Nuray MERT
Son zamanlarda İslamcılar bu soruyu konu alan yazılar yazdılar, böylece tekrar gündeme gelmiş oldu. Nereden icap etti bilemiyorum, gerçi bu soru her zaman sorulur veya sorulmuş gibi cevaplar verilir, benim bu konuda gördüğüm son yazılar, ‘yıkılmadık ayaktayız’ mahiyetinde idi. Bu yazıda sadece birisine gönderme yapacağım.
Yok, eski İslamcı bir gazeteci ile ilgili skandaldan ve bu vesile ile ‘bakın İslamcılık ne halde? diye yazılıp çizilenlerden söz etmiyorum. Nihayetinde, zamanında eski solcuların liberal olması ile ilgili de benzer şeyler söylendi. Doğrusu her ideoloji o ideolojiye sahip çıkanların yapıp ettikleri ile sorgulanır, ancak ben bu yöntemin ciddiye alınması taraftarı değilim. Bu konuda sahibini hatırlamadığım veciz bir ifadeye katılıyorum; ‘Hiçbir ideoloji, ona sahip çıkanlar üzerinden yargılanmayı hak etmez’.
‘Hayata geçmiş örnekler bir ideolojiyi bağlamaz’ demiyorum, mensuplarının yapıp ettiklerinden söz ediyorum. Tabi, biri çıkıp yaptıklarının tam tersi söylemlere sahip çıkıyorsa, sorunlu bir durum ama bu daha ziyade kişisel bir sorun. Bir adım öteye gidersek, bu tüm ideolojilerin model insan yaratma ve bu çerçevede ‘çocuk mühendisliği’ne soyunmakla ilgili bir sorun. Bence bu konu ile, bir ideoloji adına girişilen siyasi yorumlar, eylemler, deneyimler üzerinden sorgulamaları tamamen birbirine karıştırmamak lazım.
Bu yazının amacı, sadece İslamcıların, ‘İslamcılık ölmez’ iddiası üzerine not düşmek. O halde, önce, İslamcılığın modern döneme ait bir tanımlama olduğu konusunda anlaşalım bari. Maalesef bu konu bile hala tartışmalı. Şöyle ki, İslamcılar da onlara karşı olanlar da İslamcılığın tarihsel bir vaka olmadığını, İslam’ın tebliğinden itibaren geçerli olduğu konusunda anlaşıyorlar. İslamcılar ‘gerçek İslam’ı temsil ettiklerini iddia ediyorlar. Karşıtlarının bir kısmı da zaten sorunun İslam dininde olduğunu düşünüyor. Karşıtlarının diğer bir kısmı ise gerçek İslam’ı İslamcıların değil, kendilerinin İslam yorumunun temsil ettiğini iddia ediyor.
Tüm taraflar, tarihi referanslara gönderme yapıyor; İslamcılar müslüman devletlerin şanlı tarihine, karşıtları ‘geri kalmışlığın’ ve/veya İslamcı terörün nedenlerini tarihte arıyor. Öbürleri, yozlaşmış İslam’dan, ‘Emevi İslamı’ndan söz ediyor. Oysa, bu noktada, konuya açıklık getirmek açısından, modern öncesi toplumlarda din- devlet ilişkisi ile modern bir ideoloji olarak İslamcılığı birbirinden ayırt etmekte fayda var.
Malum, sadece müslüman dünyada değil, modern öncesi tüm toplumlarda, toplumsal ve siyasal düzen din referanslı olarak tanımlanıyordu. Siyasi otoritenin meşruiyet kaynağı dini değer ve semboller idi. Yaygın kanaatin aksine, bu durum Hıristiyan dünya için de geçerli idi, öyle olmasaydı, ‘Haçlı seferleri’nin adı farklı olurdu. Siyasal meşruiyetin referansı din olunca, mevcut devlet/iktidar yapılarına sadakati emreden dini yorumlar esas, karşı yorumlar sapkın kabul ediliyordu.
