Murat Sevinç
‘Minder’ başlıklı yazıyla başlamıştım, devam…
Bir sorun üzerine tartışabilmek için ilk yapılması gereken, ne üzerine konuştuğumuzu anlamak için tanım denemeleri yapmak olabilir. Örneğin, ‘Kürt sorunu’ dendiğinde bir ‘sorun’ olduğunu ve bu sorunun ‘Kürtler’le ilgisini kabul ediyoruz demektir. Kürtlerden kaynaklandığını değil, Kürtlerle ilgilisini.
Savunular
Türkiye’de böyle bir sorun olmadığı savunulabilir. Türkiye’de yıllarca yaşananın yalnızca ‘terör’ sorunu olduğu savunulabilir. Türkiye’de terörün ‘ithal’ olduğu ve ‘emperyalistler’in büyük projelerinin anlık görünümlerinden kaynaklandığı savunulabilir. Türkiye’de yaşayan herkesin Türk olduğu, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt ‘kökenli’ yurttaşlarımıza ayrımcılık yapılmadığı savunulabilir.
Türkiye’de Kürtlere yaklaşık bir asırdır haksızlık edildiği, kimliklerinin yok sayıldığı savunulabilir. Türkiye’de Kürt sorunu olduğu ve bunun Türklerin tutumundan kaynaklandığı savunulabilir.
Türkiye’de yaşayan Kürtlerin yaşadıklarının imparatorluk bakiyesi Cumhuriyet’in kuruluş yıllarından kaynaklandığı savunulabilir.
Türkiye’de Kürt ve Türk ayrımı yapılmadan, her ne sorun yaşanıyorsa bunların ancak sınıf bilinci ve mücadelesiyle çözülebileceği savunulabilir… Vesaire.
Sorunu nasıl tanımlıyor, teşhisi nasıl koyuyorsanız çözümü de ona göre belirlersiniz. Yukarıda sayılan ve sayısı çokça artırılabilecek ‘kanaatler’in her birinin vadettiği ayrı bir siyaset tarzı olur ve bu olağandır. Ancak ‘yorum’ ile ‘olgu’yu, bir başka söyleyişle ‘somut gerçeği’ karıştırmamak gerekir. Tarihi farklı açılardan ele almak ile ‘gönlünce’ yorumlamak başka şeyler. ‘Gerçek’ her birimizin kendi zihniyetine göre karar vereceği bir veri olmasa da o gerçeğe herkes farklı bir yerden yaklaşabilir.
Söz konusu ‘savunu’lardan yalnızca birinin değil, birkaçının bir araya gelerek Kürt sorununu yarattığını, dolaysıyla çözümünün de ancak birden çok etmen göz önünde bulundurularak mümkün olabileceğini düşünebiliriz. Bir nedeni tespit etmek diğer nedenleri görmeyi ve onlar üzerinde söz söylemeyi değersizleştirmez.
CHP’nin tercihi
Bir süreç başladı. Sonunda bir ‘komisyon’ kuruldu. O komisyonun ne işlev göreceğini yaşayarak göreceğiz.
Komisyona katılmak ve katılmamak arasında tercih yaptı partiler. CHP en merak edileniydi ve kendi şartlarını ilan ederek katılmaya karar verdi. Oraya asıl etki ve meşruiyet (tarihsel, siyasal, sınıfsal ve oransal bakımlardan) kazandıracak partinin CHP olduğunu bildikleri için ısrarcı oldular. Hayırlısı olsun. CHP eğer katılmasaydı, katıldığında neler olabileceğini bilemeyecektik. Şimdi de katılmamayı tercih etseydi ne olurdu, bilmiyoruz. CHP yolunu seçti, olumlu ve olumsuz sonuçlarını yaşayacaktır. Olumlu sonuçların daha çok olmasını dileyelim.
Düşünmenin sınırları?
Gerek komisyon, gerekse ‘süreç’ konusunda milyonlarca yurttaşın endişe duymasından ve güvensizlik duygusu yaşamasından daha anlaşılır bir şey olamaz. Nihayetinde hikâye, DEM Parti’nin kapatılmasını savunan ve siyasetçileri hakkında yıllar boyunca son derece ağır ifadeler kullanan bir parti genel başkanının günlerden bir gün Meclis’te DEM’lilerle tokalaşmasıyla başladı, ABD’nin Ankara büyükelçisinin bir büyükelçi için olağan karşılanamayacak küstahça ‘nasihat’leri eşliğinde devam etti ve sonunda PKK’nin sembolik silah bırakmasının ardından TBMM’de komisyon kuruldu.
Demirtaş-Yüksekdağ cezaevinde, ‘milletvekili’ seçilen Can Atalay cezaevinde, Kavala ve diğer Gezi hükümlüleri cezaevinde. Son bir yıla ve şu anki durumumuza bakıp da olup biteni ‘olağan seyrinde’ bir siyaset gibi karşılamak mümkün değil. Ama oldu. Olmakta. O zaman yapılması gereken ‘olmakta olan’ın sağlıklı bir biçimde ele alınmasında.
Bunun bir yolu, yaşananların ‘görünen’ ve ‘bilmediğimiz’ taraflarını bazen bir yana bırakmayı deneyerek sorun hakkındaki düşüncelerimizi tartmak olabilir. Bir yıl öncesine dönelim ve süreç henüz başlamadan birileri bize Kürt sorunu hakkındaki düşüncemizi sorsa neler söyleyebileceğimizi hayal edelim. İnsan, düşünme faaliyetini iktidarların keyfince çizdiği sınırlar içine hapsetmemeli.
Soğukkanlılıkla nasıl konuşulabilir?
Kürt sorunu hakkında ‘muhalifler’ ne düşünüyor, kaç parçalı bir sorun bu, nasıl ele almalı, nasıl konuşulmalı?
Velev ki yaşadığımız her melanetin müsebbibi ‘emperyalistler’ olsun, o emperyalistler bir gün kendilerine başka bir eğlence bulsa ve bize dönüp “Hadi ne haliniz varsa görün” dese Kürtlerin konumu ve talepleri hakkında ne söylerdik? Mesele, bu toprakta ve 2025’te, ‘ırkçı’ sıfatının kullanımında karşılıklı olarak kolaya kaçmadan, birilerine ‘liboş’, ‘foncu’, ‘YAE’ci ya da ‘Kürt düşmanı’ demeden, biraz soğukkanlılıkla nasıl konuşulabilir? Çok zor görünüyor, ancak denemekten vazgeçmemek gerekir.
Marx’ın İrlanda kaldıracı
Doğrusu biraz kolaya kaçarak Kürt sorununun farklı veçheleriyle ilgilenenlere ‘kimlikçi’ sıfatını uygun gören bir kesimin bu tutumunu yanlış bulduğumu yineleyip yazıyı Karl Marx’tan uzunca bir alıntıyla bitireceğim. 2018’de Yordam Kitap nefis bir kitap yayınladı. Yazarı Kevin B. Anderson, kitabın adı Marx Sınırlarda/Etnisite, Ulus, Ulusçuluk ve Batı Dışı Toplumlar (Çeviren, Deniz Gedizlioğlu).
