Pelin CENGİZ

Başkanlık gelince ekonomi canlanacak mı?
23.02.2017
1399

 Hükümet kanadında ekonomik alanda bir üst lige çıkma için başkanlık sisteminin şart olduğunu söyleyen de oldu, başkanlık gelince doların daha fazla artmayacağını söyleyen de. Hatta Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Türkiye iyi bir kurguyla başkanlık sistemini oturtabilirse istikrar güvence altına alınmış olacak” diyerek, sistemin hayata geçmesiyle Türkiye’nin yüksek büyüme patikasına oturacağını belirtti. Başkanlık, ekonomik alanda her derde deva olacak gibi anlatılıyor. Peki bu gerçekten mümkün mü?

2016-2019 Orta Vadeli Program’da (OVP) 2016 için büyüme tahmini yüzde 4.5’ten yüzde 3.2’ye, 2017 için yüzde 5’ten yüzde 4.4’e düşürüldü, 2018 ve 2019 için de büyüme tahmini yüzde 5. OECD’nin beklentisi yüzde 3,3, Dünya Bankası yüzde 2,7 ve IMF ise yüzde 2,9 büyüme bekliyor. Türkiye’de son yıllarda ekonomik projeksiyonların büyük bölümü ortalama yüzde 5 büyümeye göre yapıldı ancak Türkiye’nin büyüme gerçekleşmeleri tehlikeli bir düşüş içinde.

İşsizlik ve yoksulluk çözülemediği gibi, sosyal devlet olmanın çok gerisinde kalındı. İşsizlik rakamlarında da yine tehlikeli bir yükseliş seyri mevcut. Son açıklanan verilere göre yüzde 12,1 oranıyla 3 milyon 715 bin kişi işsiz. Geniş tanımlı işsizlik verilerine göre bu sayı 6,6 milyon düzeyinde.

Reel sektör şu anda çok ciddi döviz borçlusu. Bir yıl içinde ödenmesi gereken borç 165 milyar dolar. 35 milyar dolar civarında cari açık var. Hane halkları giderek daha fazla borçlu durumda. Tasarruflarda ciddi düşüşler var. Yabancı sermaye girişleri sınırlı. Bütçe dışı kaynakları serbest şekilde kullanmak anlamına gelen Varlık Fonu uygulamasının ekonomi ve kurumlar üzerinde ne gibi etkiler göstereceği belirsiz.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ancak, Türk ekonomisini büyütecek, istihdam yaratacak ve istikrarlı hale getirecek yolun başkanlıktan değil, yapısal reformlardan geçtiği bir gerçek. Bu noktada, York Üniversitesi’nden Prof. Dr. F. Gülçin Özkan’ın, iktisat profesörü Richard McManus ile birlikte gerçekleştirdiği “Başkanlık Rejimi ve Ekonomi” başlıklı çalışmasına göz atmakta fayda var. Çalışma, ekonomi ve siyaset bilimi literatüründe parlamenter ve başkanlık rejimleri üzerine yapılmış çalışmalarda edinilen bulguları bir araya getirerek, iki farklı rejimle yönetilen ülkelerin ekonomik performanslarını ortaya koyuyor.

Temel olarak rejimlerin ekonomik ve siyasi sonuçları üç kategoride inceleniyor:

Rejimlerin kamu harcamaları ve bütçe üzerine etkileri: 1990’larda demokrasi olarak nitelendirilebilecek 85 ülkenin 1960-1998 arası verileri temel alınarak gerçekleştirilen analizin sonuçlarına göre, hem toplam kamu harcamalarının hem de refah harcamalarının milli gelire oranının başkanlık rejimlerinde daha düşük olduğu görülüyor. Bunların sonucu olarak bütçe açığı parlamenter sistemlere göre daha düşük. Kamu harcamalarının milli gelire oranı başkanlık sisteminde 18,7 iken parlamenter sistemde 30,1.