Modern dönemde, din siyasi bir tartışmanın konusu haline geldi. Batı Aydınlanması, ‘dinin baskıladığı insan aklının ve toplumun özgürleşmesi’ fikri üzerine kurulu idi. Müslüman toplumlarda bu mesele, ‘modern Batı karşısında yenilgiye uğramak’ sorunu çerçevesinde sorgulama konusu oldu. Bu zeminde, İslam dininin nasıl yorumlanması gerektiği konusu, sultana itaat değil, mevcut düzene bir itiraz/muhalefet olarak ifade buldu. Diğer taraftan, müslüman olmayan devletlerin idaresi altında ve/veya koloni yönetimi altında yaşayan müslüman toplulukların modernleşme sürecinde öne çıkan düşünce adamları da mevcut düzene itirazı, bağımsızlık özlemlerini dini çerçevede tanımlamaya başladılar. İslamcılık ve pan-İslamizm dediğimiz ideoloji bu itiraz zemininde gelişti.
İmparatorlukların sonu, ulus devletlerin yükselişi döneminde, milli kimlik/devlet inşa süreçlerine dair tartışmalar çerçevesinde ise, seküler kimlik/devlet fikrine karşı, İslami kimlik/devlet fikri, ideolojik farklıklara neden oldu. İslamcılık ideolojisi, modern ulus devletlerin İslami referanslara sadık biçimde inşasını savunuyordu. İşin püf noktası da budur; yani yeni bir İslam devleti tanımı yapmak iddiası ile ileri sürülen fikirlerin ortaya çıkması. İslamcılar, İslam devletlerinin parlak dönemlerine yapılan göndermeler dışında, geçmiş düzenlere dönüşü savunmuyordu, tam tersine, bu düzenler İslamın yozlaşmış hali olarak tanımlanıyordu. O halde, yozlaşmadan kurtulmak ve İslam devleti/toplumunu ihya etmek, ‘gerçek İslam’ı temsil ettiğini iddia edenlerin yorumları çerçevesinde şekillenecekti. İslamcılık, bu temsil iddiası üzerine kurgulanır.
Nitekim, Türkiye’de İslamcılığın önde gelen temsilcilerinden Hayrettin Karaman, İslamcılığın ölmediğini ve ölmeyeceğini ileri sürdüğü yazısında, en son olarak İslamcılığı şöyle tanımlıyor; “İslamcılık, İslam dininin kamil ve sahih temsili, tebliği, korunması ve yayılması ile Müslümanların birlik olmasını dert ve dava edinmek demektir” ( Yeni Şafak, 23 Kasım 2025). Karaman hoca inanmayacak ama ben de bunu istiyorum, ama benim kafamdaki ‘kamil ve sahih İslam’ ile onunkinin çok farklı olduğundan eminim. Bırakın beni, İslam alimleri arasında da bu konuda fikir birliği yoktur ve olamaz. Zira, itikadi çerçevede ‘sahih ve kamil İslam’ı temsil ancak Peygambere atfedilebilecek bir iddiadır.
‘İslam birliği’, yani pan-İslamizm konusunu şimdilik bir yana bırakalım, zira o da başlı başına çok tartışma götürür bir mesele.
Karaman, ayrıca, “Müslümanlar, oldukça az sayıda ‘İslamcı müslümanlar’ ile ‘İslamcı olmayan müslümanlar’ olarak iki çeşittir”diyor. Müslümanlığın bugüne kadar varlığını ‘az sayıdaki İslamcıların’ varlığına bağlıyor. Nereden baksanız tuhaf bir tasnif. Daha doğrusu, söz konusu olan, diğer pek çok ideolojide olduğu gibi, küçük bir öncü insan grubunun diğerlerine düzen vazetmesi temeline dayalı, İslam toplum/devleti mühendisliği. Söz konusu olan, modern öncesi devletlerde, sultan/halifeye itaat çerçevesinde tanımlanan sadakat kıstasının modern dönemde ‘az sayıda İslamcıya’ devredilmesi. İslamcılığın iddiası, kendi ifadesi ile tanımı bu, yani çok sayıda müslümanın din adına, İslamcı olanlara itaatini vazetmek.
Bu açıdan, hali hazırda AK Partisine destek veren İslamcılar da muhalefet eden İslamcılar da kendilerini ‘gerçek İslam’ın temsilcisi sayıyor, ne mağrur bir iddia, kaldırılması ne zor bir yük, ne büyük bir vebal.
https://ekopolitik.org.tr/islamcilik-oldu-mu/
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler… 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKİsrail ve Kürtler: Mümkün mü? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünHelsinki Nihai Senedi 50 yaşında… 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.11.2025
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024