Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Başbakan Erdoğan’ın BM’de yaptığı konuşma önemliydi. Soğuk Savaş sonrasında hep işaret edip durduğumuz bir gerçeğe işaret etti. Birleşmiş Milletler (BM) bu haliyle devam edemez. Nedeni ise çok açık. Eskinin iki kutuplu dünya gerçeği üstüne oturan BM, değişen dünyanın yeni gerçeklerine yanıt verme yeteneğine sahip değil. Başbakan’ın da işaret ettiği gibi BM, dünün emperyal ve hegemon devletlerinin borusunun öttüğü diğer devletlerin ise bu güçlerin vesayet altında kalışını doğuran bir yapıya sahip. Tıpkı IMF ve Dünya Bankası gibi...
Oysa dünyanın savaşlara, savaş kışkırtmalarına, kitlesel açlığa, hastalıklara, çevre felaketlerine, gelir bölüşümündeki adaletsizliklere karşı duyarlı davranacak küresel düzeyde yeni bir işbirliği organizasyonuna ihtiyacı var. Bu yeni işbirliği gereksinimini hakkıyla karşılayabilmede eski dünyanın damgasını taşıyan bu uluslararası örgütlenmeler yeterli olamazlar. Zira ulus-devlet paradigması temelinde kurulmuş örgütlerdir bunlar. Başka deyişle devlet merkezli reflekslere sahiptirler. Bu örgütlerde halkların, sivil toplum örgütlerinin sesi hakkıyla duyulmaz. Gerçi eskiye göre bu yapıların davranışlarında değişmeler olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Dünya Bankası’nda olduğu gibi... Sivil toplum örgütleri bu yapılar üstünde düne göre etkilerini bir hayli arttırdılar. Böyle de olsa dediğim gibi bu yapılar devlet refleksini öne alan yapılardır. Yeni dünyanın yeni ihtiyaçları ise ulus-devlet çerçevesinin dışına taşıyor.
Böyle de olsa eski dünyaya ait yapılar bir günde değişemeyeceği gibi bu değişim dünün hegemon devletlerinin ellerine bırakılarak da gerçekleşemez. Dünün mazlum halkları, vesayet altındaki ülkeleri ve onların devletleri bu eski yapıları değişime zorlamak durumundadırlar.
İşte bu çerçevede Başbakan’ın yaptığı konuşmayı önemli buluyorum. Önemli ama bu söylem aynı zamanda sorunlu da...
Yeni Türkiye ve yeni söylemi
Söylem, yeni dünyanın öne çıkan yeni kavramlarından biri. Her ne kadar öneminin keşfedilmesi eskiye dayanıyor olsa da popülerleşmesi yenilerde oldu. Bu kavramın içeriğini anlamak için söylem etkinliğini “söylemek” fiilinin basit ve dar çerçevesi dışında düşünmeliyiz. Söylem dil ile pratiğin çelişkili birliğini ifade eder. Başka deyişle ifadeniz ifade tarzınızla da bir bütün oluşturur. Ama şimdi konumuz bu değil. İşaret etmekle yetinelim.
Barış isteğini savaşkan bir ruhla ve bunu dışa vuran bir ifade tarzıyla dile getiriyorsanız orada söyleminiz sorunludur. Türkiye bir yandan “dünyada ve Ortadoğu’da barış” derken öte yandan “nereden gelirse gelsin savaşa hazırız” türünden ifadeler kullanıyorsa bu yalnız dilindeki çelişkiyi değil söylemindeki çelişkiyi de yansıtır. Zamanla diliniz başka, pratiğiniz ise başka haline gelir. Barışın dilinin yerini savaşın dili alır.
Bugün 2008 küresel finansal krizinden sonra, dünün emperyal, hegemon devletleri kapitalizmin krizinden çıkışı eski yani 1929 krizi sonrasında olduğu gibi, devletçi yollarda aramaya başladılar. AB’nin siyasi krizi bunu yansıtıyor. Bu yol dünya olmasa bile bölgesel savaşlara kapı aralayan yeni tehlikeleri beraberinde getirir. Bu açıdan Türkiye’nin Kıbrıs ve Yunanistan ilişkilerinde artan yüksek gerilim ve İsrail ile savaş havası çok tehlikeli. Gelişen bu yeni tehlikeli eğilimleri daha iyi anlamak için Cemil Ertem’in Star gazetesinde çıkan son yazılarına bakmanızı tavsiye ederim.
Diğer yandan Türkiye kendi içinde Kürt sorununun çözümünde güç kullanmayı öne aldığı yeni koşullarda, Başbakan’ın “Barışçı” söylemi bu açıdan da sorunludur. Kendi iç sorununu daha fazla demokrasi yoluyla değil de, güç kullanma yoluyla çözmeye yönelen bir devletin dünya barışı için dile getirdiği haklı eleştiriler ne yazık ki hak ettiği etkiyi zayıflatıyor.
Oysa belki yeterince hissetmiyoruz ama artık Türkiye her şeye rağmen yani Kürt sorununu barışçı yoldan henüz çözüme kavuşturabilmiş olmasa da, Kıbrıs sorununu çözebilmiş olmasa da “yeni bir Türkiye” oluyor. Ekonomide olumlu performansıyla, özellikle sivil demokrasiyi geliştirmede attığı ciddi adımlarla, Müslüman bir ülke olarak farklı bir laiklik örneği ortaya koymasıyla yalnızca dikkatleri üstüne çeken değil dikkate alınan bir ülke haline geliyor. Klasik deyişle bölgesel bir aktör olarak öne çıkıyor.
Yeni Türkiye bölgesel aktör olarak Batı’da bilhassa Avrupa ve AB içinde, yukarıda işaret ettiğim yeni dünyanın ihtiyaçları açısından da son derece dinamik bir rol oynayabilir.
Ama bu söylem ve bu vizyonla değil. Devam edeceğim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Üzgünüm
7.05.2012 - Gerçek muhalefetin ayak sesleri
3.05.2012 - Hasan Tahsin gerçekte kimdi
30.04.2012 - Sıcağı sıcağına...
28.04.2012 - Tarihe doğru uzun yürüyüş
26.04.2012 - Umudun gücü...
23.04.2012 - Dürüstlük üstüne
21.04.2012 - Ölüm sınırına gelindi
19.04.2012 - ‘Silahsız kuvvetler darbesi’
16.04.2012 - Bir dokun bin ah işit...
14.04.2012
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları




























































Hrac Madooglu
Baska bir devletin kendi vatandasina yaptigi kotulugu ornek gosterip bizim devleti ve hukumeti aklamak mumkun degil hanimefendi. Neden iyileri ornek almiyorsunuz, kendinizi iyilerle mukayese etmiyorsunuz?