Neşe Düzel
“Genelkurmay, statükocu İstanbul sermayesi ve eski büyük medyayla ilişkiyi kesti toplum. Eski egemenlerin sözcüleri konuştuğu zaman, toplumun yüzde 60’ı, ‘gene aleyhime bir şeyler söylüyordur’ diye onları dinlemiyor.”
“Ergenekon davaları, suçlu olanların yargılanması mı? Yoksa hükümetin muhaliflerine yaptığı sindirme ve siyasi bir mesele mi? sorusuna, toplumun yüzde 60’ı, ‘Ergenekon var. Bu insanlar suçlu. Yargılansınlar’ diyor.”
“On yıl önce Kürt meselesi sadece devletle Kürtler arasındaydı. Bugün toplumun iç problemi oldu. İki sene sonra da dünyanın problemi haline gelecek. Dünya, probleme nasıl çözüm dayatacak bilmiyoruz.”
***
NEDEN BEKİR AĞIRDIR
Geçen yıl haziranda yapılan genel seçimlerde AK Parti oyunu daha da arttırarak gene tek başına iktidara geldi. Geçmişte koalisyon hükümetlerinden bunalmış olan Türkiye’de büyük çoğunluk bu sonuçla rahatladı. Bu seçim sonucuyla birlikte Türkiye’de istikrarın ve gelişmenin devam edeceği sanıldı ama beklenen olmadı. Tuhaf bir biçimde seçimlerden sonra çok gergin bir ortama girildi. Uludere olayı, devlet içinde hesaplaşmalar, AK Parti tabanında kapışmalar, MİT krizi, Kürt sorununda güvenlikçi bakışın hâkim olması derken, ülke sallandı ve sertleşti. Bu gergin ortamın oluşturulmasında AK Parti’nin payı büyük oldu. Bir yandan demokratikleşme hamlesini durdurdu, bir yandan da kendisini bu yüzden eleştirenlere karşı tepkilerinde, işi siyasetin kabul edemeyeceği boyutlara vardırdı. Özellikle de Başbakan’ın üslubu, her eleştiriyi düşmanlık olarak gören çok suçlayıcı bir hâl aldı. Acaba bu gerginlik halkın günlük hayatında bir yankı buluyor mu? Halk ne tepki gösteriyor? Toplum, tepedeki bu sertliği kendi gündelik hayatında nasıl yaşıyor? Toplum ne yönde değişiyor? Halk, kime, neden düşmanlık besliyor? Kürt sorununun çözümü zorlaşıyor mu? Yeniden normale dönebilecek miyiz? Kamuoyu araştırmalarında ne çıkıyor? Halk en çok neden memnun ve neden şikâyetçi? SETA Vakfı’nın Atatürk’le Erdoğan’ı kıyaslama ihtiyacı nereden kaynaklanıyor? Başbakan Erdoğan’ın yönetim tarzı otoriterleşiyor mu? AB’den uzaklaşmamız ne sonuç yaratıyor? AKP seçmeni, Erdoğan’ın yaptığı her şeyi destekliyor mu? Bütün bu konuları ve soruları, aylık kamuoyu yoklamalarıyla Türkiye toplumunda yaşanan değişimleri ve dip dalgaları çok yakından izleyen KONDA’nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır’la konuştuk. Yılların araştırmacısı Ağırdır’dan çok uyarıcı cevaplar aldık.
***
NEŞE DÜZEL: Kamuoyu araştırmaları yapıyor musunuz son zamanlarda?
BEKİR AĞIRDIR: Evet, her ay düzenli yapıyoruz. Hatta 11 Haziran 2011 genel seçimlerinden sonra siyasetin yanı sıra ağırlıklı olarak toplumda ne değişiyor onu da araştırıyoruz. Toplum demokratikleşiyor mu, muhafazakârlaşıyor mu, aile yapısı değişiyor mu gibi toplumda yaşanan dip dalgaları her ay yaptığımız araştırmalarla anlamaya çalışıyoruz.
Araştırmalarınızdan ne sonuç çıkıyor? Toplumda ne değişiyor?
Toplum çok ikircikli. Bir yanıyla değişmek istiyor, çünkü toplum mevcut koşullardan rahatsız. Kimi bu rahatsızlığının sebebi olarak kurulu düzeni, kimi devleti, kimi de kendinden farklı olan “öteki”ni görüyor. Ama bir yanıyla da toplum kendine güvenmiyor.
Toplum neden kendine güvenmiyor ?
Türkiye’de toplumun kendine güveni düşük. İki nedeni var. Bir, toplumda eğitim oranı hâlâ çok düşük. Bu ülkede ortalama eğitim toplam yedi sekiz yıl. Üniversite mezununun oranı yüzde 10. Hâlâ hiç okula gitmemiş vatandaşlarımız var. Ayrıca toplumun yüzde 80-85’inin de mesleği yok. Bu nedenle insanlar kendilerine ve geleceğe güvensizler. İkinci neden de, bu topraklarda vatandaşın devlete karşı örgütlenmesi ve tepki göstermesi Osmanlı’dan beri hep suç sayıldı. Devlete tepki gösterene önce eşkıya, şaki dendi.
Sonra da komünist, şeriatçı, terörist, vatan haini vb... dendi.
Evet. Toplumsal bellekte örgütlenme ve tepki göstermenin bedeli çok ağır bizde. Dersim’de ve Kürt meselesinde de gördük. Devletin şimdiye kadarki uygulamaları hep bastırma ve şiddet olduğu için toplum, gündelik hayatın içinde nasıl tepki göstereceğinin yollarını çok bilmiyor. Bu ülkede bir sivil toplum örgütüne üye olanların oranı hâlâ yüzde 20. Buna oda üyelikleri de dâhil.
Türkiye Odalar Birliği gibi insanların kanunla üye olmak zorunda oldukları odalara sivil toplum örgütü denilebilir mi?
Haklısınız. Dolayısıyla Türkiye toplumu örgütlü bir toplum değil. Ama bu demek değil ki bu toplumun tepkisi yok ve bu toplum yapılanları unutuyor. Hayır unutmuyor. Bu yüzden de, önüne konan her sandık imkânını her seçimde sonuna kadar kullanıyor. Şimdiye dek yaptığımız 15-16 seçimin yedisinde bu toplum iktidarı değiştirmiş. Türkiye’de toplumun kendine olan güveni düşük ama bu toplum hâlâ değişim istiyor. Çünkü kurulu düzenle, devletle, yönetim mekanizmalarıyla sorunu sürüyor. Yalnız şu var. Toplum değişim konusunda eskisi kadar cesur değil! Toplumun ruhundaki el frenleri çekik!
Niye?
AK Parti’nin 2008-2009’a kadarki iktidar döneminde ekonomik hamlelerle birlikte hızlı bir değişim yaşandı. Bu ilk değişim hamlesi ekonomik başarıyla taçlandı. O zaman toplum değişimin arkasındaydı. Nitekim toplumdaki bu değişim talebi 2010’a kadar AK Parti’yi ileriye doğru itti. Ama 2010’dan ve özellikle 2011 genel seçimlerinden beri AK Parti’nin tavrı, toplumu olumsuz etkiledi ve topluma el frenini çektirdi.
Şimdi toplum değişim istemiyor mu ?
Toplum değişim konusunda ürkek! Çünkü nereye doğru gidildiğini kestiremiyor. Ne AK Parti, ne de CHP, toplumun önüne bütüncül bir değişim projesi koyuyor. Zaten toplumun kendine olan güveni düşük. Değişimin nereye doğru olacağını ve hayatını nasıl etkileyeceğini bilmiyor olmak toplumu daha da korkutuyor. Hâlbuki 2008-2009’a kadarki dönemde iki avantaj vardı.
Nedir o avantajlar?
Bir yanda Avrupa Birliği gibi bir muasır medeniyet ölçüsü vardı. Şimdi değişimin o mihenk noktası, yıldızı, hedefi kayboldu. Diğer yanda da bu ülkede yıllardır bir sürü probleme dokunulmamıştı ve ilk kez 2002’den sonra dokunuldu. İşte o dönemde toplum, AK Parti’nin yaptığı bu değişimin, temizliğin arkasında durdu.
Peki, araştırmalarınıza göre, halk en çok neden memnun?
Ekonomik gelişmeden memnun. Her dört kişiden ikisi geliriyle gideri arasında bir fark olmadığını söylüyor. Yani “geçiniyorum” diyor. Diğer dört kişiden biri, “hem geçiniyorum, hem de bir miktar tasarruf ediyorum” diyor. Geri kalan dörtte bir ise “geçinemiyorum, borçlandım, taksitlerimi ödeyemiyorum” diyor. Kısacası, insanların yüzde 75’i bir biçimde memnun.
Halk en çok neden şikâyetçi?
Ülkeye dair meseleler, sade vatandaşın sadece yüzde 10’luk kesiminin gündelik hayatında yer kaplıyor. Bu soruyu geçen ay sorduğumuzda, yüzde 90 kendine ait bir meseleyi dile getirdi. Ülkeye dair bir meseleyi kendine dert edinenlerin oranı yüzde 10 çıktı. Hatta ülkeye dair bir meseleyi sevinç nedeni yapanlar daha da düşük oranda yüzde beş çıkıyor. Halk daha çok kendi hanesiyle, ekonomisiyle ilgili. Türkiye, dünyada en iyi ekonomiler arasına girdi diye sevinmiyor. O bu gelişmenin, kendisine nasıl yansıdığına bakıyor. En çok da işsizlikten şikâyet ediyor ve korkuyor.
Bu bir çelişki değil mi?
Halk ekonomiden memnun ama, geçiniyor olması işinin ve gelirinin devam etmesine bağlı. İşsiz kaldığı an hayatı sıfırlanıyor. Yüzde 85’in mesleksiz olduğu bir toplum burası. Biz, ekonomik krizin sosyal etkileri diye bir araştırma yaptık. Toplumun yarısı için ekonomik kriz bir şey ifade etmiyor. İşi devam ediyorsa ve aynı ücreti alıyorsa, dünya krizden yıkılsa onun için önemli olmuyor. Mesela Uludere olayının yaşandığı ay Kürtlerin içinde “Uludere’den dolayı öfkeliyim” diyen oldu ama, esas şikâyet konusu gene gelecek kaygısıydı.
Ahmet Şık’la Nedim Şener’in başına gelenleri halk nasıl değerlendiriyor?
Özel olarak bunu sormadık. Zaten bunu böyle sormak da doğru değil. Onlardan bağımsız olarak şunu söyleyebilirim. Ergenekon ve Balyoz meselesi bizim “kutuplaşma endeksi” içinde sorduğumuz sorulardan biri. Toplumda Ergenekon davalarına destek yüzde 55-60. “Ergenekon davaları gerçekten suçlu olanların yargılanması mıdır yoksa hükümetin muhaliflerine yaptığı baskı, sindirme ve siyasi bir mesele midir” diye sorulduğunda, toplumun hâlâ yüzde 60’ı, “Ergenekon var. Bu insanlar gerçekten suçlu ve yargılansınlar” diyor. Bunu Ahmet Şık ve Nedim Şener için söylemiyorum tabii ki... Ergenekon’la ilgili genel kanaati söylüyorum.
Siz bir gözlemci olarak, Türkiye’nin bu süreçte yaşananlara halkın tepkilerini nasıl görüyorsunuz?
Toplum, eski egemenlerle ilişkisini kesti. Onlara gözünü ve kulağını kapattı. Eski egemenler kimler derseniz... Bunlar, asker, genelkurmay, statükocu İstanbul sermayesi, büyük iş dünyası, eski büyük medya, CHP... Bu egemen kesimlerin sözcüleri konuştuğu zaman, bu toplumun yüzde 60’ı, ki bunların hepsi AK Parti seçmeni değil, “benim aleyhime bir şey söylüyordur” diyerek onları dinlemiyor. Bütün bu ortaya saçılanlardan sonra toplum eski egemenlerle ilgili artık bu kanaate vardı. CHP, toplumdaki bu algıyı değiştirmeden ilerleyemez. Halk, değişimin önündeki engel olarak hep onları tanımlıyor.
Peki, halk yargıya güveniyor mu?
Hayır. Çünkü hukukta, yargıda hâlâ önemli bir değişiklik olmadı. Toplumun yarıdan fazlası, vatandaşın yargı karşısında eşit olmadığını düşünüyor. “Zengin veya fakir olma haline göre, mahkemelerden farklı kararlar çıkar” diyor. Adalet araştırmasının bulgusu bu! Bir toplumda bundan daha vahim bir şey olur mu? Yaptığımız ekonomi araştırmasının bulgusu da şu. Halkın yüzde 80’i “Eğer zenginler bu kadar zengin oldularsa, mutlaka gayrı kanuni bir şey yapmışlardır” diyor. Kısacası toplum, varolan sisteme güvenmiyor. Toplum, bu sistemi değiştirmek adına yapılacak her türlü değişimin arkasında duruyor. Devlette ve yargıda hangi değişiklik için gidersek gidelim, referandumda yüzde 60 evet oy çıkar.
Polise güven var mı peki?
Ekim ayındaki askerlik algısı araştırmamızın sonucunu söyleyebilirim. Askere ve polise güven hâlâ yüzde 60. Çünkü düzensiz kentleşme ve çoğalma sonucunda gündelik yaşamda yaşanan bir asayiş ve güvenlik problemi var. İnsanlar bilmedikleri coğrafyada bilmedikleri mahallelerde yaşıyorlar. Dolayısıyla güvenlik talep ediyorlar. Medya ve siyaset ise halkın bu güvenlik talebini bilinçli bir şekilde korku politikalarıyla besliyor. Yani toplumda devletçi ve güvenlikçi bir bakışı hâkim kılmaya çalışıyorlar. İşi, güvenlik devletine çevirmeye çalışıyorlar!
Peki, hükümetin sorunları çözebilecek yetenekte olduğuna inanç eskisi gibi sürüyor mu?
AK Parti’nin sorunları çözeceğine olan inanç azalmıyor. Aynı oranlarda sürüyor. Mesela, toplumun üçte biri, siyasete güvenmiyor, ve “varolan partiler sorunları çözemez” diyor. Üçte iki ise siyasete güveniyor. AK Parti hâlâ ezici farkla önde gidiyor. AK Parti’ye oy vereceğini söyleyenlerin yüzde 90’ı, “AK Parti sorunları çözer” diye ona oy veriyor. CHP’de ise bu oran daha düşük. Kemal Kılıçdaroğlu başa geldiğinde bu oran çok yükselmişti. “CHP’ye oy vereceğim” diyenlerin yüzde 80-85’i, “CHP sorunları çözer” diyordu. Bu umut kabarması söndü ve şimdi oran yüzde 60’a düştü. Yani Baykal zamanındaki seviyeye düştü. Baykal döneminde oran yüzde 50’ydi.
Kürt sorunu hakkında halk ne düşünüyor?
Kürt meselesinde giderek şoven duygular ağır basıyor. Araştırmalara göre, toplum sertleşiyor. Bu sertleşme, “Kürt sorununu çözmeyelim, Kürtlere haklarını vermeyelim” anlamına gelmiyor ama... Özellikle Van ve Uludere’de yaşananlar sonrasında toplumda ortak yaşama iradesi zayıflıyor.
Yıllardır Türkiye toplumunun giderek ayrıştığından söz edilir. Bugün Türk-Kürt diye ayrışma konusunda hangi noktadayız?
Sorduk. Türklerin yarısı Kürt komşu, gelin, damat istemiyor. Vahim değil mi bu? Aynı kaderi paylaştığımız insanlar hakkında böyle düşünülüyor. Ya da Türklerin yüzde 50’si Kürt iş ortağı istemiyor. Bundan daha vahim ne olabilir?
Kürtler Türk iş ortağı, komşu, gelin, damat istiyor mu?
Kürtlerde bu oran çok daha düşük... Onların dörtte biri yani yüzde 25’i- bu duyguda. Bütün Türkiye’de yaptık bu araştırmayı. Kürt problemi nedir diye sorduk. Kürtlere göre problem, devletin Kürt kimliğini tanımaması, Kürtlere farklı davranılması, hak ,eşitlik, adalet problemlerinin çözülmemesi... Türklerin yüzde 50’den fazlası ise Kürt problemini, yabancı devletlerin kışkırtması ve Kürtlerin ayrı devlet kurmak istemesi olarak görüyor. Siyasetin ve medyanın öğrettiği bir şey bu Türklere... Bugün geldiğimiz noktada Türkler, siyasetin ve medyanın yönlendirmesiyle, Kürtlere ve kendinden farklı olan inançlara karşı daha sertler. Aslında medya da bu yönlendirmeyi siyasetçiye bakarak yapıyor.
Anlamadım...
Tayyip Bey gibi Kürt sorununu çözme iradesini gösterme gücüne sahip insanlar farklı bir dil konuştuklarında birden hava değişiyor. 2009’daki Kürt açılımında gördük. Bugün yazılarında nefret suçu işleyenler, iki sene önce, Tayyip Bey’e paralel olarak yazılarında ve konuşmalarında ne kadar demokrattılar. Kürt sorunun çözümüyle ilgili siyasetin bugünkü vizyonsuzluğu, yeniden eski kavgacı siyaset tarzına dönülmüş olması toplumda tedirginlik yaratıyor. Toplumun çoğunluğu hâlâ değişimin öncüsü olarak AK Parti’yi görüyor ama AK Parti bir proje sunmuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin önünde hem fırsatlar hem de riskler var.
Ne gibi?
Eğer iyimser senaryo işlerse, Türkiye’de siyaset toplumun önüne demokratikleşme projesini koyarsa, büyük bir heyecanla gene iyiye doğru değişiriz. Ya da 1990-2002 arasındaki Türkiye’ye geri döneriz. Siyaseten yönetilemeyen, kendiliğinden gelişen ve her gün siyasi gerilimler yaşayan, ekranlarda ve gazete köşelerinde incir çekirdeğini doldurmayacak kavgalar yapan vizyonsuz bir Türkiye sürecine gireriz. Aslında şimdi bu sürecin başındayız.
Başbakan’ın danışmanının kurmuş olduğu SETA Vakfı gençlik arasında bir araştırma yaptırarak, Başbakan Erdoğan’a Atatürk’ten daha fazla hayran olduklarını bulmuş. Böyle bir araştırmayı siz nasıl değerlendirdiniz?
Talihsiz bir açıklama olmuş bu. Zihinlerde olmayan, gündelik yaşamda karşılığı bulunmayan bir kıyaslama bu. Tayyip Bey’e en hayran olan bir gencin bile Atatürk ile Tayyip Bey’i kıyasladığını sanmıyorum. Çünkü elmayla armudu yarıştırmaya kalkışmaktır bu. Türkiye’nin ve gençlerin gündeminde böyle bir mesele yok. Ama AK Parti’nin galiba şöyle bir meselesi de var.
Nedir o?
AK Parti’nin ideolojisini ve hükümetin tavırlarını belirleyen kadro, 2011 seçimlerinden sonra muhtemelen değişti. Oysa ilk kadro, partinin kuruluşundan beri ve hatta daha önceki dönemlerden beri siyasette biraradaydı. Birbirlerini rahat ve özgürce eleştiren, ortak akıl arayan bir kadroydu o. Muhtemelen 2011’de milletvekili oldu bunlar. Yeni gelenler ise Tayyip Bey’le siyasete başlamış insanlar değil. Başbakanlık gücüne sahip bir Tayyip Bey’in yanına geldiler. Bu kadronun Tayyip Bey’e, “şu yanlış” diyebildiğini sanmıyorum. Zaten kadronun değiştiği, Başbakan’ın konuşmalarının sertleşmesinden ve AK Parti’de güvenlikçi bakış açısının öne çıkmasından da belli. Buradan ne AK Parti’ye, ne Erdoğan’a, ne de ülkeye bir katkı çıkar.
Başbakan Erdoğan’ın yönetim tarzı otoriterleşiyor mu?
Otoriterleşiyor diyemiyorum. Keyfîleşiyor. Taksim Meydanı’na, üçüncü köprüye, kamuoyunda hiç tartışmadan karar vermek, iktidarın gücünü doğru yönetememe durumudur. Aslında AK Parti problemleri yönetemiyor. Erdoğan ve arkadaşlarının AK Parti’yi kurarlarken, 2011 seçimlerinde askeri kışlasına sokmuş ve yüzde 50 oy almış bir parti hayal ettiklerini hiç sanmıyorum. Kendilerini aştılar. Vizyonlarını yenilemek zorundaydılar ama yenileyemediler. 2002’deki vizyonları tarlayı temizlemekti. Müthiş bir toplumsal destekle temizlediler. Şimdi tarlaya ne ekeceklerini ne yapacaklarını bilemiyorlar. Devleti dönüştürme ve Kürt meselesi, demokrasi konularında bütüncül bir projeleri yok. Tayyip Bey’in kullandığı dile bakınca...
Üslubundaki sertliği neye bağlıyorsunuz peki?
AK Parti’ye ya da kendisine getirilen her eleştiriyi bir düşmanlık gibi okuyor olmasını, paranoyaya bağlıyorum. Eğer AK Parti Uludere, Hocalı mitingi gibi her yanlışın arkasında böyle durmaya devam ederse, sorumluları bulup cezalandırmak yerine sessizliğini sürdürürse, inandırıcılığını kaybeder. AK Parti, Kürt meselesinde güvenlikçi bakışa teslim oldu. Bir iki yıldır AK Parti, toplumda kutuplaşmanın ürettiği problemleri yönetemiyor. Aksine kutuplaşmayı kendisi besliyor. Uludere ve MİT meseleleri AK Parti’ye kurulmuş tuzaklar olsa da, bu tuzağı kuranlara bu ortamı AK Parti sağladı.
Halk otoriter bir yönetim arzuluyor mu?
Hayır.
Avrupa Birliği’nden uzaklaşmamız nasıl sonuçlar yaratıyor?
AB, toplumun gözünde, muasır medeniyetin sembolüydü. Bu medeniyet ölçüsünün kaybolmasının etkisini bir süre sonra hissedeceğiz. Çünkü siyaset halkın önüne bir proje koymuyor. AB projesi de kalkarsa, bu ülkede ortak geleceğe olan inanç daha da zayıflar. Sadece Türk’le Kürt arasında değil, sizinle benim aramda da zayıflar. Gündelik yaşamda bir kuralsızlık başlar. Türkiye siyaseten yönetilemeyen bir ülke olur. Türkiye’nin 1990-2002 dönemine dönme riski var.
Demokratikleşme hamlemiz durdu mu?
Durakladı. AK Parti, 81 valiyi ve bin 500 genel müdürü ben tayin ettim diye bu ülkede vesayet bitti sanıyorsa yanılıyor. Vatandaşa güvenmeyen ve vatandaş adına karar vermeye kendini yetkili gören zihniyet hâlâ sürüyor. Zaten AK Parti vesayeti yanlış tanımladı. Vesayeti sadece askerden ibaret sandı. Vesayeti, devletin, bürokrasinin bütünü olduğunu görmedi. Hâlbuki bu gece iktidar değişse, AK Parti’nin atadığı kadroların yüzde 99’u, devletçi zihniyetleriyle yeni gelen başbakanın ve partinin yanında olurlar. AK Parti şimdi de vesayeti hukuk olarak görüyor.
Yanılıyor mu?
Yine yanılıyor. Hukuktaki reformları yapalım, bu kez hiç ummadığı kamu kuruluşlarında başka problemler yaşayacak. Yeni anayasayla devletin bütün yapısını yeniden kurgulamadan, şeffaf ve demokratik hale getirmeden bu vesayet sistemi, bu devletçi zihniyet bitmez. Devleti öne koyan, önce vatandaşın değil devletin güvenliği diyen bu zihniyet devlette her odada, her masada, her makamda var!
AKP seçmeni, Başbakan Erdoğan’ı çok seviyor. Erdoğan’ın yaptığı her şeyi de desteklediği sonucu çıkıyor mu bundan?
Hayır. AK Parti seçmenin üçte ikisi meselelere kutuplaşma merceğinden bakıyor. Üçte biri ise meseleye bağımsız bakıyor. Her partinin içinde meselelere böyle soğukkanlı bakan üçte birlik bir kesim var zaten.
Yeni bir anayasa için umudunuz var mı?
Var. Hayat dayattığı için var. Bu ülkede, ortak yaşam iradesi giderek zayıflayan kutuplaşmış bir toplum ortaya çıkıyor. Türklerle Kürtlerin, içki içenlerle içmeyenlerin, dindarlarla laiklerin giderek birbirleriyle ortak yaşam arzuları azalıyor. Herkes kendi alanında yaşasın arzusu güçleniyor. Asıl tehlike bu! Her kesim birbirinden korkuyor. İnsanlar mümkünse birbirine değmemeyi istiyor. “Beyoğlu’nda ben içeyim, özgürce giyineyim, türbanlılar da Bayrampaşa’da istedikleri gibi giyinsinler, eğlensinler” diyor. Ruhlarımızda bir gettolaşma başladı demektir bu. Sonunda bu bizi fiziki gettolaşmaya, yani “Kürtlere haklarını verelim ama Diyarbakır’da yaşasınlar” demeye götürür. Ama şu var. Türkiye Kürt meselesini kendi indinde tutamayacak artık.
Kürt meselesi ne olacak?
On yıl önce Kürt meselesi sadece devletle Kürtler arasında bir problemdi. Bugün artık toplumun iç problemi oldu. İki sene sonra da dünyanın problemi haline gelecek. Dünya, bu probleme nasıl çözüm dayatır bilmiyoruz! O yüzden de Kürt meselesi bugünkü haliyle sürdürülemez. Zaten devlet aklı da bunu gördüğü için bazı şeylerin değişmesine razı. Bütün mesele, değişimin nereye kadar olacağı konusunda yaşanıyor.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012