Murat Sevinç
Hakikaten akıl alır gibi değil şu yıllarda tanık olduğumuz felaketler. ‘Cumhuriyet,’ yoksul ve kimsesiz yığınların ‘kimsesi’ olacaksa eğer, önce olup bitenin unutulmasına izin verilmemeli.
Üç gün önce kutladık Cumhuriyet Bayramı’nı. Bir devlet biçimi ve ideal olarak ‘cumhuriyet,’ herhalde bu toprakların başına gelen en iyi şeylerden biri. Bir yanıyla son derece sade, basit, onu ‘monarşiden’ ayıran bir tanımı var cumhuriyetin: Devlet başkanının soy esasıyla değil, seçimle iş başına gelmesi. Bu tanımıyla cumhuriyet, bir ‘devlet biçimidir’ ve örneğin o devletin demokratik olup olmamasıyla doğrudan ilgisi yoktur. Bir monarşi demokratik, bir cumhuriyet anti demokratik olabilir.
Buna mukabil Türkiye gibi ülkelerde ‘cumhuriyet’ kavramı, yalnızca ve basitçe bir devlet biçimini anlatmaz. Tarihsel gerekçelerle, cumhuriyete geçiş ile demokrasi eş zamanlı, birlikte ilerlemiştir. Bunun en önemli nedeni devrimler süreci ve özellikle laiklik ilkesinin kabul edilmesi (aşamalı biçimde 1928 ve 1937). Yeryüzünde laik/seküler olmayan bir demokrasi olmadığı düşünülürse, Türkiye açısından cumhuriyet ve demokrasinin, farklı düzeylerde kavramlar olmakla birlikte (yani, biri diğerinin zorunlu nedeni/sonucu olmayan) birbirlerini tamamlayıp güçlendiren niteliğini fark etmek kolaylaşır.
Cumhuriyet, 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye’de, 29 Ekim 1923 günü yapılan değişiklikle kabul edildi. Tam adı: “Teşkilat-ı Esasiye Kanununun Bazı Mevaddının Tavzihan Tadiline Dair Kanun.” 1921 Anayasası’nın birinci maddesine şu hüküm eklendi: “Türkiye Devletinin şekl-i hükümeti, Cumhuriyettir.” Sıradan görünen ancak tarihi değiştiren, altı maddelik bir anayasa değişikliği.
Aylar sonra, 20 Nisan 1924’te Cumhuriyet’in ilk anayasası kabul edildi. Yeni Anayasa’nın ilk maddesi şöyleydi: Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Ne demek bu? Devlet başkanlığı soy esasına dayanmaz. Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi, Türkiye’de cumhuriyet ilkesi yalnızca bundan ibaret değil. Başta laiklik olmak üzere devrimler süreci için tercih edilen her adım, cumhuriyet ilkesine dahil. Bu yüzden, önce 1924 Anayasası’nda tek partinin ‘altı oku’ Anayasa’da devletin nitelikleri olarak benimsenerek ikinci maddeye eklendi (1937); ardından 1961 ve 1982 anayasalarında ‘Cumhuriyet’in temel nitelikleri’ anayasa hükmü olarak benimsendi. İki anayasanın, Cumhuriyet’in niteliklerine yer veren ikinci maddeleri farklı olsa da ‘temel ilkeler’ büyük ölçüde korundu: “…demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Türkiye anayasaları cumhuriyeti, yalnızca bir devlet biçimi olmaktan çok ‘demokratik temel ilkelerle’ birlikte düşünmüş, ‘cumhuriyetin’ ancak söz konusu ilkelerle anlamlı hale geleceğini kabul etmiştir. Nitekim bu yönde verilmiş AYM kararları da mevcut.
Ne yazık ki cumhuriyet, birlikte anıldığı ilkelerin kavranması ve gerçekleştirilmesi konusunda tam anlamıyla başarılı olamadı. Burada Türkiye tarihi gevezelikleri yapıp 1924’ten bugüne hangi yurttaş gruplarının mağdur olduğunu/hissettiğini, kimlerin ezildiğini, kimlerin kendilerini ‘dışarıda’ hissettiğini bir kez daha tekrar edecek değilim.
Yine de halihazırdaki Anayasa’nın, “Cumhuriyet’in nitelikleri” başlıklı ikinci maddesi lafzını bir kez daha hatırlatmakta yarar var:
“Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin, insan haklarına saygılı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu gönül rahatlığıyla iddia edebilir misiniz? Demek ki Anayasa’da yazması değerli, ancak yeterli değil. Söz konusu ilkelerin anlamlı olabilmeleri, gerçekleşmelerine, uygulanmalarına bağlı. Gerçekleşmeleri ise siyasi mücadeleye. Bir kez daha: Siyasi mücadeleye. Elbette “Cumhuriyet çok yaşasın” fakat “Yaşasın” demekle yaşamıyor. Laikliğe, sosyal haklara, hukuk devletine, insan haklarına ‘dayanmayan’ bir cumhuriyet, halkının sahip çıktığı bir cumhuriyet olamıyor.
