Pelin CENGİZ

Kömüre teşvik, ölüme teşvik
2.11.2014
1774

 Türkiye, AKP hükümetlerinin yanlış enerji politikaları nedeniyle terk etmeye başlaması gereken bir enerji kaynağına giderek daha fazla bağımlı hâle geliyor. Bu bağımlılık ve beraberinde kömür madenlerinde meydana gelen facialar, 12 yıldır içine girmiş olduğumuz kalkınma, büyüme ve enerji tercihlerinin ne kadar sürdürülemez olduğunun da acı kanıtları olarak karşımızda duruyor. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı tartışması yeni bir mesele değil ancak, enerji ithalatının cari açıkta yarattığı devasa delik ve bu bağımlılığı azaltmak için mutlaka mevcut yerli rezervlerin açığa çıkartılması zorunluluğu, iktidarın epeydir çiğnediği bir sakız.

Türkiye’nin giderek saplandığı kömür bağımlılığı sürecine şöyle bir göz atalım. Türkiye, Çin, Hindistan ve Rusya ile birlikte 21. yüzyılın en büyük dört kömür tehdidinden biri. Bu aynı zamanda vahşi kapitalizmin, emek sömürüsünün, şirketlerin ve kömür lobilerinin kayırılmasının, denetimsizliğin baş tacı edilmesinin, yaşamların nasıl hiç sayıldığının da fotoğrafını çekiyor bize.

Bugüne kadar yerli kaynaklara öncelik verilmesi konusunda çeşitli planlar yapılmışsa da, en iddialı hedef 2009’da geldi. Yüksek Planlama Kurulu’nun 18 Mayıs 2009 tarihli kararıyla “Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi” kabul edildi. Bilinen tüm linyit ve taşkömürü kaynaklarının 2023’e kadar tamamının elektrik üretimi amacıyla değerlendirilmesi ve elektrik enerjisi üretiminde ithal doğalgaz tüketiminin yüzde 30’un altına indirilmesi hedefi kondu.

Ardından, pek çok ülke kömüre bağımlılığı nasıl azaltabiliriz diye kafa yorarken, Türkiye 50 yeni termik santral hedefiyle 2012’yi “Kömür Yılı” ilan etti. Yerli kömür çıkarılması, elektrik üretimi için yerli kömür kullanımı rödovans ihaleleri ve benzeri pek çok teşvikle epey kârlı hâle getirilerek, sektörün denetimsizce semirmesi desteklenmiş oldu. Pek çoğu eski teknolojilerle üretim yaptığından filtre sistemi bulunmayan, ölüm saçan devlete ait kömürlü termik santraller, özelleştirmeler sonrasında bile santralleri alan şirketlerin çevresel yükümlülüklerinden muaf tutuldu.

İktidar, kömür teşviklerini bol keseden dağıtırken, büyük güneş enerjisi projeleri için lisans almak isteyen şirketleri yarışma açarak kabul ediyor. Son dönemde, madencilik uygulama yönetmeliğinde yapılan değişiklikler ve Bakanlar Kurulu Kararları ile alınan teşvik kararları doğrultusunda, elektrik üretim santrallerine kömür teşviki verilmesi kapsamında madencilik faaliyetleri hızlandırıldı, rödovans sözleşmelerine öncelik verildi. Kömüre verilen teşvikler, ölüme verilen teşvikler hâline geldi.

Yasal mevzuat değişikliğiyle, milli parklar, orman alanları, tabiat alanları, tarım arazileri alanında madencilik faaliyetlerine izin verilmesi, kömür yatırımlarına verilen finansal ve yasal teşvikler ile biraraya geldiğinde, geri dönülemez çevre zararları oluştu. Başta Soma’da olmak üzere zeytinlikleri madenler için feda eden Türkiye’nin 2023 yılı zeytin ve zeytinyağı ihracat hedefi 5 milyar dolar. Bu da iktidarın başka bir tutarsızlığı.

Enerji politikasını güya yerli kaynaklara ağırlık vermek şeklinde düzenleyen Türkiye’nin, kömür üretimi artmasına rağmen dışa bağımlılığı da artıyor. Bu yılın ilk sekiz ayında geçen yılın aynı dönemine göre, ithal kömür kaynaklı elektrik üretimi yüzde 20 yükselmiş. Aslında, hem ithal kömür kaynaklı elektriğin miktarında hem de üretimdeki payında artış var. İthal kömürün enerjideki payı 1,5 puan artışla yüzde 13,1’e çıkmış. Karşımızdaki iktidar, örneğin, Muğla civarına yapılan yeni bazı termik santrallere ithal kömür taşımak üzere kuru yük gemileri yanaşsın diye liman yapmaya niyetlenecek kadar da hem riyakâr hem gözükara.

Dışa bağımlılığı azaltacağız diye yerli kömürü savunmak, tam Türkiye’ye yakışır bir ezbercilik. Kömür, enerji politikasının merkezinde durdukça ölümler bitmeyecek. Geriye tek bir soru kalıyor: Siz bu yerli kömürü insan öldürmek için mi çıkarıyorsunuz?

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar