Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Akçakale’ye Suriye’den düşen top mermisi beş kişinin hayatını kaybetmesine, 13 kişinin de yaralanmasına yol açtı ve siyasi gündem bir anda değişti.
Oysa düne kadar Türkiye, yeni anayasayı, AK Partinin kongresini ve bu kongrede dile gelen demokratik vaatler manzumesini konuşuyor, Kürt meselesiyle ilgili gelişmeleri tartışıyordu.
Bu gündem dün akşam saatleri itibariyle hızla değişti.
Bu satırların yazıldığı saatlerde hükümet ve parlamento tezkereyi tartışıyordu.
Hükümet adına açıklama yapan Ömer Çelik, bunun bir ‘savaş tezkeresi’ olarak anlaşılmaması gerektiğini, Türkiye’nin uluslar arası hukuktan doğan haklarını kullanmaya dair bir kararlılık ifadesi olduğunu açıkladı. Çelik, siyasi partilerin ulusal sorumluluğun bir gereği olarak hükümetin arkasında durması gerektiğini de ifade etti ki, bütün bu gelişmelere‘ulusal’ bir pencereden bakılması gerektiği çok açık.
CHP’den gelen ilk açıklama bu partinin tezkereye evet demeyeceğini ortaya koyuyordu. Oysa CHP lideri Türk füzesi Suriye tarafından düşürüldüğünde ve iki pilotumuz hayatını kaybettiğinde, farklı bir tutum göstermiş ve Kıbrıs’a müdahaleyi hatırlatmıştı. Kıbrıs’a çıkarma yapmak ile Suriye’ye savaş ilan etmek arasında bir fark görmemiş ve Turan Güneş’in tarihe geçen ‘Ayşe tatile çıktı’ parolasıyla başlayan Kıbrıs Harekatına atıfta bulunarak, hükümetin ikinci kez ‘Ayşe tatile çıktı’ demek suretiyle Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunmasını istemişti.
CHP şimdi farklı bir görüş ortaya koyuyor ve savaş tezkeresine evet demeyeceğini söylüyor.
Savaşı Türkiye’nin istemesi için hiçbir sebep yok. Türkiye’yi bugün yönetenlerin ve dış politikasına yön verenlerin bu gibi durumlarda kamuoyunu saran milliyetçi hissiyatlara göre hareket etmediklerine defalarca şahit olduk.
Ama bu, Türkiye’nin eli kolu bağlı, gelişmelere seyirci kalan, saldırganlığı toleransla karşılaması gibi bir tavır içinde olmasını gerektirmiyor.
NATO üyesi bir ülkenin topraklarına gerçekleşen bir saldırı söz konusudur. Üstelik bu ilk kez de olmuyor. Benzeri top atışları daha önce de oldu.
İlk tespitler, top atışının, Suriye Özgür Ordusuyla sınır yörelerinde çatışmaları sürdüren ve kaybettiği mevzileri tekrar ele geçirmek isteyen Suriye ordusundan geldiğini gösteriyor. Akçakale’nin ortasına düşecek kadar uzun menzilli bir top olabilir mi, teknik olarak bu mümkün mü bilemiyorum. Ama şehrin ortasına düşen bir top mermisinin kaza sonucu düştüğünü düşünmek çok gerçekçi görünmüyor.
Akçakale olayı, bence Esat’ın ve onunla işbirliği yapan uluslararası güçlerin yeni bir hamlesi olarak okunmaya çok müsait.
Halep yerle bir oldu. Suriye ordusundan hatta Baas Partisine en yakın asker-sivil bürokrasiden kaçışlar hız kazandı. Zaman Esat’ın aleyhine işliyor. Esat kendi halkına karşı yürüttüğü savaşı kazanamayacak. Ama eğer bu savaşı Suriye’nin dışına taşıyabilirse, Ortadoğu’da Filistin ve Kürt meselesi tarihine eşdeğer bir uzun tarihi süreç ve sorunlar yumağı yaratılabilir. Suriye devrimi, ve karşı-devrimi, böylelikle dünyanın bütün siyasi aktörlerinin kendilerini içinde bulduğu bir sürece dönüşebilir.
Türkiye’nin Suriye’ye savaş açması şimdilik ulusal düzeyde ve bir iç sorun gibi görünen bu devrime uluslar arası bir karakter kazandırabilir.
Türkiye Suriye’yle savaşa tutuşursa, bu devrim kırk yıl sürmüş bir diktatörlük rejiminden, bir halkın özgürleşmek istemesi olarak değil, artık bütün dünyaya, etnik temelli bir çatışma, bir tarafında Arapların bir tarafında Kürtler’in ve Türkler’in bulunduğu etnik bir çatışma olarak sunulabilecektir.
Bununla da kalınmayacak Esat’ın şimdiye kadar başaramadığı yegane şey olan, yani bu bir mezhep savaşıdır yollu söylemin güçlenmesine yol açacaktır.
Ve en önemlisi, PKK’nin Suriye ve Türkiye’deki varlığı bütün bu gelişmelere bağlı olarak uluslar arası bir hüviyet kazanacaktır, yani Türkiye’nin Kürt sorunu uluslar arası bir sorun haline gelecektir. Dolayısıyla PKK’nın silah bırakması, ya da muhtemel bir silahsızlandırma programı için gündeme gelebilecek yeni bir müzakere ve diyalog süreci tamamen rafa kalkacak, kendi topraklarında PKK’yla savaşan Türkiye bu sefer de Suriye topraklarında Esat’ın güçlendirdiği ve her geçen gün desteğini arttırdığı PKK’yla iki ayrı ‘cephe’de savaşmak zorunda kalacaktır.
Yani Suriye’ye bir askeri müdahale demek, Rusların Afganistan batağına, Amerikalıların Vietnam batağına saplanması gibi, Türkiye’nin Esat tarafından kendi Vietnamına çekilmesi sonucunu doğuracaktır. Ve Türkiye Suriye topraklarında, ‘Kendi Vietnamını’ ona hediye etmek isteyenlerle değil, yirmi milyonu onun yurttaşı olan Kürtlerle savaşmak zorunda kalacaktır.
Financial Tımes’te yer alan bir habere göre, PKK’nın Suriye kolu PYD yetkilileri, halkla beraber gerçekleştirdikleri toplantılarda Öcalan’ın 15 bin kişilik bir ordu kurulması yolundaki talebini açıklamakta ve Kürt gençleri PYD saflarında silah almaya çağrılmaktadır.
Silahsız Kürt partileri ise iki ateş arasındalar. Bir yandan Esat’ın askerleri bir yandan da PYD’nin askerleri. İki hafta önce bu partilerden birinin lideri, infaz edildi.
Suriye’nin Kürtleri maalesef PKK’ya teslim edildiler. Peki bütün bunlar olup biterken Esat’ın ordusu ne yapıyor dersiniz
Yine Fınancıal Tımes’ın haberine göre, karakollarda kağıt oynuyor..
Türkiye burada ve kendi topraklarında nasıl ki, PKK eliyle 90’lı yıllara çekilmek isteniyorsa, şimdi de Suriye’de ‘kendi Vietnamına’ çekilmek isteniyor.
Sayın Davutoğlu Türk dış politikası bakımından büyük bir şans. Ama bu yetmez. Hükümetin milli hezeyanları ve daha da olabilecek kışkırtmaları, Akçakale’dekinden daha büyük provokasyonları hesaba katarak süreci yönetme becerisi göstermesi tarihsel bir sorumluluk olarak beliriyor.
Kaynak:Todays zaman
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012