Mesut YEĞEN
PKK’nin çatışmaya geri dönmesini de YDG-H’nin hendek siyasetini de yanlış bulanlardanım. Zannımca, PKK 7 Haziran öncesinde gösterdiği çatışmaya dönmemek basiretini, 7 Haziran’dan sonra da devam ettirebilirdi. İki de basit gerekçem var böyle düşünmek için. İlkin, çözüm süreci ve Türkiye siyaseti Kürd meselesinde bir şeyleri değiştirmeye halen imkan verir durumdaydı. Hele de 7 Haziran sonuçlarının ardından. İkincisi, Türkiye’nin Ortadoğu ve Suriye siyasetini NATO çizgisine çekmesinin ardından PKK Rojava’da başat aktör olmaya devam edebilirdi, nitekim bugüne kadar da olmaya devam etti. Ancak belli ki PKK durumu böyle okumadı ve devletin PKK’nin Türkiye ve Rojava’daki yerini sınırlamak amacıyla yaptığı büyük Suriye siyaseti değişikliğiyle ancak çatışmaya dönerek ve çatışmayı şehirlere taşıyarak baş edebileceğini düşündü. Oysa, yine zannımca, hem Rojava’da hem de Türkiye’de daha az PKK-merkezli bir pozisyon almak, Kürd meselesi siyaseti için mevcut çatışma durumundan daha fazla hareket alanı yaratabilirdi.
PKK’nin çatışmaya dönmesi ve hendek siyaseti yanlış(tı) ama devletin buna mukabele ediş biçimi ve bu mukabele ediş biçimine verilen örtülü, açık destek, yanlıştan öte, vahim. Hem Kürd meselesinin, hem de bu meselenin taşıyıcı aktörü olarak PKK’nin ve YDG-H’nin ‘niteliği’ hendek siyasetine bugünlerde Cizre, Silopi ve Sur’da yapıldığı gibi karşılık vermeyi yanlıştan da fazla bir şey kılıyor.
Sözünü ettiğim nitelikler şunlar: 1. Kürdlerin Irak ve Suriye’de tecrübe ettikleri hal artık Türkiye Kürdleri için esas referanslardan biri. Türkiye Kürdleri Kürd meselesine artık bu referanslar üzerinden kan taşıyorlar. Dolayısıyla da, Cizre, Silopi ve Sur’da yapılanlar ve bugünlerde yapılacak olanlar Kürdlerin büyük kısmı tarafından bu yeni referanslar üzerinden okunacak, bu bir. 2. PKK, çatışmaya dönüşünü askeri ve siyasi olarak gerekçelendirebilen ve bu gerekçelendirmeyi Kürdlerin hepsine olmasa da, epey bir takipçisine izah edebilen bir örgüt. Bu da şu demek: Türkiye’nin ve Rojava’nın imkanlarına PKK gibi bakan ve dolayısıyla duruma PKK’nin bugün yaptığı gibi mukabele etmek gerektiğini düşünen epey birileri var. Öyle ki, bu birileri Cizre’de, orada burada, ancak tank ve toplarla etkisizleştirilebileceğine karar verilmiş bir silahlı direniş gösteriyor. Aralarında, birlikte yaşadıkları epey sivil yurttaşla birlikte.
Devletin hendek siyasetine mukabele ediş biçimi ve buna verilen destek yanlıştan da öte, çünkü bu vasıflara sahip bir halle bugün yapıldığı gibi şehirlere tank ve toplarla girerek baş etmeye kalkışılırsa olacakları tahmin etmek zor değil.
Geçtiğimiz birkaç ayda yaşanandan daha fazla ölüm, daha çok yıkım. Hendek siyasetine daha fazla ölümle, daha fazla yıkımla mukabele edilirse ne olur peki? Ne olacağı belli: Daha fazla Kürd Türkiye devletine karşı bilenir, bilenmişlerin de bilenmişliği katlanır. Hem de Kürd meselesi artık yeni referanslarla çalışırken.
Ne yapmalı peki? Oturup düşünmeli tabii ki, bu ülkede ne oluyor da bu Kürd gençlerinin bir kısmı bu devletin egemenliğindeki bir yerleri ancak tankla topla girilebilir yerler kılıyor. Ne oluyor da, bir yerleri tankla topla girilebilir kılanların etrafında epey sayıda sivil yaşamaya devam ediyor? Yine, ne oluyor da devlet vatandaşlarınca meskun mahallelere, şehirlere tankla, topla girmek gerektiğine karar verebiliyor?
Bir yandan düşünürken bir yandan da acilen yapılacaklar var: Tankları, topları şehirlerden çekmek, çekilmesini talep etmek ve hendek siyasetine son verecek bir aklın oluşmasını teşvik etmek. Belki böylece hem hendek siyasetine son vermenin, hem de çözüm sürecine dönmenin bir yolu bulunabilir.
“Devlet üç beş militana, birkaç eşkıyaya pabuç mu bıraksın” ya da “e, PKK (Kürdler) de hak etti canım” diyenlere gelince... Kürd meselesinin bundan önceki seyrine iyi bakın. Bu laflar daha önce kaç kez edildi, bu laflar edildiğinde neler yaşandı bilmek zor değil. Bu sözler Dersim’de de, Ağrı’da da, 1990’larda da söylendi ve bütün bu zamanlarda neler olup bittiğini biliyoruz. Üstelik, bugün bu üç beş militan olduğuna hükmedilenleri etkisizleştirmek için orada olanlar Kürdlerin duvarlarına “kurdun dişine kan değdi” diye yazıp, öldürdükleri militanların cesetlerini sokaklarda gezdirenler.
Hendekler tanklarla kapatılır elbet, ama peki sonra deyip düşünmek lazım.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.12.2025
17.10.2025
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025