Doksan beş yıllık bir yönetim biçiminin başarı ya da başarısızlıkları, ‘içerdikleri’ ve ‘dışladıkları’ bir yana, herhalde yine de onun için sarf edilebilecek en anlamlı ifadelerden biri, cumhuriyetin “kimsesizlerin kimsesi” oluşudur. ‘Olması gerektiği!’ Ben bu satırları, Cumhuriyet’in bana sağladığı ‘parasız eğitim imkânı’ sayesinde yazabiliyorum. Türkiye’de çobanlıktan ya da İETT işçiliğinden ‘cumhurbaşkanlığına’ ulaşılabilmesi de, hem bir devlet biçimi hem de sosyal niteliği/nitelikleri itibariyle cumhuriyet rejiminin ‘faziletidir.’ Malum, o çok bayıldıkları ‘Osmanlı sistemi’ devam etseydi, halihazırdaki iktidar sahiplerinin herhangi bir köşk ya da sarayın yanından geçmesi dahi mümkün olmayacaktı. Sahip oldukları her şeyi, bu rejimin ‘kapıları açma ihtimaline’ borçlular. Trajik ve ironik bir biçimde günümüzün Osmanlı sevdalıları, aynı zamanda ‘Cumhuriyet’in sağladıklarına ve sağlayacaklarına en büyük gereksinim duyan yurttaş kitleleri.

Kimsesizler Cumhuriyeti, İsmail Saymaz, İletişim yayınları, 2018, 120 syf.
Bugün, tahmin ediyorum bu yazıyı okuyan herkesin haberdar olduğu bir ‘gazeteci’ kitabından söz etmek istiyorum. İsmail Saymaz’ın yeni çıkan çalışması Kimsesizler Cumhuriyeti. (İletişim, 2018)
Kitapta, Türkiye’de olup bitenleri yakından takip edenlerin ilk kez duyacağı ya da hayretle okuyacağı bir ‘bilgi’ yok görebildiğim kadarıyla. Buna mukabil İsmail Saymaz, yakın tarihli felaketleri/rezaletleri derli toplu bir biçimde sunmuş ve değerli bir arşiv çalışması yapmış. Sanırım (benim açımdan) kitabın en değerli yanı, alçaklıklarla mücadele için son derece gerekli olan ‘güçlü hafızanın’ değerini bir kez daha hatırlatıyor oluşu.
Okurken gözleriniz doluyor, sinirleniyorsunuz, utanıyorsunuz, kahrediyorsunuz, çaresiz hissediyorsunuz… Ve tümü, ‘iyi geliyor’ inanın. Çünkü tecavüze uğrayan, yanan, tehdit ve taciz edilen çocukların, gariban ailelerin başına gelenlerin görmezden gelinmesi, ‘unutulması’ kötü hissettirmeli insanı, hatırlanması değil. Hakikaten akıl alır gibi değil şu yıllarda tanık olduğumuz felaketler. ‘Cumhuriyet,’ yoksul ve kimsesiz yığınların ‘kimsesi’ olacaksa eğer, önce olup bitenin unutulmasına izin verilmemeli.
İsmail Saymaz, son dönemin en çok ses getiren rezaletlerini bir gazeteci gözüyle işliyor. Görünen o ki hiçbir ayrıntıyı atlamadan.
Kitap, Takdiri İlahi Şirketi başlıklı girişin ardından, her birinde bir olayın anlatıldığı beş bölüm ve sonuç kısmından oluşuyor. Saymaz, öğrencilerin barınma imkânlarını anlattığı kısımda, devlet yurtları ardından özel yurtlara dair bilgi veriyor: “…3964 özel yurt bulunuyor. Bu yurtlardan 2267’si ortaöğretim, 1197’si ise yükseköğretim alanında çalışıyor. Ortaöğretim yurtlarının 2153’ü derneklere, 65’i vakıflara; yükseköğretimdekilerin 343’ü derneklere, 113’ü vakıflara ait. Ortaöğretim yurtlarında 57.503, yükseköğretim yurtlarında 125.738 öğrenci kalıyor…”
Saymaz, dernek ve vakıflara ait yurtların çoğunun dini gruplar tarafından işletildiği gerçeğinin altını bir kez daha çiziyor. Gerekçe çok anlaşılır kuşkusuz: Bu işlerde çok para var ve tarikatların örgütlenmesi için çok iyi bir fırsat! Hangi tarikatların? Kadro ve ihale paylaşımında pay sahibi olan tarikatların. Hangi tarikatların? Türkiye’de bir kesim ‘aydınımız’ tarafından yıllarca ‘sivil toplum’ muamelesi gören tarikatların/cemaatlerin! Saymaz’ın verdiği bilgiye bakılırsa yalnızca İstanbul’da 445 ‘tekke’ faaliyette. Nakşiliğin kolları ‘Menzil’ ve ‘İsmailağa’ cemaatleri ‘binlerce’ Kuran kursunu yönetiyor. Bu arada, tabelasında ‘Talebe’ yazan mekânların çoğu Süleymancıymış! Kitapta ‘Süleymancılar’ın faaliyetleri ve devlet içindeki etkileri/etkinlikleri hayli kapsamlı bir yer tutuyor. Yaşasın sivil toplum!
