Mithat SANCAR
Yeni anayasa, yine gündemin merkezine yerleşti. Aslında anayasa, Türkiye’nin modernleşme sürecinin her aşamasında en önemli meselelerden biri oldu; yani yaklaşık yüz elli yıldır gündemde. Bu süre zarfında yeni anayasalar yapıldı, mevcut anayasalar sık sık değiştirildi; ama anayasa tartışmaları hiç bitmedi.
Toplumda anayasaya mistik bir değer atfetme yönünde güçlü bir eğilim var. Anayasa, adeta bir sihirli değnek gibi algılanıyor. “Yeni anayasa gelecek, sorunlar bitecek” gibi düşünülüyor. Anayasa meselesiyle bu kadar zamandır meşgul olmak mı bu algıyı yarattı; yoksa bu algı mı anayasayla bu kadar meşgul olmamıza yol açıyor, bilemiyorum. Ama toplumsal algı bu kadar yaygın ve güçlü olunca, onu bir olgu gibi kabul etmekten başka çare yok.
Salt bu nedenle bile, yeni anayasa yapma işini, temel sorunların çözümü açısından ciddiye almak gerekir. Şöyle dersek galiba daha doğru olur: Yeni anayasa yapma süreci, bu sorunların çözülmesini sağlayacak bir imkân haline getirilmeli ve bu amaca uygun bir şekilde yürütülmelidir.
Esasen yapılacak anayasanın “yeni” olabilmesi için, mevcut sorunları “yeni” bir yaklaşımla ele alması ve düzenlemesi şarttır. İşin doğası budur! Zaten anayasacılık hareketinin ortaya çıktığı ve yayıldığı tarihsel kesitte (18. ve 19. asırlarda), anayasa “eskiden kopma ve yeni bir başlangıç yapma” niyet ve ihtiyacının simgesi/ifadesi olarak anlaşılmıştır. Aynı şey, ilk anayasalardan sonraki “anayasayı yenileme” çabaları için de geçerlidir. Şayet niyet, “yeni bir başlangıç” yapmak değilse, mevcut anayasayı kısmen düzeltme ve değiştirme gibi yollara başvurmak çok daha makul ve işlevseldir.
Yeni anayasa çalışmaları her zaman şu iki soruyla başlar: Anayasa nasıl olmalıdır ve nasıl yapılmalıdır? Bu sorular birbirinden kopuk değildir. Her bir soruya verilecek cevap, diğerine verilecek cevabı da belirler.
Anayasada nelerin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda, değişik toplum kesimlerinin ve siyasal oluşumların farklı yaklaşımlara sahip olmaları doğaldır. Bu farklılıkların ne ölçüde ve nasıl bağdaştırılacağı, anayasa tartışmalarının en hayati noktasını oluşturur. İşte tam burada anayasanın nasıl yapılacağı, yapım sürecinin nasıl kurulacağı ve işleyeceği meselesi öne çıkar.
Bütün farklılıkların ötesinde, yeni anayasanın demokratik olması gerektiği yönünde neredeyse bir görüş birliği var. O halde, yapım süreci de buna uygun, yani “demokratik” olması lazım.
Yeni anayasa sürecinin parlamento odaklı yürüyeceği anlaşılıyor. Mevcut parlamentonun yüzde on barajıyla seçilmiş olması, sürecin demokratikliğine daha baştan gölge düşürüyor. Bu gölgeyi kaldırmanın bir yolu, parlamentoyu barajsız bir seçimle yenilemekten geçer. Diğer bir yol, mevcut parlamentoyu muhafaza etmek, fakat yine barajsız bir seçimle, tek görevi anayasa yapmak olan yeni bir meclis (anayasa meclisi) kurmaktır.
Barajsız olağan parlamento, yeni anayasanın demokratik meşruiyeti açısından en iyi yol olurdu bana göre. “Anayasa meclisi” seçeneğinin yerinde olup olmadığı ise tartışılabilir. Fakat siyasi tablo, bu iki seçeneğin de gerçekleşme şansının bulunmadığını, yeni anayasa sürecinin mevcut parlamento tarafından yürütüleceğini gösteriyor. Zira AKP’nin, her iki seçeneğe de karşı olduğu; CHP ve MHP’nin de, bu taleplere sıcak bakmadıkları biliniyor.
Toplumun tüm kesimlerinin talep ve itirazlarını dile getirebilecekleri kapsamlı ve özgür bir katılım ortamı yaratmak; her durumda anayasa yapım sürecinin “demokratik” olmasının vazgeçilmez şartıdır. Yüzde on barajının yarattığı gölge karşısında ise, bu şart çok daha önemli hale gelmiştir. Bu nedenle yapılması gereken acil işlerin başında, yaygın ve serbest katılımın önündeki hukukî ve fiilî engelleri kaldırmak geliyor. Bunun adı ve anlamı, “yol temizliği”dir; yani demokratik bir anayasa yapmaya giden yolu sonuna kadar açık ve temiz tutmaktır.
Bunun için düşünce ve basın, örgütlenme ve siyasi faaliyet özgürlüklerini tam anlamıyla sağlayacak mevzuat ve uygulama değişiklikleri yapmaya ihtiyaç vardır. Anayasanın “yeni” sayılabilmesi için, “eski”nin dayattığı tabuların bu süreci kuşatmasına izin vermemek gerekir. Toplumun tüm sorunlarının toplumun çözüm gücüne güvenle tartışılması halinde ancak “yeni” ve demokratik bir sivil anayasa yapılabilir.
Özellikle BDP’ye yönelik polisiye ve yargısal operasyonların genişleyerek sürmesinin, sürecin demokratikliğini zedelediğini vurgulamak isterim.
Şu anda toplumsal ve siyasal yaşam, savaş hazırlıklarının, milliyetçi hezeyanların ve militarist çığlıkların hâkimiyeti altındadır. Bu kuşatmayı kırmadan “sivil anayasa” hedefinden söz etmek acı bir ironiden başka anlam taşımaz.
Öte yandan toplumsal gerilimin sürekli yükseldiği, nefret söyleminin ve sindirme pratiklerinin yaygınlaştığı bir ortamda, toplumsal barışı sağlayacak demokratik bir anayasa yapmanın mümkün olmadığı da aşikârdır. Toplumsal barışın özgürlükçü, eşitlikçi ve çoğulcu bir temelde tesisi ve anayasa tartışmalarının buna hizmet etmesi için, silahların susmasını sağlayacak barışçıl yöntemleri gecikmeden devreye sokmak lazım. Aksi takdirde, yeni ve demokratik bir anayasa uzak ve silik bir hayal olarak kalacaktır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014