Orhan Kemal CENGİZ
Kadının buz mavisi gözlerindeki ifade beni çok rahatsız etmişti. İsveçli olmadığım için mi bu davranışa maruz kalıyordum?
Bundan birkaç ay kadar önce, kendimi beyaz adama isyan eden Kızılderililerin lideri olarak hayal ederken buldum. Stockholm’deydim. Hava çok soğuktu. O kadar soğuktu ki yürüdükçe daha çok üşüyordunuz. Adımlarınızı atarken yerdeki buz kütlesi paçanızdan girip bir sürüngen gibi bütün vücudunuzun üzerinde dolaşıyordu.
Kahvaltıyı kaçırmama rağmen hiçbir şekilde dışarıda bir kafeye gitmeme kararlılığıyla odamdan otelin restoranına indim. Bir kahve ve yiyecek bir şeyler istedim. Bankonun ardındaki kadın garson, öğle yemeğine kadar kapalı olduklarını ve servis yapamayacaklarını söyledi. İlk olarak, yahu bu İsveçliler ne kadar katı insanlar, her şey kahvaltı ve öğle yemeği sırasında mı servis edilmek zorunda diye söylendim kendi kendime. İsteğimin çok alelade bir şey olduğunu göstermek için “Kahvaltıyı kaçırdım da, o yüzden küçük bir sandviç ve kahve hazırlayabilirseniz sevinirim” dedim. Kadının, öğleye kadar kapalı olduklarını tekrar ederken buz mavisi gözlerinde beliren bakış, çok rahatsız edici bir şüpheyi aklımın ucuna getirip bıraktı. İsveçli olmadığım için mi bu davranışa maruz kalıyordum? Sonra şefleri geldi, bu sefer ona durumu izah etmeye çalıştım ve insanın kaldığı otelde bir sandviç yiyememesinin hiçbir açıklaması olamayacağını söyledim. Bunun üzerine kadın şef, “Tamam siz oturun, ben bir sandviç hazırlatayım” dedi. Tam, ‘ırkçılık’ şüphesini bu kadar çabuk aklımdan geçirdiğim için kendimi de biraz ayıplayarak bir kenara bırakacaktım ki başka işaretler gelmeye başladı. Pencere kenarındaki masaya oturacakken kadın garson o masa rezerve dedi. Pencere kenarındaki diğer masaları işaret ettim elimle, onların da hepsi rezerve dedi. Ve bana küçük bir masa gösterdi kenarda. Masaya oturduğumda, onun üzerinde çatal bıçak bulunmayan, tek çıplak masa olduğunu fark ettim.
Stieg Larsson’un Ejderha Dövmeli Kız’da kapkaranlık bir fon olarak kullandığı İsveç ırkçılığı üzerine düşünürken buldum kendimi. Sonra sandviçim geldi. Bir türlü emin olamadım, ayrımcılığa mı maruz kalıyordum, yoksa katı kurallarını zorladığım için gıcık mı olmuşlardı? Şimdi bu benim, emin olamadığım ayrımcılık duygusu var ya, bunu tatmamış bir tane bile Türkiyeli Kürt’ün olduğunu zannetmiyorum ben. Kim bilir kaç tane kafeden ‘Damsız almıyoruz’ diye kaldırıldıktan sonra, arkalarından ‘kıro’ diye söylenildiğini duydular. Türkiye’de kim bilir kaç gayrimüslim, kimlik kontrolü sırasında hüviyetinin üzerinde yazan ismi gören görevlinin yüzündeki ifadenin değiştiğine tanık oldu. Ayrımcılık, yaşayanın iliklerine kadar hissettiği, yaşatanın da çok kolay inkâr edebildiği bir şeydir.
Dün okudum, 38 baro Türk milleti kavramının, ırkçılık esasına değil vatandaşlık ve eşitlik esaslarına dayandığını söylemişler. Bu kavramın anayasadan çıkarılmasına şiddetle karşı çıkmışlar.
Şimdi insan bu açıklamayı okuyunca zannediyor ki, bu barolar, Türk milleti kavramı kullanılarak yapılan ayrımcılık ve ırkçılığa hep karşı durmuşlar; mahkemeleri, devlet kurumlarını, bu ülkede yaşayan herkesi kapsayacak bir vatandaşlık anlayışı içinde davranmaya zorlamışlar.
Kürtçe yoktur, o Türkçenin bir lehçesidir dendiğinde; Kürt yoktur, onlar dağda yürüyen Türklerdir buyurulduğunda; gayrimüslimleri ‘Türk olmayanlar’ olarak tanımlayan yargı kararları çıktığında; yine onlardan ‘yerli yabancılar’ olarak bahseden hukuk metinleri ortalığa saçıldığında, bu barolar ayağa kalkmış ve ortalığı yıkmışlar.
Daha geçen gün Anayasa Mahkemesi, Süryani bir vatandaşımız kendi dini inanışına uygun olarak soyadını değiştirmek istediğinde Türk vatandaşlarının ‘yabancı ırk ve millet’ isimleri alamayacağını söylemedi mi? Bu 38 barodan bir tanesi de çıkıp itiraz etti mi bu karara, Türklüğü böyle kısıtlayıcı bir şekilde kullanmayın diye?
Siz bu ülkede ‘Türk’ demenin bir ırka ve statüye tekabül ettiğini çok iyi biliyorsunuz. O statüyü paylaşmak istemiyorsunuz sadece.
Neyse, otelden çıktığımda, isyancı Kızılderiliyi bir kenara bırakıp ayağımın altında çıtır çıtır kırılan buzların arasında yürüdüm. Hava çok soğuktu...
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020