Rejimlerin siyasi gelişmişlik, ekonomik ve beşeri kalkınma göstergeleri üzerine etkileri: 124 ülkenin 1951-2000 dönemine ait verilerinin analiz edildiği bu başlıkta, yönetim biçiminin hem siyasi gelişmişlik, hem de ekonomik ve beşeri kalkınma üzerine etkisi incelenmiş. Buna göre, Siyasi Gelişmişlik Göstergeleri olarak ele alınan Yolsuzluk Endeksi parlamenter sistemde başkanlık rejimine kıyasla daha düşük, Etkin Yönetim Endeksi, Bürokrasi Kalite Endeksi ve Siyasi İstikrar daha yüksek. Ekonomik Kalkınma Göstergeleri arasında sayılan Kişi Başı Milli Gelir, Telefon Hattı Yaygınlığı (yüzde 45), Ticaret Hacmi (yüzde 30), Yatırım Puanı (100 üzerinden 6 puan) ve Verimlilik, parlamenter sistemlerde daha yüksek. Beşeri Kalkınma Göstergeleri arasında sayılan Ortalama Ömür (yüzde 2) parlamenter sistemlerde daha yüksek iken, Bebek Ölümleri Oranı (yüzde 23) daha düşük. Okur-Yazar Oranı ise iki rejim modelinde de aynı.

Çalışmanın bu kısmında dikkat çekilen nokta, parlamenter sistemle yönetilenlerin hem daha elverişli yatırım ortamı sağladıkları, hem de daha yüksek dış ticaret hacmi gerçekleştirdikleri. Bu da bu ülkelerin daha yüksek kişi başı milli gelire ulaşmalarını  sağlamış.

Rejimlerin makro ekonomik performans üzerine etkileri: Bu bölümde başkanlık ve parlamenter sistem karşılaştırması makro ekonomik performans göstergeleri üzerinden ele alınmış. 119 ülkenin 1950-2015 dönemi verileri kullanılarak geniş bir makro ekonomik performans seti üzerinde, yönetim biçiminin etkisini araştırılmış. Burada yapılan çalışma, parlamenter sistemin başkanlık rejimine kıyasla daha iyi bir ekonomik performans sergilediğini açık şekilde gösteriyor. Parlamenter rejimler daha yüksek büyüme, daha yüksek kişi başı milli gelir, daha düşük enflasyon ve daha adil gelir dağılımı sağlamış. Ekonomik büyüme başkanlık sisteminde ortalama 1,78 iken bu oran parlamenter sistemlerde 2,53. Kişi başına milli gelir başkanlık sisteminde 4064 dolarken, parlamenter sistemlerde 8843 dolar.

Başkanlık ve parlamenter sistemle yönetilen 119 ülkenin 65 yıllık makro ekonomik performansına dört kriter üzerinden bakıldığında, ekonomik büyüme parlamenter sistemde 0,6 ila 1,2 puan arasında daha yüksek seyrediyor. Enflasyon parlamenter sistemde 6 puan, enflasyon oynaklığı 4 ila 9 puan ve gelir eşitsizliği (Gini katsayısı) yüzde 16 ila yüzde 20 arasında daha düşük çıkıyor.

Çalışmanın matematiksel verileri, başkanlık rejiminin ekonomik performans üzerindeki olumsuz etkisini açıkça gösteriyor. İşte burada, başkanlık rejiminin hangi koşullarda ekonomiye en çok zarar verdiği de ayrı bir başlık altında inceleniyor.

Başkanlık rejiminin ekonomik sonuçlarını etkileyen faktörler beş başlıkta sayılıyor: Hukukun üstünlüğü, demokrasi kalitesi, demokrasi yaşı, kapsayıcı kurumlar ve kuvvetler ayrılığı.

Sonuç olarak, başkanlık rejiminin ekonomi üzerine etkisinin, demokratik kurumları inşa edememiş, kuvvetler ayrılığı, sivil muhalefet, medya bağımsızlığı ve tarafsızlığı zayıf olan, kapsayıcı kurumları gelişmemiş ve hukukun üstünlüğünü sağlayamamış ülkelerde özellikle olumsuz olduğunu söylemek mümkün.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar