Münir AKTOLGA
http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/01/04/odtu-solu-diye-bir-sey-yok-fasizm-var
Aşağıdaki paragraf, kendisi de ODTÜ’lü bir sosyolog olduğu söylenilen sayın Nurhayat Kızılkan’la Sabah Gazetesinde yapılan röpörtajdan…
“ODTÜ solu itidalli değildir, bence her zaman aşırı olmuş. Sol şu anda PKK çizgisindeki Kürtleri en has devrimcilerdir diye tanımlıyor ve garip olan şu ki bu tanımı yapanlar da genellikle Türkçüler aslında!...Böyle bir tanım yapmak suretiyle sol ideolojik kimlik üzerinden Kürtleri seküler Türkçülüğe eklemiş oluyorlar. Sol bakış açısına sahip bu Kürtler, sol üzerinden Kürtleri "feodal" görerek ve göstererek, Kürtleri sol söylem içinde asimile ediyorlar. Sol adına güçlenmiş bir toplumsal yapı var ve bu yapı resmi ideoloji ile yakın siyasal ve ekonomik ilişkiler içerisindedir. Ancak değişime kendini kapadı ve özgürlükler konusunda muhafazakar oldu, özgürlükçü bir performans göstermedi. Bence bu manada bakıldığında ODTÜ, PKK sempatizanı tek tipçi Kürt solunun da "kalesi" olmuş durumda. Solculuk adı altında tek tip bir Kürt milliyetçiliği, ya da tersi yani seküler Kürt milliyetçiliği adı altında solculuk yapılıyor”...
Sayın Kızılkan’ın ne demek istediği anlaşılıyor, zaten olay açık. Bu kadarıyla söylenilenlere ben de katılabilirim. Yani, Türkiye'de bu "sol" denilen şey bir tür jöntürk devrimciliğinden-yeni tipten ittihatçılıktan başka birşey değil. Ama bunun ötesinde sayın sosyolog olayı bilimsel düzeyde ele alarak bir tahlil-açıklama yapma zahmetine falan katlanmıyor. Sık sık yanlış bir şekilde kullanılan kavramları çarpıştırarak günlük politikaya malzeme sağlamak amacıyla bazı saptamalar yapmakla yetiniyor!...
Bir kere öyle her önüne gelen şiddet kullanana "faşist" demek doğru değildir!...
"Jakobenlik" ve "faşistlik", bunlar Türkiye'de en çok yanlış kullanılan kavramlar!...
Bir 20.Yüzyıl ideolojisi olan faşizm, burjuvazinin-finans kapitalin içinden egemen kanada karşı altta güreşen bir grubun "anti kapitalist" sloganlarla ortaya çıkıp „milliyetçiliği“ de kullanarak tarihsel kökenlere atıf yapıp ("stratejik zihniyete" sahip çıkıyor görünerek!!) bir „yeniden diriliş“ sloganıyla üste çıkma çabasıdır!... Dünyanın yeniden paylaşımı mücadelesinde geri kalmış Almanya-İtalya vb.gibi ülkelerde hayat bulan bu ideoloji Marksizmle birlikte 20. yüzyıla damgasını vuran en önemli ideolojik akım olarak tarih sahnesinde yer alır.
Jakobenlik ise, Fransız ihtilali sonrasında ortaya çıkan radikal bir akımdır... Burjuva devrimci bir süreçten bahsetmeden, „radikal“ diyerekten her önüne geleni „Jakoben“ olarak tanımlamak, Jakobenliği tarihsel özünden-anlamından soyutlayarak bir tür „aşırılık“ olarak kullanmak doğru değildir… Örneğin, bu mantıkla bugün bir PKK’ya ya da, öteki solcu gruplara da „jakobenler“ denilip çıkılıyor işin içinden ki bu çok yanlıştır…
Pozitivist toplum mühendisliği anlamında devrimciliğinin jakobeni jirondeni olur mu?!...
Bir diğer sorun da şu "solculuk" meselesi! Nedir Allah aşkına "solculuk", kim, nasıl tarif ediyor bunu, bir bilen var mı?!... İnsanlar nasıl oluyor da aynı anda hem „solcu“ hem de „faşist“ olabiliyorlar?!... Eğer bu kavramları öyle rasgele bir tür küfür-karalama olarak kullanacaksak buradan nereye varılabilir?...
İşçi sınıfına dayanmadan, işin içinde işçi sınıfı olmadan onun adına yapılan bir "öncü savaşı" devrimciliği mi oluyor „solculuk“; eğer öyle ise, o zaman kimdir bu "halkın devrimci öncüleri"?!... İkide bir Marksizmden bahsediyoruz, sınıfsal kökenleri nedir bunların? Neden işçi sınıfına takmış bu insanlar, neden illa ki onu „kurtarmak „ istiyorlar?... İşçi sınıfının neden bu türden „kurtarıcılara“ ihtiyacı var, ya da gerçekten var mı? Bu insanlarla Marksizm zemininde kalarak mücadele etmek mümkün müdür? (http://www.aktolga.de/m23.pdf )
Evet soruyorum, eğer bu insanların işçi sınıfıyla organik bir bağı falan yoksa, bu yüzden de onlarla Marksizm zemininde kalarak tartışmak anlamsızsa, o zaman onlarla hangi zeminde tartışmak, ideolojik mücadeleyi hangi zeminde yürütmek gerekiyor?
Bakın ben de eski bir ODTÜ’lüyüm ve ben de zamanında onlardan biri idim; hem de o „ODTÜ’nün devrimci geleneği“ denilen lumpenleşme-dejenerasyon sürecinin yaratıldığı dönemden kalma!... Bütün samimiyetimle söylüyorum, işçi sınıfını ancak ilticacı olarak gittiğim Almanya'da bizzat sekiz yıl işçi olarak çalıştığım fabrikada tanıdım ben!!.. ( http://www.aktolga.de/m45.pdf )
İşte döndük dolaştık geldik pozitivizmin alanına!...
Örneğin Jöntürkler de („solcular“ kendilerine nasıl „işçi sınıfı devrimcisi“ olarak tanımlıyorlarsa ) kendilerini burjuva devrimcisi olarak tanımlıyorlardı; peki onlar kendilerini öyle tanımlıyorlar-görüyorlar diye gerçekte burjuva devrimcisi mi idiler?... Hangi burjuvaziyi temsil ediyorlardı ki onlar?... Şimdiye kadar bize hep „1908’i bir burjuva devrimi olarak tanıttılar. Tabi o zaman o Enverler, Talatlar falan da Osmanlı’nın burjuva devrimcileri olmuş oluyorlardı!!.. Peki durum böyle mi idi gerçekten? Ama eğer 1908 bir burjuva devrimi değil idiyse ne idi o zaman?... Bakın daha işin alfabesi bu ve biz hala bu türden soruların cevaplarını arıyoruz!!… (arayanlara belki yardımcı olur http://www.aktolga.de/t5.pdf )
Bir de PKK'nın "milliyetçiliği" konusu var!...
PKK kendisini hiçbir zaman milliyetçi olarak görmüyor ki!! Onlara sorarsanız onlar Marksizmi-Leninizmi geliştirdiklerini iddia ediyorlar... "Sosyalizm" kavramı yerine konulan "Demokratik Modernite" anlayışı da zaten bu çabanın ürünü...
( http://www.aktolga.de/a14.pdf ) Yani öyle "bunlar da "Kürtçü- milliyetçi" deyip geçmek doğru değil…
Arkasında burjuvazi olmayan bir „milliyetçilik“ olur mu? Bakın ben size söyleyeyim: Arkasında burjuvazi olmayan bir „milliyetçilik“ ne ise, arkasında işçi sınıfı olmayan „solculuk“ da odur?...
O halde mesele ne mi?...
Yaza yaza benim dilimde tüy bitti ama belki okuyan olur diye bazı linkler veriyorum:
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023