Pelin CENGİZ
Türkiye’de kapitalizm, son yıllarda modern tanımından uzaklaşarak keyfî bir hâle dönüştü. Bir grup insanı koruyup kollayan, çeşitli hukuksuz yollarla kayrılan bu grubun aynı zamanda zenginleşmesine yol açan bir ahbap çavuş kapitalizmi almış başını gidiyor. Başrolde popülizm rüzgârını arkasına almış Erdoğan ve icraatları var, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, hukuksuzluk, medya üzerinde baskılar, ötekileştirme, muhalif sesleri ayıklayıp susturma…
Kimi isterse onun zenginleşmesi, ihalelerin keyfî olarak verilmesi bir yana üretim, ihracat, istihdam ve emekten ziyade, iktidarın koruma çemberine alınmış üç beş yandaş işadamının çevirdiği dolaplara emanet edilmiş bir ekonomi oluştu. Türkiye ekonomisi 12 yılda bir nevi ahbap çavuş ekonomisi olan taşeronizme teslim edildi.
Şeffaflıktan, hesap vermekten, denetimden uzak bu sistemde, köprüyü, havalimanını istediği yere konduruyor, AVM’leri, madenleri, inşaata dayalı projeleri, ÇED’den kaçırıyor, emek alanında koruyucu ve önleyici tedbirleri almayarak hem doğa hem insan adına yeni felaketlere yok açarken, sarayını İşsizlik Fonu’ndan kaçırdığı parayla inşa edebiliyor.
Haksız servetlerini, arsa tahsislerini, imar değişikliklerini, talanı gözümüze soktuğu yetmezmiş gibi 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının baş kahramanı dört bakanı kendi ucube yöntemleriyle aklamaya çalışıyor. 12 yılda devlet, yargı ve medya üzerindeki hâkimiyetini artırırken, kendisine ve iktidarına yönelik tüm eleştiri ve tepkileri şeytanlaştırmayı da ihmal etmiyor.
Utku Çakırözer’in Cumhuriyet’teki köşesinde yazmıştı, Mısırlı Marksist düşünür Samir Amin, Türkiye’nin bu hâline “lümpen kalkınması” diyor: “Türkiye için ‘emerging market’ (gelişmekte olan piyasa) deniyor. Türkiye ve Mısır aslında ‘gelişmekte olan batıklar’. Her iki ülkede de kayırmacı kapitalizm var. Devlette, hükümette tanıdıkları olanların özelleştirme ihalelerini kapattığı, köprüler, havaalanları inşa ettiği bir düzen. Ben buna ‘lümpen kalkınması’ diyorum.”
Adı sıkça geçen yandaş iş dünyasının çoğunun son 10 yılda türemesi tesadüf mü? AKP, iktidardaki yerini güçlendirdikçe, eski zenginleri dışlayıp bir kısmını yanına alarak, birlikte iş yaptığı bir kitle yarattı. Vatan hainliği ile suçlanan Türkiye’nin eski zenginleri üretimden, sanayiden gelirken, her taşın altından çıkan kent talanına, yağmaya, doğa katliamına ortak edilen yeni zenginlerin tek faaliyet alanının devlet eliyle müteahhitlik, madencilik olması şaşırtıcı mı?
Bu düzenin gösterdiği başka bir gerçeklik daha var. Erdoğan, diğer popülist liderler gibi, ezilenin, yoksulun hakkını korumak için iktidara geldiğini sıklıkla dile getirirken, bunu yaparken süreç içinde devleti, sanki partisinin uzantısıymış gibi yeniden yapılandırdığını ve kaynakları kendi politikaları için kullandığını söyler. Sürekli milli irade kavramını gündemde tutarken, kutuplaştırmayı, ötekileştirmeyi, hedef göstermeyi eksik etmez. Batılı anlamda muhalefet anlayışına da sahip olmadığı için lidere muhalefet edeni otomatik olarak halka muhalefet olarak yansıtır.
Dolayısıyla, devletin kaynakları sömürülürken, bu kaynaklar halk için de bir araç hâline geliyor. Rant ekonomisinin, tüketim toplumunun çarkı döndükçe oyu alan da atan da duruma razı oluyor, ahlaksızlığı, yolsuzluğu, kayırmacılığı görmezden geliyor. Aksine, aralarındaki ilişki güçleniyor, yolsuzluğa bin bir türlü meşru kılıf bulunuyor.
AKP ideolojisinin tüm alâmetifarikası bu. Ahbap çavuş kapitalizminin, yandaşları semirtirken, kendinden olmayana tahammülsüzlüğün, kasaba ahlakının, inşaat fetişizminin temel malzemesi olduğu algı yönetimi. Bugün ne kimlik siyaseti ne din siyaseti ne de laiklik temelli siyaset, bu bilinçli suç ortaklığı kadar güçlü.
Türkiye’de üretim yerine fırsatçılık, demokrasi yerine tüketim, rekabet yerine paylaşım kavgası olduğu sürece ahlaksız zenginleşme döngüsü sürecek. Sabırla hesap vermeyi, denetimi, hukuku hatırlatmaktan başka çare yok gibi.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022