Peki ‘Ak yurtlara’ ne demeli? AKP’lilerin kurduğu vakıflar ve onların yurtları. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurduğu TÜGVA 52 yurt açmış! Şu meşhur (!) Ensar Vakfı’nın on bir şehirde yirmi yedi yurdu varmış.
Aralık 2015’te Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Karaağaç Kuran Kursu’nda çıkan yangında ölen çocuklar ve gençler. Şikâyetçi olmayan, çocuklarının yanmasını ‘Allah’ın takdiri’ olarak gören, görmek zorunda kalan veliler. Diyanet dahil hiçbir kurumun sorumluluk almaması…
Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar Beldesi’ndeki Sülemancılar’a ait Özel Boğaziçi Kız Öğrenci Yurdu’nda (kaçak!), Kasım 2008’de LPG patlamasında can veren 18 kız çocuğu. Tarikatın yasa değişikliğiyle kurtarılması, bir iki kişiye verilen cezanın (avukat Hakkı Ünalmış’ın kişisel kararlılığı sayesinde) ardından ‘dernek yöneticilerine’ gelen beraat kararları, söylenen yalanlar ve on sekiz aileden yine yalnızca dördü şikâyetçi…
Ağustos 2015’te, Kütahya Özel İkizhüyük Ortaöğretim Erkek Öğrenci Yurdu’nda kolunu ‘kıyma makinesinde’ kaybeden çocuk Nurettin. Kimi yurt görevlilerin tehditleri. Tedavisi için verilen “200” lira! Yalancı müdürün beraat etmesi, korunması. Çaresiz, gariban aile…
Süleymancılar’ın Aladağ’daki yurtlarında, Kasım 2016’da on bir çocuğun (ve bir görevli) yanarak ölmesi. Yalan ifade baskısı. Kurtarılmaya çalışılan sorumlular…
Konya’daki Ensar Vakfı yurdunda tecavüze uğrayan çocuklar ve çoğu ailenin sessizliğe bürünmesi (kitabın bu kısmında gazeteci Mustafa Hoş ile söyleşi ve Hoş’un “Bu ülke vicdanını Karaman’da kaybetti.” ifadesi)…
Ve diğerleri…
Hepsinde, devletin çekildiği alanlara bir hastalık gibi yayılan tarikatlar, cemaatler, korunan (hatta kimisi ödüllendirilen) kamu görevlileri, korkan, çekinen aileler. Yoksulluk. Cehalet. Din sömürüsü. Çocuklarını kaybeden ailelere demişler ki, “Şikâyet etmeyin, onlar sayesinde siz de cennete gideceksiniz!” Ne güzel değil mi! Çocuğun yanınca sen de cenneti garantiye alıyorsun. Şu tarikatlar ne kadar iyi, ne kadar düşünceli dindarlardan oluşuyor!
Kızı yanarak ölen Aladağlı bir baba şöyle söylüyor:
“Devlet olsa bir böyle olmazdık abi…”
Acılı babanın “Devlet” dediği, Cumhuriyet’tir. Yalnızca bir ‘devlet biçimi’ olarak cumhuriyet değil. ‘Kimsesizlerin kimsesi’ olabildiği ölçüde adını hak edecek cumhuriyet…
BİR DİĞER KİTAP

Hediye Vermek ve Hediye Almak Üzerine, Wilhelm Schmid, Çev. Tanıl Bora, İletişim Yayınları, 2018, 72 syf.
Her yazıda bir kitap anlatıyorum. Ancak bu kez bir istisna olsun. İsmail Saymaz’ın kitabı, hepimiz için ‘gerekli moral bozukluğu ve kızgınlığa’ neden olan iyi bir arşiv çalışması. İkinci kitap ise yine çok ihtiyaç duyduğumuz ‘moral ve mutluluğa’ katkı sağlayacak, hoş mu hoş bir eser. Anlatmayacağım, alıp okursunuz nasıl olsa! Adı “Hediye Vermek ve Hediye Almak Üzerine.” (İletişim, 2018) Geçen günlerde yayınlandı. Alman felsefeci Wilhelm Schmid kaleme almış. ‘Hediye’ üzerine bu denli güzel bir kitap yazılabilir miymiş?! Yazılırmış demek ki. Hediye vermek ve almak ne anlama gelir? Sevgi vermek, zaman ayırmak, iyi arkadaşlıklar ve misafir ağırlamak, hediye değil midir? Peki insanın kendine verdiği hediyeler? Yazar diyor ki; “Hediye vermek güzeldir ama zahmetlidir… Hediye vermek sanatı hayatı güzelleştirmeye ve zenginleştirmeye katkıda bulunabilecek birçok sanattan biridir. Lakin bütün sanatlar gibi hediye verme sanatı da bir bilgi ve maharet gerektirir…” Yetmiş küsur sayfalık kitap, değerli bir ‘ayrıntı.’ Gözden kaçmamasında yarar var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
10.05.2025
1.05.2025
22.04.2025
24.03.2025
20.03.2025
18.02.2025
13.02.2025
10.02.2025