Nejat ERDİM
Türk devleti ve Türk hükümeti bile bile bir lanetin içine doğru koşar adım ilerledi.
Üstelik koştuğu menzilin bir bataklıkla son bulacağını ve o bataklığın girdabından kendini asla ama asla bir daha kurtaramayacağını bildiği halde rotasını o istikamete doğru belirledi.
Bu gidilen istikamette seçilen yöntem bir intihar mı, yoksa bir bir büyük kumar; bir rus ruletimiydi oynanan veya oynanmak istenen bilinmez; ama bilinen tek şey var Suriye artık Türkiye’nin her yerinde.
Nereden bakarsanız bakın bugün Suriye dış politikası sonucu yaşadığımız ağır travmanın ülkedeki sosyal ve siyasal dokuyu ciddi manada etkileyebildiğini tartışmaya bile gerek yok.
İnsanlığa ve insanlığın kadim mirasına yönelik katliamlar, tecavüzler ve akla gelebilecek her türlü aşağılık yöntemle cürüm işleyen bir barbarlar çetesine sessiz kalınması bugün için geldiğimiz noktaya adeta zemin hazırladı.
Dolayısı ile Suruç, Diyarbakır, Adana ve Mersin de patlatılan bombalar ve gerçekleştirilen katliamlar izlenen yanlış Suriye dış politikasının birer sonucudur.
Suriye sınır hattı boyunca barbarlar çetesinin militanları ile nerdeyse el-ense olunmuş bir vaziyette Türk devletinin tüm hoşgörüsünden(!) faydalanmış IŞİD elbette ki dilediği yerde ve dilediği zamanda katliam ve cinayet işleme serbestliğini kendinde bulabilecekti ve buluyor da!
Geldiğimiz şu vahim noktada şimdi şunları sormak lazım: Daha birkaç gün önce katliamın işlendiği Suruç’un bağlı olduğu Urfa ilinin valisine gazetecilerin kentte IŞİD’in varlığı konusunda sorduğu soru üzerine takındığı tavır ve gazetecileri sordukları bu çok yerinde ve haklı soru yüzünden gözaltına aldırması üzerine şimdi şunu sormak gerekmez mi?
“Valisi olduğun şehirde adım adım katliam hazırlığı yapılırken, sen nerdeydin, senin asıl görevin emrindeki kolluk kuvvetlerini gazetecilere mi saldırtmak ve yaka paça gözaltına aldırmak mı, yoksa Suruç’ta bu alçakça cinayeti işleyen barbarları mı hedef almaktı?”
Sayın vali, masumları cezalandırıp, katilleri görmezden gelmek asla ama asla af edilebilecek bir durum değil, Ankara af etse bile bizim vicdanlarımızda mahkûm olacaksın!
Ve yandaş, satılmış medyaya da şunu sormak lazım; insanların kafasını kesen, insanları kafeslere koyup diri diri yakan, kadınlara, kızlara ve çocuklara tecavüzü adeta kazanılmış bir zaferin ödülü olarak gören bu insanlık tarihinin en karanlık ve en aşağılık çetesini aklayıp, kendi vatanlarını koruyan PYD’yi bu katiller sürüsünden daha tehlikeli görenler Suruç katliamının sorumluları değimlidir?
Tüm Türkiye toplumu olarak her zamankinden çok kenetlenmeye ve birleşmeye ihtiyacımız var, birilerinin ısrarla bizi Suriye bataklığına çevirme istek ve heveslerine karşı verebileceğimiz en büyük cevap bu olmalı.
Daha düne kadar Esat ile “kanki” olup neredeyse Ankara-Şam arası akşam çayına gidecek durumda olanların bugün geldikleri nokta ve ülkeyi sürükledikleri bataklığın doğurduğu vahim sonuçlar çok net ortada.
Ankara ivedilikle Kürt fobisinden kendini kurtarmalı, bu fobinin giderek bir IŞİD “hobisine” dönüştüğü ne yazık ki çok açık ortada.
Azıcık tarih bilgisi olanlar çok iyi bilirler, Yavuz Sultan Selim ile İran Safevi Devleti arasındaki çetin savaşlarda Osmanlının İran sınırı boyunca yiğit Kürt beyleri ve gözü pek Kürt savaşçılarından faydalandığı bilinir ve hatta ve konuda dilden dile dolaşan çok manidar bir anekdot vardır.
Yavuz’un durmadan batıya açılması üzerine annesi Gülbahar hatun sorar: “tüm orduları batıya sürerken, doğuda Safevilere karşı sakın bir zafiyet oluşmasın?”
Yavuzun cevabı çok çarpıcı ve çarpıcı olduğu kadar Kürtlerin bir türlü devletleşmemeleri açısından oldukça manidardır.
“Ben doğuda Kürtlerden kaleler kurdum, onun için imparatorluğun doğusu güvence altındadır!”
Kendi iç çekişmeleri ve hesaplaşmalarının derdine düşen, “küçük olsun, ama benim olsun” hastalığından bir türlü kendini kurtaramayan Kürt beylerinin bu amansız hastalığı ne acıdır ki bugün torunlarına da sirayet etmiş durumda.
Bu tarihi vakıa bize şunu çok açık bir şekilde aslında göstermiyor mu veya göstermesi gerekmez mi?
Dün Safavilere karşı Osmanlı sınırında adeta kale gibi duran Kürtler, bugün gerek Kürdistan bölgesel yönetimi ve gerekse Rojava kantonları sayesinde adeta bir “hilal” gibi Türkiye’nin sınırlarını IŞİD belasından korumuyor mu?
Emin olun eğer sınır komşularımız Kürtler olmasaydı bugün IŞİD, Suriye ve Irak’taki barbarlıklarını yaşadığımız coğrafyada sahneleyecekti ki nihai hedefi de zaten budur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.06.2015
4.02.2015
19.05.2015
14.05.2015
9.02.2015
8.02.2015
4.04.2015
28.03.2015
24.03.2015
23.03.2015