Orhan Kemal CENGİZ
Türkiye’nin üzerinde karabulutlar dolaşıyor.
Bunlar, mülteci ve göçmen nefretiyle şişmiş, elektrik yüklenmiş bulutlar…
Zaman zaman, bu bulutlardan inen şimşekler, göçmenlerin bulundukları yoksul sokaklara, derme çatma evlere, Halep’teki, Şam’daki yaşantılarını anıştıran isimler taşıyan, ince kepenkli dükkanlarının üzerlerine çarpıyor…
Adana’da, Ankara Altındağ’da kitlesel saldırı ve pogromların sahneye konulmaya çalışıldığına tanık olduk.
Öfke dolu, gözü dönmüş kalabalıklar, göçmenlerin dükkanlarının ince kepenklerini kırdı; evlerini taşladı, önüne gelene saldırdılar.
***
Elbette ki, biraz Türkiye tarihini bilen herkes 6-7 Eylül 1955 pogromlarını hatırladı.
Çok benzerlikler de vardı gerçekten.
Bir anda ortalıktan buhar olup giden güvenlik güçleri; hatta saldırganlara yol gösteren üniformalılar, etraftan toplanmış, bindirilmiş kıtalar; kendi evlerine dükkanlarına saldırılmasın diye Türk bayrakları asanlar; dehşet içinde olup bitenleri izleyen çocuklar…
En kahredicisi de o çocuklardı gerçekten; 1955’in Rumlarının yerine 2021’in Suriyeli’lerinin çocukları geçmişti; kendilerine yönelen öfkeyi hiçbir şekilde anlamaları mümkün değildi; birbirlerine sarılmış zangır zangır titriyorlardı.
***
Göçmenlere ilişkin öfke öylesine köpürtülüyor ki, bu gördüklerimizin, başımıza gelebileceklere ilişkin, küçük birer işaret, birer musibet olduğunu anlamak için bu ülkeyi biraz olsun tanımak yeterli…
Ben önümüzdeki dönemde demokrasiden sapmak, Türkiye’deki otoriter rejimi pekiştirmek veya yeni bir otoriter rejim kurmak isteyebilecek herkesin yolunun göçmenlerin sokaklarından geçtiğini düşünüyorum.
Ülkeyi öyle ya da böyle bir “olağan-üstü hal” rejimiyle yönetmek isteyecek herkes gözünü ülkenin üzerinde biriken karabulutlara dikmiş, o bulutların daha da koyulaşması, kararması için elinden geleni yapıyor, yapacak…
***
Derin bazı güçler şu andaki rejimin seçimsiz bir şekilde devam etmesi için bir “el vermek” istese, göçmenlere yönelik nefret, kapakları açıldığında bütün ovayı basıp altında bırakacak baraj suyu gibi orada bekliyor. Göçmenlere yönelik bütün ülke çapında büyük saldırılar olduğunu düşünün. Ardından ilan edilecek bir olağan-üstü halin Avrupa’dan ve ABD’den ciddi destek alacağından emin olabilirsiniz.
Anti-demokratik rejime giden bir başka senaryoyu düşünün: İyi saatte olsunlar, bu hükümeti devirmek istese, göçmenlere yönelik sonu gelmez pogromlar ve linçleri engellemekten daha iyi bahane olabilir mi?
Üçüncü bir anti-demokratik Türkiye senaryosuna bakın: Bazıları bu hükümet gidince kendiliğinden demokrasinin geleceğini düşünüyor ama mevcut başkanlık yetkilerine gözünü dikmiş popülist-milliyetçi başka bir otokratın da iktidarı ele geçirmesi mümkündür. O otokrat için de göçmen nefreti bulunmaz bir nimettir.
***
İlk iki senaryoda, göçmenler kendilerine meşruiyet sağlamak isteyen demokrasi karşıtı güçler için verilmesi gereken kurbanlardır sadece.
AKP sonrasında otokratik rejim kurmak isteyen popülist milliyetçi “lider” içinse, göçmenler kendi zaferini kutlamak için ülkeden kovulması gereken, cüzzamlılar, lanetlilerdir.
Bu senaryoların hepsi de Türkiye’de daha önce yaşandı.
Trakya pogromlarından, Maraş katliamına kadar…
***
Derin güçler, ama bir grubu ülkeden kovmak, onların mülklerine konmak için; ama ülkede başka türlü baş edilmesi mümkün olmayan bir anarşi ortamının doğduğunu göstermek için, belli gruplara karşı öfke birikmesi için ellerinden geleni yaptılar.
1934 Trakya, 1955 İstanbul ve İzmir pogromlarından önce ulusal basının nasıl haberler yaptığına bakın. Yahudilerin, Rumların nasıl şeytanlaştırıldığını, pogromlar için nasıl öfke biriktirildiğini göreceksiniz.
***
Bugün o öfkenin daha beteri, daha koyusu, daha katmerlisi göçmenler için biriktiriliyor.
Bu öfke, demokrasi karşıtı güçler için üzerinde sörf yapacakları rüzgârlı bir denizdir sadece.
Göçmenlere yönelik her türlü ötekileştirme, her türlü nefret sözü, her şeytanlaştırışı yorum, haber, bu sörfçülerin yelkenlerini dolduruyor ve iştahlarını kabartıyor.
***
Üzerinde muazzam kar birikmiş tepelerin altında yürüyen insanlar gibiyiz.
Bırakın havaya ateş etmeyi falan, bağırmak bile üzerinize çığ düşmesine neden olabilir.
Göçmenlere yönelik öfkeye zerre katkıda bulunacak her söz ve eylemden kaçınmak gerekir.
Unutmayın, Türkiye’yi demokrasiden uzaklaştırmak isteyen tüm derin güçlerin gözü, bu göçmenlerin ve onlara karşı birikmiş öfkenin üzerindedir.
*Yazı ilk olarak burada yayımlanmıştır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020