Perihan MAĞDEN

Perihan MAĞDEN
Perihan MAĞDEN
Nokta Tüm Yazıları
Çivisi çıkmış 1 ülkede : Cizre ve katliam enflasyonu
2474

 Oya Baydar ve Gülseren Onanç çağrıcı oldular.

Bir grup ”Batılı” kadın kalktık Cizre’ye gittik, 16 Eylül Çarşamba günü.

Hani güzel şehirlerimizde, denize nazır evlerimizde, sürekli sabun operası kahkahaları atarak ve viski içerek, bir elimiz havyarda, bir elimiz pilates topunun üstünde yaşıyoruz ya!

Yahu, bu ülkede kimseye rahat yok, huzur yok.

Her Allahın günü deliklerimizde (malikane ya da hücre fark etmiyor) vidalar gibi sıkıştırılıyoruz.

Ama Doğu’da savaşın, katliamın ortasında olmak apayrı.

Ekranlarımızdan görüntüler, geçi geçiveriyorlar.

Tam birine kahrolur gibi olmamıza kalmıyor, yeni bir havadisle sarsılmamız, daha doğrusu artık

sarsılmamamız, kanıksamamız isteniyor.

Yaratılan, yaratılmaya çalışılan tam da bu: katliam enflasyonu.

Acının kartpostallaşması.

Öyle donuk kareler halinde, ekranlarımızdan salonlarımıza postalanması.

Bizim de ”Aaa, çok oldu bizde bu kartpostallardan. İçimiz karardı. İstemiyoruz artık bunlardan.

Almayalım, çok mersi!” dememiz.

”Hadi, başka şey seyredelim.”

Evet, istenen tam  bu!

Ve de ne kadar inkar edersek edelim, bizim de yapmak zorunda kaldığımız, tam da bu.

Hiç kimse, açık bir yara gibi dolaşmak, yaşamak istemez hayatta.

İçimizden biri habire, su satarken öldürülen çocuğu sordu Cizre’de.

Cizreliler, bilmiyorlar.

Ya da bizim sorduklarımız bilmiyorlar.

Ama Ayşe okuduğu hikayeyi anlatıp sorarken gözleri doluydu.

Ben de kötü oldum: bir türlü ulaşamadığımız bir hikaye, tüyden bir bıçağa döndü.

Cizre’de su satarken öldürülmüş bir çocuk.

Cizre’de sokaktan çöp toplayarak satan yaşlı bir amca, öldürüldü.

Cizre’de keskin nişancıların kurşunlarıyla yaralanan kardeşler hastaneye yetiştirilemedi, öldürüldü.

Cizre’de 22 sivil, güvenlik güçlerinin kurşunlarıyla öldürüldü.

Cenazeler günlerce kaldırılamadı.

Hastanelere ulaşılamadı.

Aç ve susuz kalındı.

Cizre’de bunlar yaşandı.

Gidip Cizreliler’e dokunalım, dedik.

Çektiğiniz acılardan hayal meyal haberimiz var. Şimdi yeni acılar yığılmadan, bi elinizi

tutalım, bi harabeye dönen evlerinizi görelim, dedik.

Böyle çıktık yola.

Katliam enflasyonu yaratılarak, insan canının değersizleştirildiği bu ülkede, canlarının nasıl

yandığından haberdar olduğumuzu göstermek istedik.

Cizre’ye tabii girerken durduruluyorsun.

Polis aracı değil, tanklar duruyor girişte. Kimliklerimize bakıyorlar.

Yıllar yıllar önce, Pınar Selek’le yine bir grup kadın gazeteci, Diyarbakır’a gidişimizin hatıraları, hiç yakamdan düşmüyor.

Kocaman bir daire çizip başa döndük.

İnanmak istemiyorum; ama öyle.

Sokakların girişine hendekler kazılmış. Ve de çarşaflar gerilmiş, keskin nişancılar konuşlanıp halka da ateş ettiği için.

Çarşaflar gerilmiş! Nişancılar sokaktakileri görüp de vuramasın diye.

Cudi Taziye Salonundayız.

Apo’nun resmi var girişte. Çenesini eline dayamış gülümsüyor.

Salonun tam karşısında sokağa asılmış kırmızı bezde SARAYIN SAVAŞI DEĞİL, HALKIN DİRENİŞİ KAZANACAK yazıyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar