Pelin CENGİZ
Bu yazın susuz geçeceğine dair emareler baş gösterince Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu hemen önlem almış, özellikle İstanbul’da su kesintisi olmayacağını belirtmiş, aksi takdirde siyasi sorumluluğun en ciddi yaptırımlarından biri olan “bıyık kesme” vaadinde bulunarak, yüreklere su serpmişti. Olası bir su kıtlığına karşı hazırlanmış hareket planı açıklamaya da hâliyle lüzum görmemişti. Geçen yıl bu aylarda doluluk oranı yüzde 74’lerde olan İstanbul’un içme suyu barajlarının doluluk oranı yüzde 23 seviyesinde. 2007 kuraklığından bu yana, barajlardaki en düşük su seviyesi. Bu seviyeyle birlikte İstanbul’un iki ay sonra suyu yok.
Türkiye, fazla yağış alan bir iklim kuşağında değil. Buna iklim değişikliğiyle birlikte daha az kar ve yağmur alan ülke özelliğinin eklenmesiyle, gelecekte suyu giderek azalan bir ülke hâline geleceğiz. Meteoroloji Genel Müdürlüğü kuraklık haritaları, son 12 ayda ülke genelinde olağanüstü, çok şiddetli ya da hafif kuraklığın hüküm sürdüğünü gösteriyor. Kışlar, giderek daha ılık ve kurak geçiyor. Kentlerde seller, su taşkınları olurken, bu yağışlar barajları doldurmuyor. Önemli olan birkaç gün süren sağanak yağışların olması değil. Kışın buharlaşmanın az olduğu dönemlerde sürekli ve yoğun yağış olması gerekli. Artık kuraklığın varlığını değil, su kıtlığının boyutunu, etkilerini ve acil çözümleri konuşmamız gereken bir evredeyiz.
Bu planlamayı yapabilmek için de suyu tek elden yönetmek gerekiyor.Hâlâ baraj yaparak su sorununu çözeceğini sanan bir zihniyetle karşı karşıya olmamız bir yana, Türkiye’de meteorolojik kuraklığı Orman ve Su İşleri Bakanlığı, hidrolojik kuraklığı Enerji Bakanlığı, tarımsal kuraklığı da Tarım Bakanlığı izliyor. Biri “Kuraklık var, barajlarda su azalıyor, elektrik ithal etmek zorunda kalabiliriz” derken, diğeri “Sorun yok, gerekirse bıyığımı keserim” gayri ciddiliğinde ilerliyor.
Meteorolojik kuraklık beraberinde hidrolojik ve tarımsal kuraklığı getirince, hem enerji üretimi hem de tarımsal üretim etkileniyor, elektrik kesintileriyle enerji pahalı kaynaklarla sağlanıyor, rekolteler düşüyor, fiyat artışları başlıyor, tarımsal ihracat azalıyor, durum gıda krizini tetiklemeye kadar uzanıyor. Barajlardaki mevcut su oranı bile farklı kurumların sitelerinde farklı rakamlarla veriliyor. Tüm bu süreçlerin doğru yönetilebilmesi için acilen su ve kuraklık ilişkisini tek elden yönetecek bir kurum gerekli.
Türkiye’de kentler ve sanayi bölgeleri su havzalarına göre kurulmadığı için, su ihtiyacı diğer bölgelerden taşınarak sağlanmaya çalışılıyor. İstanbul’un suyu iki aya kalmadan bitiyor, sonra Melen ve Sakarya’nın suyuyla yani “taşıma suyla” idare edeceğiz. Devasalığıyla kendine yetemeyen İstanbul’un su ihtiyacının karşılanması için şehirdeki barajlara ek olarak Melen Çayı’ndan su pompalanıyor. Ancak, yağışlar seyreldiği için Melen Çayı’nın da debisi düşük. Çare olarak Sakarya Nehri’nin denize en yakın noktasından içme suyu taşıma niyeti var. İSKİ’nin niyeti Sakarya’dan alınacak suyu Melen boru hattıyla taşımak. Ancak sorun orada da bitmiyor. Sakarya’nın suyu yerleşim ve sanayi tesislerinin atıklarının sebep olduğu ağır metaller ve kirlilik içeriyor. Suyun arındırılıp getirildiği hesaba katılsa bile Melen ve Sakarya’dan gelecek suyun kapasitesi İstanbul’un günlük su ihtiyacının üçte biri kadar.
Bunlar yetmezmiş gibi kentin suyunu şişeleyip ticarileştiren Hamidiye Su, utanmadan dünya su ihracatında üçüncülüğe oturmakla, 2014 sonunda dünya şampiyonluğu hedeflemekle övünüyor. Büyük davranış değişikliklerine gitmemiz gerekirken İstanbul’un suyunun iki aya biteceğini kaç kişi biliyor? İlgili kurumlar hangi önlemleri alıyor? Barajlar tamtakırken neden tasarruf çağrısı yapılmıyor? Şu anda devlette bunlara cevap verecek sudan sorumlu tek bir kuruluş olmadığından elimizdeki tek veri Veysel Eroğlu’nun bıyıklarının kesin olarak kesileceği...
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022