Mehmet TIRAŞ
Suriye iç savaşından sonra Esed’in en kısa zamanda gideceğini hesaplayan Erdoğan Esed ile köprüleri attı ve bütün diplomatik ilişkisini kesip üç beş ay sonra Esed’in gideceğini tahmin ediyordu ama umduğu dağlara kar yağdı.
Ve hiç beklemediği hatta rüyasında görse inanmayacağı bir durumla karşılaştı ve Suriye sınırımızdaki PKK’nın Suriye silahlı kolu PYD’in Kürtlerin Esed ile anlaşarak Kürtlerin yaşadığı bölgeye hakimiyet kurmaları her şeyi alt –üst etti..Önce Suriyeli Kürtlerin özerklik ilanına müsaade etmeyeceklerini söyledi Ankara ama atıp tutmaları bir işe yaramayınca geri adım atmaya başladılar. Ankara’yı bir telaş bastı apar topar PYD’in eş başkanı Salim Müslim’i Erdoğan hükümeti Türkiye’ye davet etti ve resmi görüşmeler yaptılar MİT ve üst düzey Dışişleri bürokratlarıyla iki gün İstanbul’da ve Suriye Kürtlerinin özerk statü ilanını da normal karşıladıklarını beyan ediyorlardı.
PYD’lideri Salim Müslim ile AKP hükümeti arasında arabuluculuk görevini Abdullah Öcalan’ın sağladığı çok yaygın bir kanı ve hükümet tarafından da bu haberler yalanlanmadı.
Bir devlet adamı gibi ülkeler arasında rol oynayan bir siyasi lideri artık ceza evinde tutmanın bir esprisi yok,tutarsanız adama gülerler.PKK’nnı Suriye deki silahlı koluyla diplomatik görüşmeler yapacaksınız,Öcalan’ı ise terör örgütünün başı diye ceza evinden tutmanın bir mantığı var mı?
Artık Öcalan için devlet,en kısa zamanda ceza evi koşullarını değiştirmesi ön plana çıkmış ertelenmesi de imkansız gözüküyor, gelen mesajlarda bu doğrultuda Öcalan’dan.
Öcalan, ben artık sürece daha saydam bir ortamda müdahale etmeliyim diyor,bunu İmrallıya gidip gelen en kıdemli heyetin başı ve BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş her uzatılan mikrofona ve kameraya yüksek sesle dillendiriyor, bizim İmrallıdaki görüşmelerimizde benim ortamım değişmezse süreçten çekileceğini söylüyor.
Nerden nereye eğer bundan daha aylar önce PYD’in liderini yakalasaydı bizim devlet,Erdoğan hemen bir basın toplantısı yapar, el gölgesiyle devreye yandaş medyada canlı yayına geçer terör örgütünün Suriye kolunun sözde lideri elimizde, diye cavcavlı sözlerle hamaset yaparak devam eder,AKP’nin dalkavuk medyası da ne allayıp pullardı bu haberi ama şimdi süt dökmüş kedi gibi.
Biz demiştik sözü sevimsiz bir söz ama Suriye’de iç savaş başladıktan sonra PKK bir taşla iki kuş değil,üç-dört kuş vurmaya başladı dedik; ama onların çok bilmiş dalkavuk tetikçi yazarları var ya,PKK bitiyor,tükeniyor son çırpınışları her şey bizim kontrolümüzde gidiyor,gibi gerçekle örtüşmeyen savunma refleksli çıkışlar içeren,kendini haklı çıkartan yazıları ,yaşamın realitesi karşısında buharlaştı.Sahi siz ne yazmıştınız Orta doğudaki gelişmeler ve Kürt sorunu üzerine bir çıkartın da bir okuyalım.Çok merak ediyorum şahsen Yaşar Yakış’ın tarihi açıklamalarını okuyan yandaş,besleme,yaftalamacı yazarları ne diyecekler acaba?
AKP’nin kurucularından ve hükümetinin ilk dışişleri bakanı Yaşar Yakış ‘ın açıklamaları yüzlerine bir tokat gibi yapışıyor.
Türkiye de bir Kürt sorunu var bu sorun çözülmedikçe ülkenin önünü açmak ve demokratikleşme de adım atmak g imkansız dendikçe;bizim Başbakan Kürt sorunu yok Kürt kardeşleirmin sorunu var,diye tepki gösterir Kürt sorununu terör sorunu diye yorumladı yıllarca.
Meğer daha AKP’nin ilk kuruş yıllarında Kürt sorununun ötesinde ileride bağımsız Kürt devletinin ortaya çıkacağı tartışılmış AKP içinde de bizden gizlerlermiş.
