Mustafa Karaalioğlu
Başımıza gelen problemlerde; aşamadığımız, üstesinden gelemediğimiz sıkıntılarda dünyayı suçlamak alışkanlığımızdır. İmparatorluk sonrası (veya bakiyesi) bir ülkenin kaderi ve tabiatıbelki de böyledir. Başaramamak, kazanamamak, galip gelememek hep bir büyük sebebe, karanlık bir mahfile bağlı olmak zorundadır. Asla kendi kusurumuz olamaz. “Belki” böyledir diyoruz çünkü geçmişinde büyük devlet veya imparatorluk payesi bulunan bütün milletler aynı durumda değildir. Yıkılıp kurulan veya yenilenen birçok eski büyük ülke bugün de büyüktür. Kuralına göre oynayan milletler her dönemde büyükler liginde kalmayı başarmıştır. Eğitimi, teknolojiyi, sanayii, hukuku, akademiyi, sanatı, kültürü ayakta tutan ülkeler dün de bugün de müreffeh ve güven içinde yaşamayı başarmıştır. Bir problemle karşılaştıklarında da suçlu aramaya gerek duymamış, kendilerine bakmışlardır.
Bu demek değildir ki bizim gibi bazı milletler ve ülkeler, ekonomik ve teknolojik dezavantajları nedeniyle büyük güçlerin negatif ayrımcılığına muhatap olmamıştır. En nihayet dünya bir rekabet sahnesidir ve kimse kimsenin kara kaşına kara gözüne meftun değildir. Çözemediğimiz birçok mesele gayet tabii ki bazı ülkelere fırsat sunmaktadır. Bu da bir sır değildir; sürpriz hiç değildir.
Mesela, Kürt meselesi… Bir asrı bulan problem 40 yıldır içeride terör üretirken, şimdi de sınırımızdaki Suriye’de karşımıza büyük bir siyasi problem olarak çıkmıştır. Başta ABD olmak üzere Rusya gibi büyük güçlerin de irili ufaklı ülkelerin de Türkiye’ye sıkıntı vermek için kullandıkları araçtır. Herkes kaşıyor mu, evet. Peki, biz 50 yıl önce, 30 yıl önce 5 yıl önce bu meseleyi çözebilmiş olsaydık bunu yapabilirler miydi?
Ya da demokratikleşmemizi, şeffaflaşmayı, kurumsallığı halledemediğimiz için ve devleti bir hukuk devletine dönüştüremediğimiz için darbeler dahil sisteme yönelik müdahalelere hep açık olduk. Hepsinde de dış faktörler bir şekilde işin içinde miydi? Evet. Peki, elimizde fırsat varken sistemi demokratikleştirip, hukuk zeminine oturtabilseydik kimse buna cesaret edebilir miydi?
Gelelim ekonomiye… Paranın bol olduğu ve borçlanma imkanımızın geniş olduğu yıllarda bir tercih yaptık, altyapı ve inşaatı seçtik. Şimdi o dönem geride kaldı ve sınai üretim yetersizliği nedeniyle büyüme düşmeye ve sistem yerinde saymaya başladı. Yeniden büyüme ve işsizliği azaltmak için artık daha çok dış kaynağa ihtiyacımız var. Peki, geriye dönüp kaynaklarımızın bir kısmını hiç olmazsa dünyayla rekabet edebileceğimiz birkaç sektöre yatırsaydık ve ekonominin dışa bağımlılığını azaltmış olsaydık buna kim engel olabilirdi?
Yine de diyelim, çok istediğimiz halde Kürt meselesini çözdürmediler, demokratikleşmemize mani çıkardılar ve sanayileşmemizi de türlü oyunlarla engellediler. Bizden o kadar çekindiler ki neye el atsak hepsi toplanıp müdahale etti. Tamam, öyle olsun.
Peki, bir ülke ve bir millet için hiç şüphesiz herşeyin başı olan eğitimi halletmemize mani ne vardı? Eğitim, kaynaktan çok vizyon isteyen, paradan çok niyet gerektiren ve dünya standardına ulaşmak istediğinizde sadece çalışarak hedefe varılabilecek muazzam bir fırsat alanıdır. Sorgulayan, araştıran, merak eden, yaratıcı ve rekabetçi nesiller yetiştirmemizin önünde hangi engel vardı? İstemiş olsaydık hangi dış güç, hangi karanlık mihrak, hangi derin mahfil, iyi bir eğitim sistemi kurmamıza engel olabilirdi? Canımızı yakacak basit soru budur. Basit ama zihinlerimize yerleşen kolaycılığı, suçu başkasına atmayı ve karanlık güçler bahanesini yerle bir etmeye yeten bir soru… Sadece bunu başarmış olsaydık, şimdi içinde boğuştuğumuz onlarca mesele doğmamış olacak, doğsa da büyüme fırsatı bulamayacaktı.
Aslında tam yapacaktık ama onu da karanlık güçler engelledi, mi diyorsunuz?
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025