Şahin ALPAY
Yerli ve yabancı muhalifleri, ilk iktidara geldiğinde Erdoğan ve AKP’nin “takiye” yaptıkları, Türkiye’yi İran’a benzetmek isteyen gizli İslamcılar oldukları iddiasını ortaya attılar.
Bu iddianın saçmalığı ortaya çıkınca, farklı bir iddia geliştirdiler: Erdoğan, Putin olmak, Türkiye’yi de Rusya’dakine benzer otoriter bir rejime doğru götürmek istiyordu. Ben, içeride ve dışarıda bu iddialarla karşılaştığımda, ilkinin ciddiye alınamayacak kadar yanlış olduğunu, ikincisine ise hiç ikna olmadığımı belirttim.
Ne var ki, iki yıl kadar önce içime kurt düştü. Bunu da “Erdoğan, Putin olmak mı istiyor?” başlıklı yazımda (8 Şubat 2011) dile getirdim. Fakat Başbakan Erdoğan’ın geçen mayıs ayından beri yükselen “Kürtaj yasaklansın… İdam geri gelsin… Çamlıca’ya, Taksim’e cami yaptıracağım… Dershaneleri kapatacağım... Bu Süleyman benim ecdadımı temsil etmiyor…” vesaire şeklinde yükselen muhafazakâr popülist söylemine; bir de AKP’nin TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu “Türk usulü başkanlık” sistemi önerisi eklenince, tereddüdüm kalmadı: AKP’nin Türkiye’yi otoriter bir rejime götürmek istediğini sanmıyorum; ama Başbakan Erdoğan Türkiye’nin Putin’i olmak istiyor.
Başbakan’ın direktifiyle Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun ürettiği “Türk tipi başkanlık sistemi”nin esasları şöyle: Tek meclis olacak; başkan meclise değil sadece halka karşı sorumlu olacak; başkana güvenoyu ya da gensoru söz konusu olmayacak; başkan, kabinesini parlamento dışından seçecek; üst düzey devlet görevlileri, meclisin onayı aranmaksızın başkan tarafından atanacak; başkan ihtiyaç duyduğunda (meclis denetimine tabi olmayan) kanun gücünde kararname çıkaracak; gerek duyduğunda parlamentoyu feshedecek, vesaire. Önde gelen anayasa hukukçumuz Prof. Dr. Ergun Özbudun, bu sisteme Latin Amerika’da “decretismo” (“kararname ile yönetim”) dendiğini ve “iktidarın tek bir kişide toplanması” anlamına geldiğini söylemekte elbette çok haklı. (Akşam, 29 Kasım 2012) “Türk tipi başkanlık” Latin Amerika’dan esinlenmiş olabilir. Ama, (mucidi Burhan Kuzu’ya göre) başkanı “gece gündüz ağlayıp, parlamentoya yalvarmaktan” kurtaracak olan “kararname ile yönetim” sistemi Rusya’da da uygulanıyor. Rusya’daki rejime liberal demokrasi değil, “idare edilen demokrasi” (“managed democracy”), “hükümran demokrasi” (“sovereign democracy”) ya da kısaca “Putinizm” deniyor. Erdoğan’ın rol modelini, rejimin tek bir şahsın kişiliğiyle ve siyasi gücüyle şekillenmesi anlamında, Putinizm’de bulduğu söylenebilir. Bir Rusya uzmanı, Putinizm’i kısaca şöyle tanımlanıyor: “Siyasi ve iktisadi gücün bir merkezde toplanması, parlamentonun iğdiş edilmesi, medyanın susturulması, Büyük Rus milliyetçiliği söylemine dönüş ve komşu ülkelerin işlerine zorbaca müdahale…” (Daniel Beer, “Russia’s Managed Democracy,” History Today, Volume: 59, Issue: 5, 2009.) Putin’in yandaşları güçlü devlete, ekonomik büyümeye ve güvenliğe insan hakları ya da demokrasiden çok daha büyük değer veriyor.
Erdoğan ile Putin arasındaki benzeşme o kadar hissedilir olmalı ki, Fehmi Koru bile geçenlerde Erdoğan’ın, halkı iyi insan olmalarına çalıştığı çocukları olarak gören sert bir baba olduğunu yazdı (Star, 2 Aralık). Ben daha önce Başbakan’ın “Türkiye halkını güdülmeye muhtaç bir sürü, kendisini de onun çobanı görmeye başladığını” yazmıştım. (Zaman, 29 Mayıs)
Putinizm Türkiye’de tutar mı? Evet, Erdoğan, Putinleşmek isteyebilir, ama ne Türkiye halkının, ne TBMM’nin, ne de, herkesten önce AKP’nin buna izin vereceğine ihtimal veriyorum. Niye? Başka bir yazının konusu.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020