Mustafa ARMAGAN
Kobani ile gündeme yeniden gelen Suriye’de bundan 96 yıl önce yakın tarihimizin en sarsıcı olayları yaşanmış, 402 yıl idaremizde kalmış olan Şam ve Halep İngilizlere terk edilmişti. Tarih kitaplarımızda tam bir kale önü karambolü halinde anlatıldığı için Mustafa Kemal Paşa’nın Halep’te esir düştüğü ve ancak fidye vererek esaretten kurtulabildiği pek bilinmez.
Yavuz Sultan Selim Suriye’ye 1516 yılında Mercidabık’tan girmişti. Kaderin acı cilvesine bakın ki, Suriye ve Arap topraklarındaki son muharebemiz ve teslim oluşumuz da aynı civarda gerçekleşti. Mercidabık dediğimiz Haleb’in 38 km kuzeyinde, Antakya’dan Menbiç’e giden yol üzerinde, Kuveyk ırmağı kenarındaki Dâbık adlı yerleşim yeri yakınında olup Kilis’in burnunun dibindedir. (Merc Arapçada ‘sahra’ veya ‘çayır’ demek. Dâbık ise bir yerleşim yerinin ismi.) Mercidabık IŞİD’in yıktığı Hz. Davud’un türbesiyle meşhurdu.
19 Eylül 1918 sabahı. Kudüs’ün kuzeyinde mevzilenmiş üç Osmanlı ordusu Gen. Allenby’nin üstün kuvvetlerine karşı mücadele vereceklerdir. 4., 7. ve 8. ordularımıza sırasıyla Mersinli Cemal, Mustafa Kemal ve Cevat paşalar kumanda ediyordu. Tafsilatını Derin Tarih’in son sayısında anlattığım bu kritik savaş hezimete dönüşecek ve sadece 10 günde tam 560 km toprak kaybedecektik. Nablus’tan Şam’a 10 günde perişan halde ricat eden birliklerimize bu defa Halep’e çekilme emri verilirken kuvvetleri iyice eriyen Mustafa Kemal Paşa’ya Rayak’a gidip direnişi örgütleme emri verilecektir. Bazı püskürtme başarılarına rağmen İngiliz hücumları ancak karargâhımızın Toroslara çekilmesiyle duracak ve tam bu sırada Mondros Mütarekenamesi imdadımıza yetişecektir.

Mustafa Kemal Paşa’nın Halep’te karargâh olarak kullandığı ve içinde bedevilere bin altın vererek esaretten kurtulduğu ünlü Baron Hotel yakın zamanlara kadar hizmet veriyordu.
Osmanlı Devleti’ni teslim olmak zorunda bırakan bu ricat tarihlerimizde üstünkörü geçiştirilir ve içlerinde sadece M. Kemal’in kuvvetlerini ‘başarıyla geri çektiği’ söylenir. Kusura bakmayın ama bunun, okuyanı aptal yerine koymaktan farkı yok. Bizden başka hiçbir ülkenin tarihinde ana vatan topraklarından 600 küsur km geri çekilmeye başarı denilmez. Bir başarı varsa süvari birlikleriyle benzersiz bir zafere imza atan Allenby’ye aittir ve bu hezimette Enver Paşa’dan M. Kemal’e kadar herkesin suçluluk payı vardır.
İtiraf etmek zor gelse de Tek Adam’ı parlatmak adına yapılan tarihi mıncıklama operasyonuna artık son verilmeli ve yenilgilerimizin tarihi de adam gibi yazılmalıdır. Maziden alacağımız dersler yere düştüğümüz noktaları iyice tanımaktan geçer de ondan.
40 günde Osmanlı Devleti’ni çökerten Filistin-Suriye yenilgisinin hazin hikâyesi henüz yazılmamıştır. Bazı sarsıcı sahneleri ise hemen hiç…
ATASE belgeyi neden saklıyor?

