 2018 sonunda beni ‘cebir ve şiddet’ kullanarak ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına’ mahkûm edebildi.
Silivri’deki Şubat 2018 ayını tüm bu gelişmeler yuttu.
***
20 Mart 2018’de ise AİHM kararı geldi. AYM kararını teyit ediyor, benim hak ihlallerimin altını çiziyor, yerel mahkemenin beni salıvermeyen kararının geçersizliğini hükme bağlıyordu.
Siyasal iktidar kılını bile kıpırdatmadı ama AİHM kararı da Türkiye’de yeni güncel bir depreme yol açtı.
22 Mart tarihli bir peçete notum var:
- AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Elitaş’ın 21 Mart’ta CNN’de Şirin Payzın’a söyledikleri…
- Bir gün sonra 22 Mart’ta ise Kemal Kılıçdaroğlu gene CNN’de Şirin Payzın’ın programında ta başlangıcından beri yaptığı gibi “hakkı, hukuku ve adaleti” savunmuş.
- Gene aynı gün Yeni Asya, AİHM kararını manşete çıkarmış.
Mart 2018 de bu hengâme içinde tükenip gitti...
***
Türkiye’nin en Yüksek Mahkemesi Anayasa Mahkemesi ile Avrupa’nın en Yüksek Mahkemesi AİHM suçsuzluğumu kayıt altına alan kararları vermiş olsa da, hapiste yatmaya devam ederken ve Türkiye’nin kendi Anayasa’sına saygı göstermesini beklerken Nisan geldi.
Nisan’ın müjdecisi sadece bir gün görünüp sonra kaybolan minik salyangoz ile gökyüzü ile aramızdaki avlu üzerindeki tellerde ötmeye başlayan kuşlar oldu.
Nisan 2018 yürüyor, bakalım nereye doğru?
Bu sorunun ardından 12 Nisan notları son bir cümleyle bitiyor:
Yeni peçete notlarımda göreceğiz...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025