Merve Şebnem Oruç
Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ani bir kararla erkene alınması sonrası, seçim öncesi stratejisini zamana yaymış olan muhalefet partileri cephesinde hareketli günler yaşanıyor. Parlamento seçimlerine yönelik ittifak senaryoları gibi muhalefet partilerinin cumhurbaşkanı adayları da henüz kesinleşmiş değil. Medyaya yansıyan görüşme trafikleriyle dikkatleri üzerlerine çeken CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin ortak bir adayla çıkıp çıkmayacakları konusu da aynı şekilde hala netleşmedi.
Ancak ilk defa 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adının ortak aday olarak bu kadar sık zikredilmeye başlandı. Önceden böyle bir olasılığa ihtimal vermeyenler bile bu yeni gelişmeyi değerlendirmeye başladı. Doğruya doğru, eski Cumhurbaşkanı ve Ak Parti kurucusu Gül’ün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rakip olması durumunda, çok farklı bir yarış izleyeceğiz iki ay sonra.
Medyaya yansıyan görüşme trafiğine ve özenle seçilen kelimelerle kurulan cümlelerin satır aralarına bakıldığında, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Saadet Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak göstereceği Abdullah Gül’ü destekleme fikrine hiç de uzak olmadığı fark ediliyor. En azından birinci turda Merak Akşener’in kendi cumhurbaşkanı adayları olmasını İyi Parti’ninse, CHP’den 15 vekil transferi sonrasında dahi, bu konuda direttiği ve henüz ikna edilemediği anlaşılıyor. Muhtemelen Abdullah Gül, muhalefetin tek adayı olarak yarışa girmek istiyor; Akşener ise buna karşılık, Gül’ün seçilmesi durumunda bakanlık, cumhurbaşkanı yardımcılığı ve benzeri bir takım kazanımlar için pazarlık yapıyor. Öte yandan, her ne kadar Akşener kamuoyu önünde İyi Parti’nin oy oranının, parlamento seçimlerindeki %10 barajını geçmeye “yeter de artar” oranlarda olduğunu iddia etse de, ilk defa girecekleri seçimlerde meclis dışı kalmamak ve işi garantiye almak adına, en azından parlamento seçimlerine girerken bir ittifak yapmak zorunda. Bunu, Kılıçdaroğlu’nun “15 vekil” kıyağından sonra CHP’yle yapması muhtemel. Kılıçdaroğlu’nun ise, her ne kadar parti içinden kamuoyuna yansıyan farklı sesler yükseliyor olsa da, Saadet Partisi’yle parlamento seçimlerinde ittifak ederek meclis çoğunluğunu Cumhur ittifakının elinden almaya da, Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ü desteklemeye de fazlasıyla niyetli olduğu anlaşılıyor. Ama bazı CHP’lilerin Kılıçdaroğlu’nun aksine bu seçimi Ak Parti’ye karşı bir ‘ölüm kalım’ mücadelesi gibi görmediği de fark ediliyor.
“Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak çıksın, kendi aday olsun,” ya da “Gül aday olursa Erdoğan’a oy veririm,” türü çıkışlar yapan Muharrem İnce gibi CHP’li vekillerin tavrının, Genel Başkan’a karşı parti içinde muhalefet etmeleriyle alakalı olduğu çok açık. Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olursa kazanamayacağının farkında olarak bu baskıyı yapanlar, Genel Başkan’ın Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda, milletvekili adayı olamayacak olmasından faydalanıp kendisini meclis dışı bırakma, böylelikle Kemal Bey’e seçim sonrası partinin genel başkanlığını da kaybettirme peşinde. Yani İnce gibi düşünen CHP’lilerin 16 Nisan referandumu sonrası ilk seçimdeki öncelikli kaygısı, Ak Parti-MHP ittifakına karşı kazanmak değil, parti içinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu alt etmek gibi görünüyor.
Partinin Saadet Partisi’yle ittifak yaparak ya da Abdullah Gül’ün adaylığını destekleyerek solcu, Kemalist, ulusalcı, laik çizgisinden tamamen kopacağını düşünen bazı CHP’lilerin de sosyal medya üzerinden isyan ettiklerine şahit oluyoruz bir süredir. Örneğin CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Gül’ün ortak adaylığı için “Tartışmaya gerek yok. Bizim ve tabanımız için yok hükmündedir,” diyerek dikkatleri üstüne çekti bir kaç gün önce.
Aslında şöyle özetleyebiliriz: CHP 16 Nisan 2017 Anayasa referandumunun Türkiye’de siyaset yapma biçimini önemli ölçüde değiştireceği, değişime direnenin ayakta kalamayacağı öngörülerinin hızla gerçekleşmeye başlaması ve köhnemiş ideolojik temellere dayandırdığı varlığını tehdit etmesi durumuyla karşı karşıya. Eski kodlarına bağlı kalır ve “Sandık sadece İzmir’de kuruluyor” gibi Türkiye gerçeklerinden uzak bir anlayışla seçimlere girerse, yeni sistemde hiçbir iddiası kalmayacak. Değişirse ve 2014 genel seçimlerinde MHP’yle ortaklaşa çatı aday olarak gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu profilinin çıtasını Milli Görüş kökenli ve Ak Parti’nin kurucularından Abdullah Gül’e kadar çıkarırsa da, artık bildiğimiz CHP olmayacak. Partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkıp yönetime talip olursa kazanamayıp meclis dışı kalacak; aday olmaz ve yerine Gül gibi muhafazakar kimlikte, vakti zamanında Cumhurbaşkanlığına karşı çıktığı birini aday gösterirse eski CHP’den geriye eser kalmayacak.
Aslında 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali gerçekleşmese dahi, muhalefetin mevcut durumda Erdoğan’a en güçlü alternatif olarak Gül’ü görüyor olması bile Türkiye’de siyasetin çoktan değiştiğini gösteriyor. Bu da aşağı yukarı 10 yıldır yapılan “Türkiye’de muhalefet bu kafayla giderse Ak Parti en sonunda kendi muhalefetini kendi doğuracak,” analizlerini doğruluyor. Abdullah Gül’ün muhalefetin ortak adayı olması durumunda “Kimler kimlerle beraber” yorumları yapılabilir. Özellikle, yıllar önce televizyon ekranlarında yaptığı programlarda namaz kılan öğrencileri terörist gibi göstermekten çekinmeyen Uğur Dündar’ın bu hafta Gül’ün de katıldığı Erbakan’ı anma gecesinde arz-ı endam etmesinden sonra bu oldukça doğaldır.
Ancak çok değil iki yıl öncesine kadar iktidar partisine edilmedik söz bırakmayan MHP’nin de bir gün gelip AK Parti’yle ittifak edebileceğini düşünmezdik. Daha da ötesi, 15 Temmuz sonrası MHP’den AK Parti’ye yaklaştığı için ayrılan İyi Partililer bile, tabanları daha ziyade ulusalcı-milliyetçi çizgide olsa bile, bugün iddia sahibi olabilmek için Saadet Partisi gibi muhafazakar kodları ağır basan bir partiyle temas kurmak zorunda.
Uzun lafın kısası, artık Türkiye’de muhafazakar kesimi hiçe sayan bir siyaset anlayışının yeri yok, iktidar olabilme ihtimali hiç yok. Gündelik siyasetin yoğunluğundan görülmesi zor olsa da, yeni Türkiye’de yeni siyasetin temelleri çoktan atılmış durumda. Tüm bu ‘garip’likler bu değişime işaret ediyor.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018