Hatırlayan olacaktır, bir ara Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı ATASE arşivindeki bir belgeden bahsetmiştim. Belgeyi 2 yıl önce bir mektupla ATASE’den istemiş ama cevap bile vermeye layık görülmemiştim. Saklasınlar, nasıl olsa günün birinde çıkacak ortaya. Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyları vardır zira!
İşte o belgenin Ayfer Özçelik’in Ali Fuat Cebesoy konulu doktora tezindeki kod numarasını buracığa yazıyorum (Not: Ayfer hanıma belgeyi sadece ‘göstermiş’ ama fotokopi almasına izin vermemişler):
ATASE Arşiv 5/7855, Kl. 4521, Dos. 16 (14-H), fh. 69.
Bundan sonra da vermezlerse gayri vebali boyunlarına.
Buradan soruyorum:
Belgeyi vermeyince vatanı mı kurtarmış oluyorsunuz? Yeter artık, milleti ergen çocuk yerine koyduğunuz! Sakladığınız belgedeki hadiseyi onu bizzat yaşamış olan Mustafa Kemal Paşa kendi ağzıyla anlatıyor. O saklamamış 1926’da, açıkça anlatmış ama sizler 2010’lu yıllarda korumaya almışsınız! Bu nasıl bir zihniyet?
Anlayan anladı sanırım; şimdi biz dikkatimizi belgenin satırlarına yöneltelim en iyisi.
Hadise şu:
25 Ekim 1918 günü M. Kemal Paşa İngilizlerin amansız taarruzu karşısında Ali Fuat (Cebesoy) Paşa komutasındaki 20. Kolordu’nun Katma’ya çekilmesi emrini verir. Kendisi Halep’teki karargâhındadır. Tam bu sırada şehri aniden istila ediveren bin .500 kadar bedevînin baskınına uğrar. Bedevî Araplar Mustafa Kemal’in karargâhına kadar ilerler. Prof. Özçelik’in aktardığına göre zor duruma düşen M. Kemal Paşa, yanında bulunan bin altını bedevilere vererek esaretten kurtulur!
Atatürk’ün kızkardeşi Makbule’yle birlikte nasıl karga kovaladığını anlatmaya üşenmeyen tarih kitaplarımızda onun esir düştüğü neden anlatılmaya değer görülmez dersiniz? Bakla tarlasındaki kargaların yanında esamisi okunmaz esaretin, değil mi? Hem bin altın nedir ki!
Şimdi bazılarının yelelerini şişirerek üzerime eğilmekte olduklarını düşünmek hoşuma gidiyor. Örümcek bağlamış hikâyeleri bir kenara atın da şimşekleri çaktırın tarih kitaplarında, bakın gençlerin gözleri nasıl parlıyor. Enkaza dönmüş İnkılap Tarihlerinin uyuşukluğundan kurtulmak tarihin yatağını yasaklarla kapatmamaktan geçiyor, bilesiniz.
“Bin altın verip kurtuldum”

Mustafa Kemal’in ağzından da aktaracağım bu ilginç olayı ama biraz sabır lütfen: Önce bir belgeyle bayram etsin gözleriniz. Hadisenin ertesi günü Yıldırım Orduları Kurmay Başkanı Sedat imzalı bir telgraf çekilir Başkomutanlığa. 25 Ekim öğleden sonra Şerif Hüseyin ordusuna mensup bin-bin 500 kadar bedevî süvarisinin Halep’e doğudan girdikleri ve hükümet konağını işgal ettikleri bildirilir. Sonrasını beraber okuyalım:
“Saat 2.30’dan sonra Merkez Komutanlığı ile Ordu Komutanlığı karargâhına taarruz etmişlerdir. Merkez Komutanlığı geçici olarak işgal edilmiş ise de bedeviler sokak muharebesi neticesinde def edilmişlerdir.”
Para kısmı hariç, birebir doğru. Ancak en tartışılmaz delil, Gazi’nin, Mahmut Soydan ile Falih Rıfkı Atay’a 1926’da anlatıp aynı tarihte “Milliyet” ile “Hakimiyet-i Milliye” gazetelerinde beraber yayımlanan hatıraları. Ben Atay’ın İş Bankası Yayınları’ndan çıkan “Atatürk’ün Hatıraları” (1965) kitabından aktarıyorum (s. 69-70). Olayın kahramanı anlatıyor:
“Halep’in şark cephesinin işgal olunduğuna dair karışık bir haber geldi. Yakın bir tehlikeyi gösteren bu haberin doğru olup olmadığını anlamak için bizzat o tarafa gitmeyi tercih ettim. Otomobilde (Suriye Valisi) Tahsin Bey, yaverim Cevad Abbas Bey vardı. Şehrin şark girişinde bir kalabalığın içine daldık. Bunlar asker kıyafetini taşıyan urban ve bedevilerdi. Esir olmuştuk.”
Esir düştüğünü itiraf eden Mustafa Kemal Paşa, eline bir kırbaç aldığını ve kalabalığa “Reisiniz kimdir? Çağırın” diye bağırdığını söyler. Bulunan reisten o akşam odasına gelmesini ister. Yine kendisi anlatsın, bakalım esaretten nasıl kurtulmuş:
“Sordum: ‘Benden ne istiyorsunuz?’ ‘Şimdilik bin altın, silâh, cephane’ dedi. Bin altını o akşam verdim, silâh ve cephane için vaat ettim.”
Esir olmuştuk… Bin altını verdim…
Tarih böyledir işte. Üzerine ne kadar gölge salmaya kalkarsanız kalkın meteoroloji güneşli bir günün müjdesini mutlaka verecektir. Gözü olana gün ışımıştır diyorum.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017