Bu görüşü 29 Temmuz 2013 tarihinde Taraf gazetesinde Tuğba Tekerek’e tam sayfa bir mülakat veren;AKP’nin kurucularından ve AKP hükümetini ilk Dışişleri Bakanlığı yapmış deneyimli eski diplomat Yaşar yakış’ın açıklamalarından öğreniyoruz.Yaşar Yakış’ın AKJP’den neden koptuğu da anlaşılıyor bu röportajda.
Bu röportajı okumayanlar büyük bir bilgi eksikliğini hissederler, ya gazeteyi bulsunlar ya da hemen internete girip okumalarını hararetle tavsiye ederim.
Tuğba Tekerek soruyor;Suriye de Kürt bölgesi kurulması yolunda atılan adımlar sizin için sürpriz miydi?
Yakış:
“Hayır değildi.Kürtler dünyada devleti olmayan en büyük halk diye anılıyor,dört ayrı ülkeye dağılmış,40 milyona yakın nüfuslarının olduğu söyleniyor.Ben eskiden beri er geç bağımsız Kürdistan istikametinde yollarına devam edeceklerini düşünüyorum.”
Türkiye öngöremedi mi Suriye’de bir Kürt oluşumu sorusuna?
Yakış:
“Öngörmüş olduğunu tahmin ediyorum ama olay yabancı bir ülkede cereyan ediyor.Türkiye’nin oraya müdahale etmesinin sınırları var.”
Yakış ben bir(Parti içindediyor) Kürt devleti kurulacak dediğim de, ağbi Kürtler dağınık nerden kuracaklar diyorlardı, şimdi AKP’de çok önemli yerde bulunanlar..Bir başka tezi Yakış’ın üstünde durulması açısından eğer Suriye ye girersek geri dönemeyiz,diyerek de tehlikeye dikkat çekiyor.Yakış’ın bir başka özelliği ise 12 yıl Suriye,Mısır ve Suudi Arabistan diplomatlık yapması ve Arapça bilmesi ayrı bir önem taşıyor görüşleri ve öngörüsü açısından.
Bu röportaj o kadar sade ve duru ki; Erdoğan’ın ve hükümetini bu kadar öngörüsüz olmasına insanın inanası gelmiyor ama geldiğimiz nokta da her şeyi gösteriyor.Derler ya, burnunun ucunu göremiyor deyimi tam bizim hükümet için söylenmiş söz.
Başbakanın ve kabinesinin demek ne kadar doğru,Erdoğan demek daha inandırıcı çünkü; bir Başbakan var bir de Erdoğan var ülke yönetiminde söz sahibi olan ve karar veren..Başka bir bakanın ve belediye başkanının konuşmasının bir anlamı yok;bunu Gezi direnişinde de gördük ne içişleri bakanı, ne de İstanbul Büyük Şehir belediye başkanı geri planda kaldı bütün sorunlara Erdoğan muhatap oldu!.Ama dış politika böyle değil,yüzde 50’nin oyu ile başarı elde edilmiyor,meydanlara on binleri yığmakla da sorun çözülmüyor, iftar sofralarında din üzerinden özgürlükleri tanımlamanızın da hiç geçerliliği yok.
Dış politika ideolojilerin,dinlerin ve mezheplerin boğulduğu bir alan olarak daha net gözüküyor küreselleşen dünyada.
Bu kadar tek adamlığa oynar nobran bir mantıkla ülkeyi yönetmeye kalkarsanız, geldiğiniz sonuca da katlanacaksınız ama yalnız Başbakan sonuca katlanmayacak ülke olarak hepimiz bedel ödeyeceğiz,sınırımızda ki iç savaşın bize sıçramayacağının garantisini veren var mı?
Artık Abdullah Öcalan’ın tahliyesi kaçınılamaz oldu biran önce, Öcalan normal bir ceza evine mi çıkartılır yoksa ev hapsine mi alınır, bu sürecin getirdiği ve koşulların dayattığı bir sonuç iç barışın sağlanması açısından.
Öcalan ile ben görüşmüyorum devletin istihbarat birimleri görüşüyor,devlet bunları yapar gibi inandırıcı olmayan sözlerini bir anlamı kalmadı artık.
Abdullah Öcalan size ara buluculuk yapıp örgütünün Suriye silahlı kolu olan PYD eş başkanıyla görüştürecek, kendisi de içeride hücrede hapis yatacak.Bunun bir inandırıcılığı olabilir mi?
Bu gelişmeler sonucundan daha da sürpriz sonuçlara hazırlıklı olalım,Orta doğuda daha gün doğmadan neler doğar,kaç devlet kurulacak ve biz kaç komşulu bir ülke olacağız.
Bizim görüşlerimiz ve öngörülerimiz uç bir yazı gibi okunabilir ama süreci ve gelişmeleri yakından takip edenler için makul bir görüştür.
Abdullah Öcalan’ı koşullar sadece Türkiye’deki Kürtlerin değil, Mezopotamya havzasındaki Kürtlerin en önemli aktörü olarak öne çıkartmış durumda.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025