Murat AKSOY
Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan Nilüfer Göle, Özal dönemine de atıf yaparken; “Doğrusu ben o tarihten sonra uzlaşmacı olmayan bir siyasetin Türkiye’de kazanamayacağını düşünüyordum. Yanıldım. Uzlaşmacı olmayan bir siyaset bugün kazandı” demiş.
Yanılan sadece o mu?
Değil.
Sıkça yazıyoruz, ben dahil pek çok kişi AK Parti’nin kimlik siyaseti merkez alması, kutuplaştırıcı siyasete savrulması karşısında şaşırdık, yanıldık.
Ama yanılan sadece AK Parti geleneğinin dışından olup, partinin demokratikleşme hedeflerine destek verenler değil.
AK Parti kurulduktan sonra partinin ‘muhafazakâr demokrat’ çizgisinin teorik çerçevesine katkı amacıyla Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan bir kitap yazdı. (AK Parti ve Muhafazakâr Demokrasi, 2004, İstanbul, Alfa Yayınları)
Demokrat değil muhafazakâr
AK Parti; kültürel ve siyasal kimlik olarak muhafazakârlığa; siyaset anlayışının da demokratlığına vurgu yaptı.
AK Parti’nin son yıllardaki siyasal tercihlerine baktığımızda partinin muhafazakâr demokrat kimliğinden, siyaset yapma tarzı olarak demokratlığı devre dışı bırakıp; muhafazakâr kimliğin ana referans alındığı bir yönelim görüyoruz.
Gündelik hayata ilişkin siyasal arayışlarda ve yasal düzenlemelerde karşımıza çıkan bu yönelim, kendi siyasal kimliğini öne alan ve bunu yaparken de çoğulculuğu değil çoğunlukçuluğu, uzlaşmayı değil oy çokluğunu esas alan, kucaklayıcı değil dışlayıcı bir parti pratiği olarak karşımıza çıkıyor.
Empoze edilen muhafazakârlık
AK Parti’nin bu anlayışı, toplumdaki farklı kesimlerin, kadınların, gençliğin, Alevilerin, eşcinsellerin temel hak ve özgürlüklerinin, basın özgürlüğünün, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı sınırlarının adım adım daraldığı bir süreç olarak yansıyor.
Bu açıkçası demokrat bir yönetim tarzından ziyade otoriter zihniyete daha yakın bir siyasal tercihtir.
Gezi’de toplumun bir kesimini ‘öteki’ ilan eden AK Parti, 17 Aralık’tan sonra da dinsel referansı aynı, dinsel yorumu farklı olan cemaati de ‘öteki’ ilan ederek Türkiye’yi yöneten parti olmaktan hızla çıkarak, AK Partililerin hükümeti olmaya doğru yol aldı.
Üst kimlik olarak AK Partililik
AK Parti hükümeti ve Erdoğan’ın, Türkiye’ye değil AK Partililere hitap etmesi aynı zamanda bir tür kimlik inşası olarak karşımıza çıktı. AK Parti, izlediği gerilim ve kutuplaşma siyaseti ile çeşitli nedenlerle AK Parti’ye oy verenleri de “AK Partililik” üst kimliği ile homojenleştiriyor ya da insanları taraf olmaya yani AK Partili olmaya zorluyor.
AK Partililiği meşru bir kimlik olarak taşınmasını sağlayan ise eski devletçi söylemdir. Özellikle son on yıl içinde neoliberal politikalar üzerinden üretilen rantın, kurulan dayanışmacı düzen için dağıtılması bu kimliğin kamusallaşmasında en büyük araçtır.
Bu AK Partililik kimliği kamusal alana bir tür milliyetçilik olarak yansıyor.
Köln: AK Parti milliyetçiliğinin görünürlüğü
Bunun sadece Türkiye ile sınırlı kalmadığını son Köln ziyaretinde gördük. Hemen burada Bild Gazetesi’nin Başbakan Erdoğan hakkında attığı manşeti kabul etmenin mümkün olmadığı notunu düşelim.
Başbakan Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin gösterdiği birkaç nokta var. İlki Türkiye’deki gerilim ve kutuplaşmanın olduğu gibi Almanya’ya yansıması gerçeğidir.
İkincisi ise Başbakan Erdoğan’ın konuşma yaptığı salondaki sembolik görsellerden Başbakan Erdoğan’ın konuşmasına kadar pek çok unsura bu milliyetçilik yansımıştır. Özellikle ‘muhafazakâr Türk’lük vurgusunun öne çıkması ve Başbakan Erdoğan’ın konuşmasındaki Batı’ya verilen güçlü Türkiye mesajları yine milliyetçi parti söylemi bağlamda değerlendirmek gerek. Bu milliyetçiliğin baskın unsuru ise Türklükten çok ona şemsiye olan muhafazakârlık ve AK Partililikti.
Salonun içindeki milliyetçi havaya karşı dışarıda tam bir ‘Erdoğan karşıtlığı’ havası hakimdi.
Muahafazakârlığa göre siyaset
Yalçın Akdoğan, kitabının sunuşunda son dönemde bu kadar öne çıkan muhafazakârlığa ilişkin şu tespitleri yapar; “Muhafazakarlığa göre siyaset bir uzlaşı alanıdır. Toplumsal alandaki çeşitlilik ve farklılık siyasal alanda tanınmakta ve uzlaşıya davet edilmektedir. AK Parti’ye göre de farklılıklar tabii bir durum ve zenginliktir. Toplumsal ve kültürel çeşitlilikler demokratik çoğulculuğun üreteceği tolerans ve hoşgörü zemininde siyasete bir renklilik olarak katılırlar. Katılımcı demokrasi de kendisini bu farklılıklara temsil olanağı sağlayarak ve siyasal sürece katarak geliştirir. …
Muhafazakârlık siyasal iktidarın bir kişi veya zümrenin elinde yoğunlaşmasını reddeder. Dayatmacı ve baskıcı bir hal alan otoriter ve totaliter anlayışları kabul etmez. Çünkü siyasal otoritenin (devletin veya hükümetin) sınırlandırılması düşüncesi muhafazakârlığın temel argümanlarındandır. AK Parti’ye göre de sınırlandırılmayan, keyfiliğe ve hukuksuzluğa olanak sağlayan, katılımı ve temsili önemsemeyen, bireysel ve kollektif hak ve özgürlükleri hiçe sayan totaliter ve otoriter anlayışlar sivil ve demokratik siyasetin en büyük düşmanlarıdır. AK Parti her türlü dayatmacı, buyurgan, tektipçi, toplum mühendisliğine dayanan yaklaşımları sağlıklı bir demokratik sistem için engel olarak görür.
Muhafazakarlığının genel tutumu devleti hukukla sınırlamak ve dogmatik yaklaşımların kıskacından kurtarmak olarak özetlenebilir. Bu çerçevede hükümetin rolü, topluma "tercihler empoze etme gücünü kapsamak olmayıp, barışı korumakla sınırlı"dır. AK Parti’ye göre de hukuk devletinin gereği siyasal iktidarı ve tüm kurumları yasal çerçeve ile sınırlamaktır. Ayrıca devletin ideolojik bir tercihle kendisini dogmatik bir alana hapsetmesi de savunulmaması gereken bir durumdur. Asli fonksiyonlarına çekilmiş, küçük ama dinamik ve etkili bir devlet olmak vatandaşını tanımlayan, biçimlendiren, ona tercihler dayatan değil; vatandaşın tanımladığı, denetlediği ve şekillendirdiği bir devlet olmaktır. ...”
Akdoğan sunuşu şu cümlelerle bağlar; “‘Muhafazakâr Demokrasi’ çalışmasını siyasi hayatımıza mütevazı bir katkı olarak görmek daha doğru olacaktır. Bu kitabı AK Parti’nin siyasal bir deklarasyonundan çok, muhafazakârlıkla ilgili bilimsel çevrelerde sürdürülen tartışmalardan hareketle yeni bir kavramsallaştırma çabası olarak görmek gerekir.”
O zaman şu soruyu soralım; AK Parti muhafazakâr mı, milliyetçi mi?
Yoksa ikisi birden mi?
@murataksoy
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018