Kitabın 230’uncu sayfasında şöyle bir başlık var: ‘1869-1870’te Tavır Değişikliği: Devrimin ‘Kaldıracı’ Olarak İrlanda.’ Bu başlık altında Marx’ın İrlanda’nın devrimde oynayacağı rol hakkındaki düşüncesinin değişimi mektupları üzerinden anlatılmış. Örneğin, 10 Aralık 1869’da Engels’e yazdığı mektubun bir yerinde şöyle diyor: “İngiliz işçi sınıfı İrlanda’dan kurtulmadan hiçbir şey başaramaz. Kaldıracın dayandığı yer İrlanda olmalı.” Merak eden kitabı okuyabilir. Uzatmadan, Marx’ın yazışmalarından konuya dair birkaç satır aktarmak istiyorum:
“İkincisi, İngiliz burjuvazisi… proletaryayı iki düşman kampa bölmüştür… İngiltere’nin tüm büyük sanayi merkezlerinde İrlandalı proleterler ile İngiliz proleterler arasında derin bir düşmanlık vardır. Sıradan İngiliz işçi, ücretleri ve yaşam standardını düşüren bir rakip olarak İrlandalı işçiden nefret eder. Ona karşı milli ve dini duyguları besler… İngiltere’nin proleterleri arasındaki bu düşmanlık burjuvazi tarafından yapay olarak beslenmekte ve sürdürülmektedir…” (236)
“Şimdi de en önemlisi! İngiltere’deki sanayi ve ticaret merkezlerinin hepsinde, artık iki düşman kampa bölünmüş bir işçi sınıfı mevcut: İngiliz proleterleri ile İrlanda proleterleri.
Sıradan İngiliz işçi… İrlandalı işçi karşısında kendisini egemen ulusun bir parçası olarak hissetmekte ve bu yüzden İrlanda’ya karşı kendi aristokratlarının ve kapitalistlerinin bir aracı olmayı kabullenerek bunların kendisi üzerindeki hakimiyetini güçlendirmektedir. İrlandalıya karşı dini, toplumsal ve milli önyargılar beslenmektedir. Ona karşı tavrı, Amerikan Birliğinin eski köleci eyaletlerinde yoksul beyazların zencilere karşı takındığı tavrın aşağı yukarı aynısıdır.
İrlandalı ise bu düşmanlık borcunu ona faiziyle öder. İngiliz işçiyi, İrlanda’daki İngiliz hakimiyetinin hem suç ortağı hem de ahmak bir aleti olarak görür. Bu düşmanlık… egemen sınıfın elindeki tüm araçların işe koşulduğu yapay çabalarla ayakta tutulmakta ve pekiştirilmektedir.
Tüm örgütlülüğüne rağmen, İngiliz işçi sınıfının güçsüzlüğünün sırrı bu düşmanlıkta gizlidir. Kapitalist sınıfın gücünü devam ettirmesinin sırrı budur. Ve de kapitalist sınıf, bunun tamamen farkındadır.” (237-38)
Ve Anderson: “Bu açıdan bakıldığında… İngiliz işçiler ile İrlandalı göçmen işçiler arasında süregiden karşılıklı düşmanlık, etnik olarak zümrelere ayrılmış bir işçi sınıfındaki sınıf bilincinin gelişimini sınırlamaktaydı.” (238)
Belki de ‘‘kimlikçilik’ değildir
Belki kendi sorunlarımıza yaklaşmanın yollarından biri de bu olabilir. Etnik ya da dini sorun, bir diğer alandaki mücadelenin zayıflığının nedenlerinden biridir. Her şey içi içeyse farklı düzeylerdeki etmenleri aynı anda ele almak, tümü üzerinde düşünmek, aralarındaki yakınlığın ayrılıktan fazla olduğunu kavramak, düşüneni doğru yola sevk edebilir. Belki bir ‘kimliğin’ sorunları hakkında konuşmak ‘kimlikçilik’ değildir, başka bir şeydir.
Yazı önerisi: KHK’li meslektaşım ve kurumdaşım sevgili Zafer Yılmaz, ‘Sağın Kasveti’ başlıklı yeni bir kitap yayınladı. Eline sağlık. Tanıtma yazısı yazmayı düşünürken Tanıl Bora kitabı anlatan ‘Çağdaş Türkiye’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazıyı ve kitabı öneririm.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
24.07.2025
7.07.2025
4.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025